Ölmek falan istemiyorum ama bu işin ucunda ölümün olduğunun farkındayım. Kumarda kaybedilen parayı bir şekilde toplamamız lazım ki evin borcunu ödeyebilelim. Bu yüzden bir bankayı en güvenliksiz anında yakalayacağız, ekibim ve ben. Öncelikle plan için yaptığımız gerçekçi sahte polis kimliğnii ve kılık kıyafetleri almamız lazım. Tarıkla Mert bu görevi üstlenecek, ben ve Faruk ise bu sırada bankanın kuşbakışı taslağını ve aldık ve 1 hafta boyunca gözlemlediğimiz verilere dayanarak bankanın en güvensizlik yerini tespit ederek bir plan yaptık. Tamam öyleyse, herşey hazırsa soyguna başlayacağız. Öncelikle biz polis üniformalarını giydik ve arka kapıda bekleyen polislerin oradan gitmesini bekledik, o sırada Tarik gizlice arka kapıya bakan dış kameranın kablolarını keserek bizim için kolaylık sağlamış oldu. Arka kapıda bekleyen polislerin biri içerde diğeri dışarıdaydı. Mert bir drone uçurdu ve polislerin görebileceği uzak bir yere düşürdü. Onun üniformasi yoktuki sivil bir insanmış gibi davranacaktı. Drone düştü ve polis bundan şüphelenerek telsize birkaç şeyler söyledi ve orada bekledi. Yaklaşık bir dakika sonra dronun yanına gitti ve Mert polise uzaktan bağırıyordu “Memur bey, o benim dronum! Kontrolü kaybettim ve dron çıldırmaya başladı buraya düştü. Diğer polis arkadaşlar oraya gelmeme izin vermiyor benim için getirir misiniz?” polis hayiflanarak birşeyler söyledi ama tam olarak duyulmuyordu. Sonra Mert’in yanina gitti biz ise Faruk ile birlikte arka kapıya doğru yöneldik yavaş ve hızlıca. Kapı sadece Kart ile ile açılıyordu o yüzden içerdeki polisi dışarı çıkarmak için kapıya tıkladık ve kapıyı tam açtığında ağzını kapatarak onu bayılttik ve hemen kartını aldık. İçerde depo tarzi bir yer vardı oraya koyduk adamı ve şimdi içeri görecektik. Tabii ki bunu yapmadan önce Mert iç kameralara erişmişti bile, söylemeyi unuttum Mert bir teknoloji delisi. 1 haftalık yaptığı gözlemlerle kameralardan sahte kayıtlar aldı ve bu kayıtları şu an ekranda canlı olarak tekrar edecek şekilde şekilde değiştirdi. Dış kameraların kablolarını neden kestiğimizi soracak olursaniz dış kameralar içeriye bağlı değildi ama oraya bakıyordu, bu Mert’in de kafasını karıştırmayı ki çok uğraşmadı. Neyse biz içeri girdik ve kartları kapıları açmaya başladık. Yolları neredeyse ezbere biliyoruduk ki zaten yanımızda bankanin iç tasarım taslaklari duruyordu. Dar koridorlardan geçtik, bir sürü kapıdan geçtik ve asıl paraların olduğu odaya yaklaşmıştık fakat paraların olduğu kısımdaki kapılar şifreliydi ve farklı bir kart ile açılıyordu. Mert’in bize verdiği bir usb vardi ve kodlari yazmamiz gereken yerine kapağını açıp kablolar ile usbyi bağladık, bu sayede kapının şifresini bulduk fakat her kapi aynı şifre ile yazılmış değildi o yüzden bu usb yi saklamamiz lazımdı. Derken ayak sesleri ve bir ıslık sesi duyduk. Hemen duvarın kenarında siper aldık ve bekledik, ses uzaklaştı. Tarık dışarda bekleyip bize bilgiler veriyordu, bayilttigimiz adama ulasmadiklarini ve başka polisleri devreye soktuklarıni söylediler. Hat düzgün çekmiyordu o yüzden mesajları geç alıyorduk bu adamlar normal Kart kullanıyorlardı yani bunlardan birinden kart alabilirdik. Islık çalan adam yaklaştı ve bu adama bir diraek koydum ki adamın feleği şaştı hemen ağzını kapatti Faruk ve bende boynuna uyutucu iğne sapladim, hazırlıklı olduğumuzu söylemiştim. Karti aldık ve kapıyı açık ve bizi hiç beklemediğimiz bir manzara karşıladı, swat kıyafetleri gibi kıyafetleri olan bir kaç adam bizim açığımiz kapidaki koridorun en uç kısmında duruyorlardi. İlk başta hızla yanımıza doğru yürüdüler ve Faruk’a dedimki “sakın ele verme, kontrole geldik”. Bizim kıyafetlerimiz normal polis kıyafeti idi ki bizim buraya girmemiz normal değildi çünkü bizim o adamalr gibi üniformalarımiz yoktu. Bize sordular; “neden buradasiniz?” emin bir sesle dedim ki “Baş komiser Furkan Kaş bizi buraya kontrol için gönderdi. İkinci arka kapı bekçisinden hiçbir yanıt alınamıyor, onu aramaya geldik.” Aşırı şüpheli gözlerle bizi süzüyordu ve en sonunda telsizi alıp konuşmaya başladı “Efendim burad-” derken Tarık’ın sesini duydum ve Tarık aldığı makineli ile hepsini taradi ki hepsini vurarak öldürdü fakat diğer polisin konuştuğu telsiz açıktı ve hepsini duydu, Tarık o sırada “Hadi Hadi Hadi, oyalanmayin çabuk koşun!” dedi. Az kalsin beni vuracakti ki aldırış etmeden pesinden gittim. Asiri büyü bir kasa vardı ve bu kasa için aldığımız bombaları sırasıyla dizdik, alarmlar çalmaya başladı ve heyacanlanmiştik çünkü planlar bozuluyor ve herşey üst üste geliyordu. Kasadan çok uzağa baska bir koridorlarun sonuna gitmiştik, buraya etki etmeyeceğini düşündük ve siper alip kulaklarımızı tıkladık. Hemen içeriye doğru koşup kasanın içindeki masanın uzerindeki birkaç altın külçeyi sırtladik, içeride cok fazla demor dolap vardi ve hepsi kilitliydi. Biz alel acele paraları toplarken silah sesleri geldi ve feci bir mermi yağmuruna tutulduk. Karşıdan gelen polislerde vardı ve biri şans eseri bacağıma sıktı, çok zor dayandım fakat bunu yapmak zorundaydım, Faruk her iki koridora bombalar attı ve bizde paraları topluyorduk ve bir yandan sıkıyorduk. Buranın bu kadar riskli bir yer olacağını düşünmemiştik ki biz sol ve ön koridorlarla uğraşırken sağ koridordan 2 kışı geldi ve kasanin sağ çaprazından ateş ediyorlardi, onları hallettik ve onumuzdekilerinde sayısı azaliyordu. Bacağım artık dayanılmaz haldeydi Tarık ise göğsünden iki adet mermi yedi ve artık silah tutamıyordu çünkü kolundanda vurulmuştu, Farukun ise mermisi bitmişti ve en sonda sağ taraftan 3 kişi içeriye pompalı ile girdi ve ben yerde aşırı feci bir durumda iken boğuluyordum çünkü boğazlarim aşırı toza dayanamıyordu, o 3 kişinin biri girdiğini gibi düştü ve kafasıni ağır ve sivri bir metale vurdu ama bunların kaskı sağlam olduğu için büyük ihtimalle birşey olmadı fakat diğer ikisi pompalıyi yüzümüze çekti ve bende o sırada şunları söylüyordum;
ananı si- (pompali sesi)
OmmerffarukAmk n*wi
banka soygunu
Paylaş
Floodu gece gece yazdım biraz yazim yanlışları var aldırmayın
Floodu gece gece yazdım biraz yazim yanlışları var aldırmayın
Daha az gör