o zamanlar 16 yaşındayım. Ne liseden atılmıştım ne de sokakta kendimi parçalıyordum. Tüm liseliler benzer biçimde bütün konsantrasyonumu hanım vücuduna endekslemiştim.
Derslikımız 45 kişiydi. Boktan bir sayısal derslik. Sayısal sınıf iyi mi 45 birey oluyordu aklım almıyordu. Zaten fazla da düşünmüyordum.
En arkada sırada oturuyordum her zaman ki gibi. Size vallahi billahi derslikın en önünde oturanları tanımıyordum. Hiç görmedim onları. Aslına bakarsanız miyop ibnenin tekiydim bir de arkada oturunca ne tahtayı ne de önde oturanları görebiliyordum. Sırf bu nedenle kitap okuma alışkanlığı kazandım. Yapacak bir şey yoktu amk sınıfta zorunlu kitap okuyordum.
Yanımda iki birey oturuyordu. Bir sırada üç kişiydik. önümüzde iki kız oturuyordu. 3 sıra grubu vardı ve biz ortadaydık. Sol sıra grubunda en arkalarda ders dinleyene rastlamadım. Sağ grupta kiler ise çalışkandı. Bizler de ne yapacağımızı sol gruba nazaran belirliyorduk. Onlar yatıyorsa hepimiz de yatıyorduk. Maksat vicdan azabını azaltmaktı.
Derslikın büyük çoğunluğu kızdı. Idealist olan güzel ve çirkin kızlar topluluğu.
önümde oturan iki kızdan birinin kalçaları gaslınüzü nereye çevirseniz sizinle geliyordu. Kız 1.60 boyundaydı. Iyi bir vücut müthiş kalça ve göğüsler her an laf sokmaya müsait bir ağız. Yanında ki arkadaşıyla susmazlardı tüm ders. Bizde arkada 3 mal tavana yere bakılmaması gereken her yere bakardık. Canımızı sıkıyordu orospular. Bütün sınıf canımızı sıkıyordu.
zeki miydik? Hayır. En az diğer mallar kadar aptaldık. önümüzde bir çocuk vardı. Bir gün bu herifle şöyle bir diyalog yaşadık:
ben: niçin bu kadar kötülüyorsun lan sen komünistleri. (çok kötülerdi söz mevzusu ibne)
+hepsi allahsız kitapsız . Baksana ayakkabı bağlarken bile ne kadar müthiş bir düzen var nasıl allaha inanmazlar.
Kısa süreli mavi ekran verdim.
O süre bütün kolsuzlar allaha inanmamakta özgür.
-yok kardeşim beni anlamıyorsun dinle..
Bu herif ak parti gençlik kolları başkanıydı ilçe de. Ve gençlik kollarında toplam 3 kişi vardı. Vallahi billahi gerçek dışı değil bu tiplerle bir aradaydım. Sağda tam bir kevaşe oturuyordu. Herkse kur yapıyordu. Yanında keza onun benzer biçimde bir kız. önlerinde kendini beğenmiş şişmanca kızlar. Ben de öndeki kalçalara bakıyordum.
Bahsi geçen kalçalı kızın yanında sarı saçlı polina egorova nın alt versiyonlarından biri oturuyordu. 1.65 vardı bu kız. Yandaki ne bakılırsa daha mütevazi bir vücut. Ama pantolon giyince tüm sınıftaki kızlar seks objesi halini alıyorlardı. Pantolon hepsinin kalçalarını sıkıca çevreliyordu. Bu kız en nefret ettiğim insan tiplerindendi. Garip bir aşağılama tarzı vardı. Buna değineceğim. Ayrıca ağır ergendi. Hepimiz de ergendikte bu çığır açmıştı. Yanında ki kızla sevgilisiyle kaç çocuk istediklerini kararlaştırdıklarını söylüyordu. Aniden kalbim sıkıştı. Bu şekilde cümlelere gelemem ben.
-çocuğun nasıl yapılacağını biliyorsunuz değil mi? Dedim. Tırsak bir göttüm ama kendimi tutamazdım.
+sen işine baksana lan. Söylemiyeyim bunu murat’a.
Yanıt vermedim orospuya. çocukta boy 1.90. Gelse beni sikmekle kalmaz bir de .. Yok o kadarla kalır. Ne boktan bir devirde yaşıyoruz lan. Mahallede 5 yaşlarında ki çocuk posta koyuyor laf çıkaramıyoruz. Doğal olarak kürt mahallesinde. Pezevenk yanında 50 birey getiriyor. Bu da anekdot olsun.
Her neyse. Tabi ki size güzel vücutlulardan bahsediyorum. Yoksa sınıfın çoğu tıfıl çirkin vücutlu kızlardan oluşyordu. Aralarında 5-6 tane bu çeşit kızdan vardı. Bunalrdan biri de gamze diye bir kızdı. Bunun kalçalarda önümde oturan mahide adlı kızla yarışırdı. Kazanamazdı fakat yarışırdı. Mahide diye bir kız iyi mi seksi olur sormayın. Bende bilmiyorum.
hepimiz sırada üç mal: zapatista,(me)cemil, furkan. Isimleri vermek istedim. Mahide nin yanında ki kızın adı bahar ve sağ grubun 2 kevaşesi deniz ve derya. Ne kadar çok birey varlan böyle savaş ve sulha döndü olay.
Yine bir gün dersteyiz düzgüsel olarak. önümüzde bu iki arzulanan kevaşenin konuşmalarına ingilizce öğretmeninin saçmalıkları eşlik ediyor. Ben iyice kendimi kaybetmiş haldeyim. Kızı tanrılaştırdım gözümde. Sınıfta kendisi bir benim ilgi alanım galiba. ötekiler daha parlak kızlara yöneliyorlar. çocukken sarışın kızlara aşık olmakla ilgisi var sanırım. Yanım da cemil uyukluyor. Piç kurusu zaten bir yıl kalmış sınıfta. Bu sene de atılacak tanrı ın emri. Furkan sa kadro kuruyor. Top oynamayı da bilmiyor yavşak. Ama kadro kurmayı seviyor. Bir anda çekiştirip “bak lan ön libero gattuso olur mu” diyor. Siktir git diyorum. Size derslikın 2 kevaşesinden bahsedeyim birazcık.
Deniz: iyi denebilecek bir vücut. Etek çok kısa, gömleğin düğmesi açık üstten, yüzünde orospulara özgü bir sırıtma. Eğer biri aşık olursa bu kıza belli yaşamı sikilecek. Orospular sikilmişliklerinin acısını başkalarını düzerek çıkarır.
Derya: denizin daha güzel ve daha kevaşe olanı. Buna hayat siktirilebilir aslına bakarsak.
Ben mahide ye bakarken deniz yüksek sesle “oğlum şaşı olacaksın lan göt mü görmedin ” diyor. Yanında ki şişmanlı zayıflı kızlar gülüyor. Cemil uyuyor. Mahide bana bakıp sinirli bir bakış atıyor. Cemil uyuyor. Benim yüzüm kıpkırmızı oluyor. Cemil piçi hala uyuyor. Tembel göt.
Acayip utanmış vaziyette gözlerimi tahtaya dikiyorum. Söylediğim şeklinde miyop olduğum için bir şey göremiyorum. Ama rezil olmuş durumdayım. Bahar hafiften kafasını bizim sıraya çevirmiş vaziyette “kızım sen de vücut taş he” diyor mahide ye. Mahide de yavşakça bir sırıtma. Furkan dürtüp “buldum aga scholes” diyor. Bravo diyorum. Arkasından zil çalıyor. Deniz kevaşesinin yanına gidiyorum.
denizin yanında derya ver normal olarak.
– senin zorun ne lan
+oğlum göz muayenesi gibi düşün. Gözlerini kurtardım.
-sen boşuna terkedilmiyorsun ağır kevaşesin. (çok terkedilip ağlar bu)
+muntazam mevzuş.
-muntazam mü mevzuşayım? Her mevzuda yamuk seversin sen.. (anlamını hala düşünüyorum)
fakat kız nasıl anlamış olduysa ağlayarak gitti. Derya da arkasından. Ben de sıraya geçtim. Cemil bu arada hala uyuyordu. Bu herifin amına koyayım.
Ders zili çalmadan önce deniz yanıma gelip sırıtarak “çıkışta derhal gitme mevzuşalım” dedim. Olur dedim. Midenizde garip bir kasılma olur ya korktuğunuzda işte ondan oldu. Sanırım çıkışta bir boklara bulanacağım dedim. Arkasından rahat takınmak için furkanın ekibine baktım. Gerizekalı forvete inzaghiyi almıştı. Futbol bilgisini sikeyim adam 50 yaşındaydı.
Son ders saatinde benim içimde yarak var. Evet evet bildiğiniz den. Oturmuş içime bekliyor. Iyi mi bir ruhsal travma geçiriyorum siz düşünün.
Ders zili çaldı ve ben kaderimi beklemeye başladım. Sağıma baktım cemil malı hala uyuyor. Bunu uyandırdım. Saol kanka valla içim geçmiş dedi. Ya kanka bir siktir git dedim. Ibne hiç niçin sınıfta bile durduğumu sormadan gitti. Deniz yanıma geldi. Dedim beni birilerine dövdürecek bu kevaşe garanti. Peşinden mevzuştu:
– benimle çıkar mısın?
+şimdi mi?
-genel anlamda?
+iyi. şimdi evlere mi gidiyoruz.
-evet kendi evlerimize.
çıkma kelimesinden bu tip mevzuşmalardan tiksinirim. Felaket bir şey lan bu. Içim vıcık vıcık olur. Niçin kabul ettim bilmiyorum yaşamımda ilk kere biri sormuştu aslına bakarsanız. Iyi dedim yalnız olmam hem. Ama bu ağlayan kız niçin şimdi böyle yaptı anlamamıştım. Kafaya takamdım dayak yoktu, gerçekten güzel sayılabilecek bir kızlaydım kevaşe olsa da. Tam absürd dizi modundaydı yaşananlar. Fazla düşünmeden eve gittim. Annem evde yoktu, yemekte yoktu. Yarım bayat ekmek ve dolaptaki buz tutmuş sarelleyi alıp yemeye başladım.
akşama doğru babam eve geldim. Benden bir yaş büyük başarılı ağbimi övmeye başladı. Habil kabil vakasına döndürmeden işi odaya gittim. Açtım msni. Aslına bakarsanız bütün derslik vardı. Deniz slm yazmıştı. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Neyse ki o ağzıma bile almak istemediğim hitapları yazmıyordu. Yarın sabah buluşalım mı dedi? Kabul ettim. Param da yoktu neyine kabul ettiysem. Arkasından görüşürüz diyerek kapattım msni.
Salona geçip babama bana biraz para verip vermeyeceğini sordum. 10 lira verdi. Ağbimine sevinmese vermezdi. çalışıyorsa kurcalama diyerek yatıp kafayı uyudum.
Sabah uyandığımda bir tuhaf hissettim kendimi. Ne yapacağım lan ben bu orospuyla dedim. Sonrasında güzel kevaşemle diyerek değiştirdim. Aşk adamı olmak başka doğal olarak. 10 liramı aldım ve kızın söylediği yere gittim. 45 dakika bekledikten sonrasında geldi kendisi. Ikimizle okul kıyafetiyleydik. Bu iç gıcıklatıcıydı her zaman ki şeklinde. Benim içimde gıcıklanmak için yer arıyordu gerçi.
En sonucunda bir çardakta oturduk. Yan yanaydık, etek boyu inanılmaz kısaydı. Vücutlarımız birbirine değiyordu. Vücudum kan pompalamıyordu. Olduğu şeklinde varili döküyordu. Yavaş yavaş vücudum atmaya başladı. Neyse ki kız bacaklarıma bakmıyordu. Hemen hemen uçacak konumdaydım.
-niçin konuşmuyorsun?
+haa.
Aniden bu tarz bir tepki verdim. öküzce değildi ama hafiften boşalma nidası gibiydi. Fakat boşalmamıştım doğal olarak ki. Deniz güldü ve yeniden mevzuşmaya başladı:
-neden mevzuşmuyorsun diyorum.
+herkes yeterince konuşuyor boşver.
-ooo lafları kes.
O an ağzına bir tane patlatmak geldi içimden. Kıza platon vari konuşuyorum cevap bağlarbaşından geliyor.
+ sen baya.. Tahrik edicisin.
Mevzuşma yeteneğimin sorumlusu tanrı dır. Ben de arzu ederdim güzel konuşayım. Yaşam işte.
-geçen gün bana kevaşe demiştin .
+kevaşelerde tahrik edici olabilir.
-nasıl bir manyaksın lan sen. çıktığın kızla bu şekilde mi mevzuşulur.
+neden konuşulmasın? Iyi mi mevzuşuluyor , daha önce hiç konuşmadım.
-yuh hep sustunuz mu?
+kimle?
-çıktığın kişiyle.
+biriyle çıktığımı kim söylemiş oldu.
-haha çıkmadın mı? öyle bir bakıyorsun ki tüm evreni bipmişsin gibi. (valla bipmişsin dedi)
+yoo düzgüsel bakıyorum.
-öyle öyle. Gel bari bir işe yara. Salla beni salıncakta.
Tuhaf bir tipti kendisi. En güzeli kevaşelerle birlitke olmaktır. Sıkılmazsınız yanlarında sizi her an boynuzlama ihtimalleri vardır ama olsun. Coşku iyidir. Kim bilir bana böylesi gelmişti bilemiyorum doğal olarak.
salıncağa oturdu bende arkasından salıncağı ittirmeye başladım. Bu huu diye bağlarıra bağıra sallanıyordu. Bacaklarını da havaya yükselirken ileri atıyordu. Işte orada benim de vücudum atıyordu. Bilirsiniz salıncakta çok yükselince tuhaf bir his dolmaya adım atar. Içine oksijen girer şeklinde . Veya zevk kasılmasına benzer. Deniz de yavaş yavaş ohlamaya başladı. Gözümün önünde salıncağa veriyordu. Saçmalık bir yana iyice tahrik olmaya başlamıştım. Neyse ki daha sonra salıncaktan indi tekrar çardağa geçtik. Derin derin nefes alıyordu. Elleri bacaklarının üzerindeydi. Bacaklarını ince bir çorap gizliyordu. Derin derin nefes alırken kafası aşağı dönüktü. Ellerini bacaklarımın üzerine koydu. “yuh ateş şeklindesin” dedi.
-biraz hastayım dedim. Yalandı elbet. Vücudum zevkten patlayacaktı. Tüm kapalılığa karşın.
+çıktığımıza nazaran seni iyileştirmem lazım.
-aslında bu şekilde malca mevzuşmaları hiç sevmiyorum.
+nasıl?
-çıktığım çıktı çık. Sevgilim seçiminda.
+bu şekilde bir şey demedim.
-öyle laf içinde söyleyeyim dedim.
+iyi. Amma tuhafsın lan sen.
Gene ağzına vurmak geldi içimden . Lan diye hitap eden kız mı olur?
derken bu kafasını bacaklarıma yatırdı. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Iyice titreme geldi bana. Senkronize şekilde boşalmanın eşiğindeydim. Farkındaydı bana ne meydana getirdiğinın . Pis bir şekilde sırıtıyordu.
-deniz kalkalım mı?
+neden?
-hava soğudu gibi. (25 aşama sıcaktı)
+iyi kalkalım madem dedi.
Kalkarken eli penisime değdi. Inanırım ederim bilerek yaptı. çünkü değmedi kız nerede ise kavradı. Ve orada bittim. Pantolon sıcak bir sıvıyla yıkanıyordu. Kız yüz ifademe bakıp arkasına dönerek kikirdemeye başladı. Haykırarak boşalmayı anlatan capslerde ki gibiydim. En son ağzımdan buğyüce bir:
-hadi gidelim çıktı.
Sünnet çocuğu gibi yürüyerek eve bıraktım onu. Yarın görüşürüz dedi. Ben de eve gittim. Direk banyoya girip pantolunu kirliye attım. Gene evde annem yoktu gene yemek yoktu. Yine bayat ekmek ve soğuk sarelle yedim.
ev her süre olduğu gibiydi. Abimi övüyorlardı beni gömüyorlardı. Babam hergün beni yanına çağırıp:
-bak oğlum abin ne güzel çalışıyor sende onu örnek al biraz olur mu?
Diyordu.
Bende:
+evet baba diyordum.
Peşinden annem saydırmaya başlıyordu. Sen nasıl benim oğlum olabilirsin hiç mi abine çekmedin diyordu. Içimden “hiç çekmedim içeste karşıyım” diyordum. Bir boka yaramıyordu normal olarak.
Ertesi gün okula gittim. Deniz sınıfa girdiğimde gülümseyerek baktı arka sıralardan. Derya da bana kötü kötü bakıyordu. Belki onun da bana vermek şeklinde planları vardı bilinmez. Bu kızlar nerede tip biri var buluyorlardı. O tip bendim. Düzgüsel bir tiptim fakat güzel bir kızla beraberdim . Hayat güzeldi.
Arka sırada mahidenin kalçalarının etkisinden yavaş yavaş kurtulmanın da luğu vardı. Derste ayağa kalkıp “evet o kalçalarını avuçlamak arzu ederdim. Ama artık kalçalarını avuçlama ihtimalim daha fazla olan bir kızlayım. Siktir git bu sınıftan orospu” demek istiyordum. Fakat herhalde hoca iyi karlışamazdı bu durumu. Cemil uyumuyordu bu sefer. Furkan da uyumuyordu. önümüzdeki tahtada dil anlatımla ilgili şeyler yazılıydı ama göremiyordum. Dil ifade hocasını da hiç sevmezdim. Hep otomobilinı patlatmak gelirdi içimden. Durmadan sakakllarıma karışırdı. Bu da başka bir vaka. 16 yaşında hayvan benzer biçimde sakala sahiptim. Babamın genetiğini sikeyim.
teneffüs zili çalmış olduğunda deniz sırama geldi. Bu sırada furkan ve cemil dıaşrıya çıkmışlardı herhalde. Denizle oturup birbirimize sürtünüyorduk. Mevzuşmuyordukta. Sadece sürtünüyorduk ki bana yeterliydi.
-deniz bugün bizlere gelmek ister misin diye sormuş oldum.
+okul çıkışında mı?
-evet .
+olur farketmez dedi.
Annem hergün misafirliğe gidiyordu nerede ise. Veya bir işi oluyordu. Ev boştu büyük olasılıkla. Bundan dolayı çekinmeden çağırdım eve. Teneffüs biterken sırasına geçmek için kalktı. Kalçalarını hafiften bacaklarıma değdirerek geçti yanımdan. Gene bir irkilme çöktü üzerime.
Derse girerken furkan ve cemil yanıma oturdu. Cemil in gözleri kan çanağı gibiydi. Ama bir şey demedim. Bu tip sevgi şeylerine de gelemem.
Ama furkan öyle değildi.
-cemil noldu lan ne bu halin?
+boşver kanka önemli değil.
-söyleki lan rahatlarsın.
+baharı sevmiş olduğimi söyledim. Kız resmen küfür etti bana. Ben kimmişim ki onu sevebiliyor muşum?
-bşver kanka kendi kaybeder.
üzülmüştüm cemile. Fakat kafamı başak bir şey karıştırıyordu.
-ya kanka sen ne ara uyandında bu kızı sevdin? Dedim.
+oğlum hep seviyordum bakmaya kıyamıyordum.
Bir hassiktir çektim içimden. Bakmaya kıyamıyor diye sınıfta horlayan ilk tescilli insandı.
Ders başlayınca bahar ve mahide oturdu. Bahar mahide ye “o kim ya beni sevebilir” benzer biçimde bir şey söylemiş oldu. Cemil iyice çöktü. Yine tutamadım kendimi:
-ne biçim bir orospusun lan sen . Dedim. Bir organımızı sikme şansı verilseydi dilimi sikerdim.
Bir kız ın hakaret yediğinde genelde meydana getirdiğinı yaptı. Ağlamaya başladı. Vaka hocaya kadar geldi. Tüm sınıf bu duruma kitlenince ben iyice korkmaya başladım. Ilkokulda da böyle olurdu. Küçük bir şey yapardım vaka büyüdükçe büyürdü. Orospu çocukları tek yumruk olmak için benim hatamı bekliyorlardı.
mahide baharı wcye götürdü. Kızın götünü ortadan ikiye ayırsalar bu kadar ağlamazdı herhalde. Benim korkudan popom içeri içeri girmeye başladı. Gene boka battım diyordum kendi kendime. Bir yandan da hiç olmazsa mahideyi kaybetmeyelim diyorum o göt bizlere lazım.
Içeride bunları düşünürken bahar yanında müdür yardımcısıyla geldi. Başım iyice öne düştü. “zapatista mg odama gel” dedi. Kalktım ve odasına gittim.
-utanma arlanma yok mu lan sende terbiyesiz herif. Senin bacına orospu deseler hoşuna gider mi?
+benim kız kardeşm yok hocam.
-dalga mı geçiyorsun lan ? Siktir lan gözüm görmesin seni 5 gün uzaklaştırma.
Bu şekilde 5 gün uzaklaştırma aldım. Sınıfa girip çantamı toplarladım. Nefretli şekilde bakan bakışlar eşliğinde denizin yanına gittim: “dışarıda umuyorum seni”
güldü ve tamam dedi. Cemil “sağol kanka” dedi giderken. Bunu neden dedi anlamadım. Dışarıda denizi beklemeye başladım.
dışarı da denizi bekliyordum. Son ders zili de çalmış öğrenciler okuldan çıkmaya başlamıştı. Denizi arıyordu gözlerim. Bu arada üzerimde doğru boy averajları 1.80 olan adamlar geliyordu. En önde bahar ın sevgilisi murat. Tanrı ım neden bu kadar şanssızım diyordum. Herifler hiç mevzuşmadan geçirmeye başladılar . Yerden kalkamıyordum. Her taraf toz oldu. Toz tadı aağzıma giriyordu. Aslında tekmelerinin içi boştu. Fakat ilk yumruk çok kötüydü. Yerdeyken attıkları tekmeler anlamsızdı. Peşinden murat eğilip “tekrar o kıza bir şey dersen gebertirim lan seni” dedi. Piçe bak kati ezberlemiştir bu sözı dedim. Inanırım kavgaya girmeden önce kararlaştırmıştır bu lafı. Kalıcı etki bırakacakmış gibi.
Yerden kalktığımda tuhaf bir arınma hissettim. Vakaı büyütmedim içimde. Büyütsem bir kez daha dayak yerdim zaten. Kavga edecek arkadaşım yok benim. Ben de kavga etmem zaten. Bu yüzden herhalde.
Deniz beni gördü nihayet. Okulun yarısı dayak yerken görmüştü bu arada.
Deniz yanıma gelip tehlike dolu bir sesle ne işe yaradığını sormuş oldum. Birkaç kişiyle takıştığımı söyledim. Yalnız onlar sana takışmış dedi. Ne güzel sözler ediyordu bu şekilde. Kaldırdı beni ve destek oldu. Beraber bizim eve doğru yürümeye başladık. Yürürken kalçalarımız çarpışıyordu. çok güzel bir histi.
denizle bizim eve girdik. Bir tek anahtarım yoktu. Bu tip durumlarda annem anahtarımızı karşı komşuya bırakır. Gene öyle yapmıştı. Karşı komşumuz 55 lik klasik chp teyzelerindendir. Ama tam çağdaşlık mertebesinde değildi. Için de muhafazakar bir rahibe yatmış olduğuna inanırım. Kızla beni iyice süzdü. “sikecen mi lan kızı” bakışı attı. “yürü git orospu bakışı” attım. Kapadı kapıyı. Tabi birazcık dalgaya vuruyorum. Yoksa öyle bir baktı ki kıza yürü lan camiye demek geldi içimden.
Denizle içeri girdik. Hayatımda yaşadıklarımı çok fazla dramatikleştirmiyordum fakat bir gerçek vardı ki çok boktandı durumum. Kısaca bariz dram dı yaşadıklarım. Yalnız küçültüyordum problemlerımı. Tabi açlıkların olduğu bir dünya da bunları en büyük dertlermiş şeklinde de lanse etmenin anlamı yok.
Deniz le lavaboya gittik. Yüzüme su çarptı. Ardından üstümdeki kıyafetlere oluk oluk su döktü. Kendince temizlediğini sanıyordu. Halbuki daha da boktan bir hale gelmişti kıyafetlerim. Lan neyine gülüyorsunuz komik diye mi yazıyorum. Ayrıca o anları anımsamak bile boktan lan yaşanılan göt korkusunun haddi hesabı yok. Herneyse:
peşinden odama gittim. Bu sırada deniz mutfağa gitmişti, kıyafetlerimi değiştirdim hemen. Deniz “bayat ekmek var” dedi. Siktiğimin evinde bayat ekmek yetişiyordu sanki. Abim deseniz bu kadar çalışkan olup bir insan iyi mi bu kadar sosyal olur anlamıyorum. Bir insan eve geldiği benzer biçimde dışarı çıkar mı? çıkıyor çalışkan piç. Okulu da hemen kapının önünde. Güzel bir anadolu lisesi. Dersleri müthiş, sınıfın en iyi okulda dereceler yapıyor. Sonra eve gelip anında dışarıya çıkıyor. Aynı anneden olduğumuzu kimse yutturamaz. Kesin bu herifi çirkin bir bilim kadını çıkartmıştır.
Denize dolapta bir şey var mı diye sormuş oldum. çorba olduğunu söylemiş oldu. Ilk kez evde yiyecek vardı. Doğru mu söylüyor diye baktım. Sahiden de çorba vardı. Akşamları yemek olurdu fakat ben öğlen saatinde ilk defa bana yiyecek bırakıldığını görüyordum. Deniz çorbayı ısıttı. Ekmek kullanmadan şekilde içtik. O an kendimden tiksindim. Hep dalga geçtiğim gençler gibiydim. 16 yaşında evcilik oynayan liseli piçler. Ama kafamı o an başka bir soru kurcalıyordu. Mercimek çorbalı ağızlarla öpüşsek tat alabilir miydik?
denizle odaya geçtik. Yatağın üzerine oturduk. Kafamdan onlarca fikir hhızla geçiyordu. “bilgisayarı açıp yanlışlıkla ferre sitesine girmek, erotik film izlemek, cinsellik sahnesi olan duygusal film seyretmek , film seyretmek , seyretmek ,sikmek” o anda deniz hiç şey yaptın mı dedi? Ne diye sordum. Sahiden anlamamıştım. Biyolojik açıdan birleşme dedi. Kültürlü kevaşem benim. Işte size kaşar diye nitelediğiniz kızlarla çıkmanın avantajları. Aile kızıyla çıksaydınız o kadar iğrenç sıkıcı bir durumda olurdunuz ki kendinizi parmaklamak istediniz.
-hayır yapmadım. +ben yapmış oldum. -oha (bu kadarı da fazla amk) +öyle valla. Kötü değil keyifli. -napalım şimdi yapalım mı? +öyle bir şey demedim. -demene ne gerek var nerdeyse kendini nasıl si… (sustum orada) +yavaş ol be. -pardon. Peki meydana getirecek mıyız? +bilmiyorum. Hem güzel olup olmadığını bilemezsin. -inanırım güzeldir. Ben ilerigörüşlüyümdür. +iyi bakalım dedi.
Hayatımın en güzel anı başlıyordu. öncelikle idrak edemedim mevzuşmaları. Ben, yaşamında ferrelerde bile boşalma anında yarrak görüntüsüyle karşılaşan zapatista bir kızla, hemde güzel bir kızla birleşmenin eşiğindeydim. şimdi bile kendimi kutluyorum. Ver düşününce iyi cümleler kurmuşum. (buna yakın cümlelerdi herhalde) şimdi o kız gelse soyunsa sanırım ona bakarak mastürbasyon yaparım.
altımda eşofman vardı. Okuyorsanız okul pantolonumu çıkardığımı biliyorsunuzdur. Denizin eteği her vakit ki benzer biçimde kısa. Gömleğin üstten 2 düğmesi açık. 3 te olabilir bilmiyorum. Göğüsleri hafiften görülüyor işte. Yatakta oturuyordum. Ardından deniz diz üstü oturdu yere. önümde eğildi. şeytanca sırıtarak eşofmanımı indirdi. Ardından eliyle kavradı penisimi. Yalamaya başlayalı 15 saniye kadar olunca dur dedim. Ağzından çıkarttı, bende penisi sola döndürüp boşaldım. Ama yaşamımda bu şekilde bir an yaşamamıştım. Aman tanrıım o mastürbasyon saçmalıklar ferreler. Bir tek yalamayla bu hale geldiysem içinde olduğumu tahmin edemiyordum. Deniz gülmeye başladı. Biraz utandım orada. Vücudum tüm zamanların en büyük endorfinini sağladı. Utanmam ve hayal kırıklığım yerini mutluluğa bıraktı tekrar yapsana dedim. Iyi bakalım dedi. Içimden bu kızla derhal evlenmeliyim dedim. Galiba bu evlilik saçmalıkları böyle ortaya çıkıyor. Adam tam orgazm olacağı sırada kadın ona evlilikten bahsediyor ve adam mutluluk patlamasıyla kafasına bu düşünceyi koyuyor. Bense her an ulaşılabilecek sex hayaliyle bu düşünceye varmıştım.
Ardından yeniden kavradı penisimi deniz. Yalamaya başladı. Sahiden daha önce birileriyle birlikte birlikte olduğu anlaşılıyordu. Iyice hızlanmaya başladı. Ben yine kendimden geçmeye başladım. Ah oh nidaları bile şu ağzından çıkan şappır şuppur seçiminda ki seslerden daha tahrik edici değildi. Yine penisim taş kesilince durmasını söyledim. Belinden tutup ayağa kaldırdım. Gömleğini açtı. Süt benzer biçimde kızdı . Göğüsleri de hakkaten büyüktü. Sütyeninin kopçasını açamadım. Yaşamımda ilk kere bir sütyen önümdeydi açılmaasını bekleyen. Deniz kendisi açtı. En büyük hayalimi yapıp bacakları belimi kavrar vaziyette kucağıma oturttum. Göğüslerini emmeye başladım. Ben sekse inanmazdım beyler. Sahiden inanmazdım. Yok diyordum insanların uydurması ferre ler falan da asılsız bilincimizin uydurması. Sahiden seks varmış. Ve dünyanın en güzel şeyiymiş. Göğüslerini emerken bu elleriyle kafamı sıkıyordu. Iyice hoşuma gitti bu şekilde yapınca. Tüm gövdesini yalıyordum. Ardından yatağa yatırdım. Bu anda gene bir kahkaha attı. Ayakları kasıldı. çoraplarını indirip attım bir köşeye. Ardından etiğini indirdim. Penisimi tutup içeri gireceğim anda sen de görevini yap dedi. O an o denli penis ve vajina arasında kenetlendim ki ne söylediğini anlamadım. Vazife diyince yemin ederim tommy vercetti sandım kendimi o an. Heralde albayın kızını mağazaya falan götürecektim.
bu arada kendi anılarımdan tahrik oldum. Bir ara mastürbasyon molası vermeliyiz.
Kız öyle aval aval bakınca gene bir kahkaha tuttu bunu. Kahkaha atınca hoşuma gidiyordu bir tek. Baya garip bir duygu kaplıyordu. Nasıl anlatsam “bu kızın vajinasında ölmeyi nasip eyle ya rab” gibisinden. Kız belini doğrultup eliyle saçlarımı kavradı. Vajinasına doğru indirdi kafamı. “aa evet yalıyorduk değil mi bunu” durumundaydım. Yalamaya başladım vajinasını. Iyi soğukkanlıymışım am diye sevinerek pencereyi açıp sevinç çığlıkları atmamışım.
Vajinasını yalamaya devam ettim. Saçlarımdan kavramış şekildeydi. Her geçen sürede saç diplerimi kopartacak duruma geliyordu. Inlemeleri kısık çığlıklara dönüşmüştü. Bu anda komşular duyacak diye tıstım. Kafamı kaldırdım bunu söylemek için huur tekrar indirdi zorla kafamı. Anasını satayım 2 oldu 3 oldu söyleyemiyorum. Bu baya baya çığlık çığlığa duruma geldi. En nihayetinde kafamı alıp şu yastığa bağlarırsan iyi olur dedim. Tamam tamam dedi yine indirtti kafamı. Tüm vücudu kasılmaktan öte bir hale geldi. Zevkten geberecekti kız. Bir tek baya zaman yaladım ve kızın vajinası yavaş yavaş mercimek çorbası kokmaya başladı. En nihayetinde kalktım ve penisimi vajinasından içeri soktum. Içinde hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. Ferre yıldızı gibiydim. Sanırım bunda yetenekli olmamın değil açlığın erdiği etki vardı. Içine zevk almak için değil yok etmek için giriyordum nerede ise. Deniz gene inliyordu. Bir yandan da ara ara gülümsüyordu. Ardından aniden kalkıp beni yatırdı ve üzerime çıktı. üzerime seri şekilde gidip gelmeye başladı. O anlarda öleceğimi hissettim nerede ise. Yer bildiğimiz kayıyor gibiydi. Zemini hisetmiyordum. (zemin buada yatak) deniz bağlarıra bağıra gidip geliyordu.
elleriyle boynumu tutmaya başladı. O gerginlikle öylesine sıkıyordu ki ara ara nefes alamıyordum. Bir seçim yapmalıydım. Uzun olma potansiyeli taşıyan bir yaşam mı yoksa am ve ölüm mü? Direk am ve ölüm dedim umursamadan devam ettim. Ellerimle kalçalarını kavradım. Bend aynı şekilde sıkmaya başladım. Boşalamadan o benim canımı ben onun kalçalarını alacak gibiydim. şap şap seslerine ikimizin inlemeleri karışıyordu. Ben buna seks düeti diyorum. Iki karşı cins aynı anda inler bu durumlarda. Hanım bunu savaş haline getirip yavaş yavaş çığlıklar atmaya adım atar. En sonucunda dayanamadım boşalacağıuaasfafafds dedim. Neyse ki boşalacağımı anladı. üzerimden indi. Eliyle git gel yaptı penisime. Peşinden kendi göğüslerine attırdı desem yeridir. Ben mi? Vallahi billahi öbür dünyadayım diyordum. Bu şekilde zevk olamazdı.
Banyoda üzerini temizledi deniz. Bense bitkinlikten ölecektim. ölü şeklinde yatakta yatıyordum. Deniz girdi odaya yanağımdan öptü. Fahişesi şeklinde hissettim kendimi. Ama olsun bu tip şeylere takılmamalı insan. üzerini giyindi. Ve evden dışarı çıktı. Onu uğurladıktan sonra evdeki odada ki menileri temizledim. Bir kaç saat sonrasında abim o meninin üzerine yüzüstü yatacaktı mutlu bir şekilde. Beter olsun başarılı bin.
(okuyucuların dikkatin, mastürbasyon molası)
akşam olduğunda kara kara yarını düşünüyordum. Hemen hemen aileme uzaklaştırma aldığımı söylememiştim. Sanırım haftanın sonuna doğru geliyordu. Akşam olunca klagib abimi övmeler duyuyorduk ve doğal olarak ki beni gömmeler. Babam okulun nasıl gittiğini sordu, dün geceden bu yana pek bir gelişme yok dedim. Herif 24 saatte bir okulu soruyordu. Ne bekliyordu bilmiyorum sanırım 24 saatte üniversiteye gelmemi falan bekliyordu. Onlara uzaklaştırma cezası almış olduğumı söylemedim. Direk odaya kaçtım.
Abim oda da msnde kızlarla konuşuyordu. Iyice ayar oluyordum kendisine. Mevzuştuğu kızlar taş kelimesinin hakkını veriyordu. Ama adriana lima da taş neticeta ten temasına geçilemedikten sonrasında bir anlamı yok. -abi bu kızlar sana neden bakıyor ödevlerini falan mı yapıyorsun? +oğlum her şey yakışıklılık değil. (bunu kendimden biliyordum) -oha abi mal mısın yazdıklarına bak.
Buna benzer bir şey dediğimde bu gerizekalı kıza “amı açsana” yazmıştı. C yi unutmuştu. Ama gönderdi aniden mesajı.
+of ulan niye söylemiyorsun. -bırak bu işleri demek ki bunu düşünüyorsun ki bunu yazdın. Bir söz var hatta bu şekilde. şimdi aklıma gelmiyor. Daha sonrasında kız çok ciddiyim aniden msni kapattı. Bu mala o akşam baya gülmüştüm. Açtı gta yı oynamaya başladı. Gta da vice city. Herif hala inşaat patlatma görevlerinde kalıyor. Gerçi bende geçemiyorum. O gece yarını düşünerek yattım. Mal şeklinde sokaklarda dolaşacaktım.
sabah uyandım. Sanki okula gidecekmişim okul kıyafetlerimi giydim ve evden çıktım. Evden çıkınca iyi mallaştım. Nereye gidecektim ne yapacaktım hiç bilmiyordum. Aslına bakarsan telefon falan da kullanmıyorum biriyle de iletişimim kuramam. Denizle de önceki gün bir plan yapmamıştık. Anlaşılan sap gibi kalmıştım ortada. öncelikle yorulana kadar caddeleri sokakları arşınladım. Yürü yürü aynı yere geliyordum. Tak gibiydi istanbul, nefret ediyorum bu şehirden. Paranız yoksa her yer berbattır zaten. Daha sonra bir otobüs durağına oturdum. 1 saat kadar kaldım. Yoldan gelen geçeni izledim aptal aptal. Vücudum öyle uyuştu ki ayağa kalktığımda kırılacağımı zannettim.
Bir ara iyice saçmaladım. Hala da yaparım bunu. öncelikle bir kız seçersiniz. Elbet güzel olmalı. Peşinden onu takip edersiniz. öncelikle güzel fizikli bir kız buldum. üzerinde okul giysisi olan bir liseliydi. Ben bu şeylerden hiç kaçınmam. Siz de korkmayın. Takip edin mevzuşun. Bunları yapamayacak kadar da özgüvensiz olmamalı insan.
Kızın ardından yürümeye başladım. Ortalama 1.65 boyundaydı. Klagib liseli kız tipi. Gömleklerin bağrı açık, saçlar dümdüz, pantolon oldukça dar ve converse. Istanbul da ki kızların yüzde 70 i bu tiptedir aslına bakarsan. bizim kevaşe de istanbul genel teftiş sorumlusu çıktı. Yürüdükçe yürüyor, bir o markete giriyor bir bu dükkana. Iyice kafayı yeme noktasına geldim. Yemin ederim bir ara gözyaşım döküldü sinirden. Gidip saçını çekip “lan süreın geçmesi lazım gel iki sevişelim” diyebilirdim. Ne yapacağını bilmemekten daha sıkıcı ve delirten bir şey daha olması imkansız.
En nihayetinde kız bir otobüs durağına oturdu. Başladığım yere geri dönmüştüm. Bende gittim kızın yanına oturdum. Her düzleştirilmiş saçlı liseli şeklinde o da süzdü beni. Ben onun kalçalarının kıvrımlarına kadar zihnime kazımıştım. Bir anda merhaba çıktı ağzımdan: -merhaba dedi. +kaç yaşındasın? (evet öküzüm) -hehe bu nasıl sual böyle. +ne bileyim seni takip ettim de yaşın büyük olm… Bu kısımda iyice sıvadım sıçtığımı. -beni takip mi ettin? Ne zamandır? +şu demek oluyor ki 1 saat oluyor herhalde. Amma yürüdün valla. -hehe deli misin sen ya, niye takip ediyorsun? +okuldan uzaklaştırma… -git be şurdan manyak. Bak bağlarırırım yemin ederim. +tamam lan tamam sakin ol hayda.
O anda bastım deparı okula doğru. Esasen okul saati de geliyordu. Alın işte bu şekilde insanalrla muhattap olunmaz. Insan şeklinde takipte mi etmeyelim? Sabahtan beri de bir şey yememiştim. Iki topkek ve ice tea alıp okulun karşısında ki banklarda beklemeye başladım.
top kek yiyordum bir taraftan diğer taraftan da yaşamı düşünüyordum. Tam anlamıyla geleceği düşünen liseli prototipiydim. Nihayet okul zili çalmış olduğunda ayağa kalkıp üzerime düşen top kek tanelerini silkeledim.
Okuldakiler yığın yığın kapıdan çıkıyorlardı. Herkesin bildiği saçmalıkları konuşuyorlardı. “şu kız kimle çıkıyor şu çocuk çok hoş yeaaaa wuhuuu” liseler tam anlamıyla gerizekalıları koruma ve yaşatma derneğiydi. Ben de o gerizekalıların bir başka versiyonuydum.
Denizi beklerken aniden müdür desteksı kapıda belirdi. öğretmenler son olarak çıkardı okuldan genel anlamda. Daha kötüsü oldu ve müdür desteksı beni gördü. “ulan tanımamıştır inştanrı” diye dua ediyordum. Fakat tanrı resmen beni dalga geçmek için yaratmış. Müdür desteksı direk yanıma geldim. “bana baksana sen uzaklaştırma almadın mı ne işin var burada” -hocam arkadaşımdan bugünün ders notlarını alacağım. +okul kıyafetinle gelmene gerek yoktu oğlum. -ne bileyim disiplin ve tertipli olmak açısından. +lan sen şaka falan mısın? Lafa bak ya. Adını ver bir daha. Adımı söyledim, o da bir kağıda yazdı. “akşam görüşürüz” dedi. Tabi kendini gibtirmezdi herhalde bana. Bende ne olacak diye akşamı beklemeye başladım bu sefer. Ayrıca nihayet deniz görünmüştü kapıda.
deniz beni görünce yanıma geldi, yine o kendine has gülümsemesiyle. Yanında da derya vardı. Deryanın yanında da erkek arkadaşı. Bu kızın adam arkadaşı olduğunu bilmiyordum. Gerçi kimse hakkında bir şey bilmiyordum. çocukla tanıştım. Peşinden dördümüz yürümeye başladık ki ben bu tip gruplardan one direction dan bile daha çok nefret ederim.
Dört ergen olarak yürürken derya mal mal konuşuyordu: -ya aşkım bugün nereye gidelim? +bilmiyorum aşkım sen nereye gitmek isterdin? (iç ses (me): ya bu huur çocuklarını giben yok mu ahali tecavüz edin ulan bunlara) -senle olsam yeter aşkım. +aynen bebeğim.
36 t cebeci bölme otobüsünden sonra midemi bulandıran en büyük konuşmalardandır bunlar.
Peşinden deniz mevzuşmaya başladı bu sefer: -naber zapa. +iyilik işte. Sen ? -ne ben? +nasılsın şu demek oluyor ki. -iyiyim bende. Nasıl yapsak? +bize gel istersen? -bugün sen bizlere gel istersen. çünkü kardeşime yiyecek yapmam lazım. +olur.
Sanırım bu nedenle ben bu kızla dieğr çocuk derya ile beraberdi. çünkü ben derya ile birlikte olsam onu ağzını yüzünü giberdim.
arkasından yolda ayrıldık derya ve gerizekalı arkadaşıyla. Denizin evine doğru yürümeye başladık. Denizlerin evi bir apartman dairesiydi. Güzel bir evdi. Içeri girdiğimizde evde kimse yoktu. Kardeşini sormuş oldum: -kardeşim yok benim. +niçin kardeşine yemek yapacağını söyledin? -senin yüzünden gerizekalı. Ya sen ne mal bir çocuksun bir şeyi mi merak et be. Hakkımda hiçbir şey sormuyorsun. +boşver sen de bana sormuyorsun. -yanıt vereceğini bilmediğimden sormuyorum. Ya senin ben .. Her neyse. +kardeşin var mı? -yok. +daha sorayım mı? -sor. +tek çocuk musun? -ya gibtir git şuradan valla. Yemek yer misin? +şimdi de sen mi bana soruyorsun. Güldüm bunu söylerken. Arkasından o da güldü. Aslına bakarsak ben ciddi söylemiş olabilirim. -kuru fasulye yer misin? +nefret ederim. -pilav tavuk var. +lokanta mı burası böyle? Bizim evde hiç böyle yemekler olmaz öğlenleri. -bizde de dün kalmış. +iyi bir pilav tavuk yerim.
Peşinden yemeği pişirdi deniz. Mutfakta masaları vardı. Karşılıklı oturduk. Ne o konuştu ne ben. Yemeğin pişmesini bekleyerek birbirimize bakıyorduk. Fakat ben müdür yardımcısını düşünüyordum. Mesele yaratabilirdi bin.
deniz yiyecekleri koydu önümüze. Gene kendimi kötü hissettim. Utanıyordum böyle şeylerden. Kendini büyükmüş şeklinde sezmek iğrençti. Ama yiyecek güzeldi, o yüzden fazla düşünmeden yedim. Deniz tabakları kaldırdı. Arkasından yine masaya oturdu. Gene aval aval birbirimize bakıyorduk. Keşke başka odaya gitseydi, ben de peşinden giderdim. Sessizlik iyice canımı sıkmaya başlamıştı: -deniz başka odaya mı gitsek? +neden? -burası mutfak. +şu demek oluyor ki. -mutfakta oturmamız normal mi? Neden salonda oturmuyoruz. Televizyonda izleriz. +yalnız bunun için mi? -kısaca bir ihtimal yatarız. +sen hiç ağzını tutamazsın değil mi? -normalde meblağım da senin yanında gerek yok diye düşünüyorum. +ben de senin yanında tutmayayım olur mu? -tabi ki olur. +senin dışında 3 kişiyle yattım. -oha be. (anlık refleksti. Ve kıpkırmızı oldum. Laftan dolayı değildi kırmızı olmam) +hepsi de bu yıl. -yuh kızım ya. Sahi sen niçin benle çıkıyorsun? +tuhafsın , iğrençsin, parlak zeka misin aptal mısın belli değil. -başka söyleyeceğin bir şey varsa söyle. Lezbiyen falansan da olur. +yattığım 3 kişiden biri kızdı. -dalga geçiyorsun değil mi? +hayır. Bir çok kız sınıftan bir kız arkadaşıyla merak edip yatmıştır. Birbirlerini yalamışlardı. -tamam tamam anlatma. +salona geçelim mi? -yatacak mıyız? Bir şey demedi ve güldü. Salona geçtik. Televizyonda number one tv yi açtı. çok güzel şarkıcılar vardı. Iyice tahrik oldum. Denizle yan yanaydık. Ama elimi bir yerine atsam mı atmasam mı diye muallaktaydım. Ayrıca söyledikleri doğru mu hala bilmiyorum. şu kızla falan yatma meselesi. Fakat mahalleden bir arkadaşım da aynı sınıftan iki kızı sevişirken gördüğünü söylemişti. 31 ci bin asılsız da olabilir tabi.
salonda oturuyorduk. Okul kıyafetini çoktan çıkarmıştı. Ne ara gidip çıkardı hatırlamıyorum. Altında pijama üstünde tişört vardı. Fakat vücut hatları dahada belirgindi. Daha fazla kendimi tutamadım. önünde dizlerimin üzerinde durdum. Kısaca parkenin üzerinde. Pijamasını indirip kafamı vajinasına arkaürdüm. Kikirdemeye başladı. “sen sırf bu bacak arasındaki yüzünden ölebilirsin ” dedi. ölmek için daha yüce bir fakatç mı vardı sanki. Pijaması bileklerindeydi. Külodunu da indirmiştim baldırlarına. Yalamaya başladım vajinasını. Gene kafamı bastırıyordu. Ve yine kısık kısık inliyordu. öncekinden daha güzeldi. Pijamalar daha tahrik edici olmuştu birden. Sağ elimi tişörtünün içinden geçirdim ve göğüslerinden birini sıkmaya başladım. Sol elim belini kavramış vaziyetteydi. Deniz in vücudu titremeye başladı . Sara krizi geçirmişçesine titriyordu kız. Inlemeleri diğer dairelerden duyulabilirdi. Tam vücudunu koyvereceği anda kapıda anahtar sesi duyuldu. Anahtar kapıyı zorluyor ama açamıyordu. çünkü öteki anahtar kilidin üzerindeydi. Hemen toparlandı deniz. Yüzünde boşalmakla boşalmamak içinde gidip gelen birinin yüz ifadesi vardı. Kendine çeki düzen verdi. Derhal defterlerinden birini mutfağa arkaürüp açtım. Bu sırada kapıda ki iyice zorlamaya başlamıştı. Deniz kapıyı açtı. Gelen annesiydi. Mutfağa girdi elinde poşetlerle. Ardından beni gördü:
-slm oğlum . +selam teyze. +-anne bu zapatista dedi deniz. -memnun oldum oğlum. +bende. -ders mi çalışıyordunuz. +-evet anne . -iyi iyi çalışın.
Hissettiğim korkunun haddi hesabı yoktu. Neyse ki tehlike geçmişti.
deniz mutfağa geldi. önümüzde ki deftere sap sap bakıyorduk. Ben gideyim mi diye sordum. Neden dedi. Aklıma söyleyecek bir şey de gelmedi. Kafamı eğdim önümde ki deftere bakmaya devam ettim. Defterde de yazı yoktu doğru muntazam. Sadece şekiller çizilmişti. 5 10 derken yarım saat oldu hala aptal aptal deftere bakıyoruz. Artık dayanamadım: -deniz ben gidiyorum. +hehe iyi de niye bu kadar heyecan yapmış oldun? Bir an gaza gelmişim herhalde. Sesim bana normal gelmişti. -sonrasında görüşürüz. +tamam. Denizlerin evinden çıkıp eve doğru yol aldım. Abim bu sefer evdeydi. Ek olarak annem de öyle. Bizlere gelmediğimiz iyi olmuştu. Odaya geçtim abimin yanına. Derslikından bir arkadaşı vardı. Konuşuyorlardı: -oğlum o kız o denli güzel değil ya (mal abimdi bu) +nasıl güzel değil lan sarı saçlı bembeyaz kız işte. Ben de yan yataktayım bu sırada. Bu iki odun da bilgisayarın karşısında msn açık vaziyette bunları konuşuyorlar. +lan açtı açtı oturumu. Yazsana bir şeyler. -kendi hesabından yaz lan. Ya uzatma işte. Abim bu söz konusu kıza slm nbr ödev var mı falan yazarken yanında ki herif hemen hemen orgazmın eşiğine gelmişti. Hele kız cevap verdiğinde bir kişneyişi vardı ki, ingiliz atı huur çocuğu kızı gibse bu kadar gaza gelmez.
bu herifler kişnedi ben yattım bu muallakler neredeyse boşaldı ben gene yattım. Ve akşam oldu.
Babam eve girdiğinde annem noldu falan diyordu. şak diye bizim odaya daldı. -uzaklaştırma mı aldın okuldan? +hayır. -gerçeği söyle. +evet 5 gün. (baskıya gelemem) -oğlum sen adam olmayacak mısın ya? +baba ilk defa bir şey yapıyorum sakin ol. -o 5 günü çalışarak geçir de aklın başına gelsin. Yarın sabah hazır ol.
Gibik müdür yardımcısı. Ayrıca abimin arkadaşı da bana bakıyordu. Bin hala gitmemiş. Iyice moralim bozulmuştu. Acaba yarın nereye gidecektim. “abi birazcık kalkta oynayayım” dedi. “oğlum dur hatunu ayarlıyoruz” dedi. Mevzuşmalarına baktım. Kız bunlara deli misiniz? Yazmıştı. Her neyse ki ananızı giberim falan yazmamıştı herhalde öyle dese bunlar kızı aşık ettiklerini falan sanırlardı.
bu herifler kişnedi ben yattım bu muallakler hemen hemen boşaldı ben gene yattım. Ve akşam oldu.
Babam eve girdiğinde annem noldu falan diyordu. şak diye bizim odaya daldı. -uzaklaştırma mı aldın okuldan? +hayır. -doğruyu söyleki. +evet 5 gün. (baskıya gelemem) -oğlum sen adam olmayacak mısın ya? +baba ilk kere bir şey yapıyorum sakin ol. -o 5 günü çalışarak geçir de aklın başına gelsin. Yarın sabah hazır ol.
Gibik müdür desteksı. Bu arada abimin arkadaşı da bana bakıyordu. Bin hala gitmemiş. Iyice moralim bozulmuştu. Acaba yarın nereye gidecektim. “abi birazcık kalkta oynayayım” dedi. “oğlum dur hatunu ayarlıyoruz” dedi. Mevzuşmalarına baktım. Kız bunlara deli misiniz? Yazmıştı. Her neyse ki ananızı giberim falan yazmamıştı herhalde öyle dese bunlar kızı aşık ettiklerini falan sanırlardı.
babamın otomobiliyla giderken midem ağrımaya başladı. “baba yarın gitsem olur mu” dedim. Cevap vermedi. şimdiki aklım olsa “sen benim için bir tanrı modelisin bin fight clubu izledin mi bilgisiz lümpen” demezdim gene de. Levye yi alır gebertirdi beni. 30 dakika kadar olmuştu yolda ilerleyeli. Bir binanın önünde durduk. Gel benimle dedi. Arkasından yürümeye başladım kurbanlık koyun şeklinde. Ne var şu demek oluyor ki benim de kız gibmişliğim vardı neden kendini bu kadar üstün görüyordu?
Binanın alt kısmına girdik. Depo şeklinde bir yerdi. Içerisinde atölyeler olan bir binaydı. Babam beni ustabaşıyla tanıştırdı. “eti senin kemiği benim” dedi. Klişe yetmezliğinde ölecekti herifler. Ustabaşı nasılsın yeğenim dedi. Iyiyim abi dedim. Gel bakalım elin nasırlansın birazcık dedi. “abi merak etme az osbir çekmedim” dese miydim diye hala düşünüyorum. Burası bir sayacıydı. Saya ayakkabının deri kısmıdır. Gerçi ben de pek anlamıyorum ya. Saat sabahın 8 iydi ve iş başı yapılmış haldeydi. çevre ölü balıklar benzer biçimde duran insanlarla çevriliydi. Bir vehamet aldı bedenimi. Hüzün kapladı düşüncelerimi. Ilk kere lise bile güzel göründü gözüme. Hem güzel kalçalı güzel göğüslü kızlar vardı. Burada göbekli kıllı herif doluydu. önüme tabanları verdiler. Tabanalr iplerle yanyana dizililerdi. O ipleri kesmem istendi. Başladım kesmeye. Saate baktım 3 dakika geçmişti. Etrafta kimse olmasa eminim hüngür hüngür ağlardım. Sevgikoyayım kapitalizm. Iyi geceler.
işte zaman akmıyordu neredeyse. Tabanları tekliyordum yenileri geliyordu, tekliyordum yenileri geliyordu. Oturduğum yerin tam karşısında saat vardı. özellikle bakmamaya çalışıyordum saate ama hep gözüm kayıyordu. Bir süre saate hiç bakmadım. Peşinden aniden sevinçle artık yarın olmuştur diyerek saate baktım. 8.30 du. O an yemin ederim gözlerim doldu. Geçmiyor mu lan bu süre diyordum. Sayacı da hepimiz büyükçe bir masanın çevreında otururdu. Yan yanaydınız doğrusu. Bir anda konuşmaya başlardı herifler: -yauv abicim sen o ciğeri hiç elazığ da yedin mi? +yok abi yemedim. -yav yok böyle bir şey.
Herifler yiyecek programı çeviriyorlardı. Ardından futbol, politika. Yanımda bir adam durmadan beni konuşturmaya çalışıyordu: -ee genç var mı manita durumları? +yok abi. -niye yok oğlum. Bu yaşta vericen odunu. +hehe haklısın abi. -tabi haklıyım lan. Hiç gibmedin mi? (bakınbeyler, bazılarınız bu konuşmaları abarttığımı sanabilir. Ama size yemin ederim abartmıyorum tam tersine hafifleştiriyorum. Bu tip bölgelere çalışanlamış olur ne demek istediğimi anlarlar) +yok abi hiç yapmadım.
Arkasından radyoyu açtılar. Işte bu kısım benim en nefret ettiğimdi. Arabesk ve türkü dinliyorduk. Eğer başbakan falan olsam direk bu işyerlerinde müzik dinlemeyi yasaklarım. Dinlemek isterlerse illa it’s my life, tuttu frutti ismail, we will rock you, frantic tarzı şarkılar dinleyebilirler. Moral falan kalmıyordu adamda. Sonrasında saate baktım 8.45. Vakit ve gerçeklik teriminin sevgi koyayım.
tabanları tekledikten sonra usatabaşı “gel koçum ciddi bir şey yap” dedi. Tabanları teklemeyi bu kadar hafife alması sinirimi bozdu. Doğrusu ben onları teklemesem tüm iş aksardı bana göre. Ben kilit oyuncuydum. Diğerlerinin ne meydana getirdiğinı giblemiyordum.
Ustabaşının yanına gittim. Sayayı bir bütün haline getirmeden önce sittin tane parçası vardır. O parçaları diğer bir parçaya yapıştırırsınız dikersiniz arkasından gene birkaç işlemden geçer. Ustabaşı sandalyemin yanına geldi. Ve ne yapmam icap ettiğini gösterdi. Solüsyon denen bir yapıştırıcı var. Bu yapıştırıcıyı süngerle ıslatıp o solüsyonu belli parçaları yapıştırmak için sürüyorsunuz. Bana bunu öyle bir anlatıyordu ki dedim herhalde bunu yapmazsam dünya yok olacak:
bak koçum bu iş çok önemli. Sakın çok kötü etme parçaları. Gösterdiğim yerin dışına taşırma. Tamam mı? +tamam . -daha yüksek. +tamam. -bağırlan bağır sesin çıksın. +tamam huur tamam gibtir git lan . Real: tamaaaaaaam abiiii. bu tip işleri yapa yapa saat 1 i buldu. Saat 1 i bulana kadar bir çok siyasal konu tartışılmış , her türlü futbolcu her türlü türk takımına getirilmişti.
öğlen içinde yemek yerdiniz yada ne yapmak isterseniz. Dedim an bu an kaçayım. Ama çalışan muallaklerden biri yanımdan ayrılmıyor. “sayacılık kabiliyet ister. Hepimiz sayacı olamaz.” bir anda tüm sokak her türk sayacı doğar diye başlasaydı keşke. Herif yaptığı işi çok fazla önemsiyordu. Alt tarafı ayağımızın altında olacak kıymet vermediğimiz bir şey üretiliyordu.
Babam 10 lira vermişti. Sanırım yiyecek yemem falan için. Bir büfeye girip tost aldım. Yanına da bir sprite. Büfeci de susmuyordu. Galiba biri bu civarda ki adamların yanına gelip “susan huur çocuğudur” demiş. Yoksa herkes bu kadar çok konuşamazdı imkan yoktu.
Tostu yedikten sonra dönmem için iş yerine 10 dakika vardı. Yolda ki banklardan birine oturup etrafa baktım. Yoldan geçen güzel kızlar vardı. 10 dakikayı onlarla değerlendirebilirdim. Yapmadım ama. Kendimi çok bitkin hissediyordum. Sonrasında uzaktan biri bağlarırdı “geeeenç gel işbaşı” niçin bana miras bırakan bir akrabam yoktu ki.
yeniden işe girdik. Yine bana söylenenleri yapmış oldum. Sayacının sahibi geldi kahkaha atarak. Ustabaşına iddia kuponunu gösteriyordu. Herif 900 lira tutturmuştu söylenene nazaran. Bende bir ara 10 tane falan kupon yapmışımdır. Fakat hiç tutturamadım. Tek maçtan bile yatamadım. Hep olduğu şeklinde tüm maçları yanlış tahmin ediyordum.
Akşam doğru saat 5 olduğunda vücudum buradan kaçalım diyordu bana. Artık sahiden kafayı yiyecek konumdaydım. Biri bana dokunsa ağlayacaktım. Beni öldürseler sesim çıkmaz. Ama bu tür şeylerden nefret ediyorum. Köle gibiydim.
Artık saat 8 olmuştu. Iyice afalladım ne süre sona eriyordu lan bu iş. Allahım yaşamımın sonuna kadar ayakkabı tabanı tekleyecektim. Iş çıkışına yakın bunların muhabbet iyice manyaklaştı: -yav abi o karıynın göğüsler üfffff. +onda ne amcık vardır biliyor musun, soğan gibi yarmışlardır onu. -yanında ki karı iyi mi dana anasını satayım. +onlarda da acaip amcık vardır öyle deme. Bir keresinde öyle bir kadınlayım. Vallahi billahi göbeğini baldırlarını kaldırdım amı bulamıyorum.En sonucunda iki elimle açtım oraya vurdum mala. (bu cümlelerin birazcık daha iğrencini düşünün) bu anda tuvalete gittim. Mevzuşmanızı gibeyim dedim. Fakat tahrik olmadım desem asılsız olur. Bir attırsam mı diye kendim söylendim. Fakat yapmadım. Yine geri döndüm çalışmaya. saat 9 da iş bitti. Ustabaşı hadi koçum yarın görüşürüz diyince kanım çekildi. Değil 1 gün bir saat daha gelemezdim buraya. Dışarı çıktığımda 1 ay falan geçmiş gibiydi. çok tuhaf hissettim kendimi . Ilk kere dünyayı görüyor gibiydim. Peşinden bu salakça düşüncelerin fazla üzerinde durmadan minibüs durağına gittim.
Minibüs durağında liseli bir çift vardı. Aşkım lı maşkımlı mevzuşuyorlardı. Tam üzerine kusmalıklardı. Onları duymamaya çalıştım. Her neyse ki minibüste gelmişti.
Minibüsler bildiğimiz gibi. Ayakta gittim doğal olarak. Otobüs ve minibüslerde bu vaka çok aptalca geliyor bana. Yürümemek ve yorulmamak için bu çalgılara biniyoruz. Ama daha çok stres yaşayıp daha çok yoruluyoruz. Hepimiz birbirinin kucağına oturabilmeli. Bunları aşmalıyız artık.
Eve geldiğimde kişneyen bin gene oradaydı. Galiba evdekiler benden ümidi kesince evlatlık almışlardı bunu. Benden daha çok bizim evdeydi. Yine bir kızla msnde konuşuyorlardı. Kafayı soktum ikisinin arasından ekrana baktım. Kız bunlara en son 25 dakika önce cevap vermişti.
Babam içeriden bana seslendi, yanına gittim: -nasıldı iş? +görkemli. (biri neyi hissetmek temenni ediyorsa benden tam tersini söylerim) -hadi ya. Yarında oradasın doğrusu? +memnuniyetle giderdim baba fakat ödevim var. -bak sen. +yaa. -demek ödevin var? +öyle. -iyi mi olsa uzaklaştırma aldın gerek yok ödeve falan yarın da gidiyorsun?
Yanıt bile vermedim kendisine. Ben bu herifin oğlu olmayabilirdim belki de. Kendimi bu şekilde avuttum.
Sabah uyandığımda gördüğüm rüyalar beni daha da korkuttu. Aynen şöyle bir rüya gördüm: yan yana 20 kadar çıplak kız dizilmişti. Onlara büyük bir açlıkla yaklaşıyordum. Ardından bir de baktım birbirlerine iple bağlıydılar. Ve daha sonra arkadalarından ustabaşı çıktı. “oğlum tekle bunları” dedi. Kızların iplerini tek tek kesip onları ayırdım. Yaşamımın en taktan anlarıydı.
ertesi sabah uyanıp babamın arabasıyla yine işe gittim. Atölyeye girince gene ağlamaklı oldum. Içeride çalışanlardan biri vardı. “kahvaltı yapmış oldun mı” dedi. Hayır dedim ki aslına bakarsak yapmıştım. Istersen bir şey alıp ye daha var dedi. Derhal dışarı çıktım. Bulunduğum yeri birazcık dolaştım. Güzel bir yer değildi . Birazcık uzakta lise vardı. öğrenciler okullarına doğru gidiyordu. Bazıları da tam ters yöne. Hem işten kaçmak aynı zamanda birazcık eğlence olsun diye gene bir kızın ardında takıldım. Sıradan bir kızdı. Güzel denebilirdi. Takip etmeye başladım onu.
Kız ormanlık bir alana girdi. çardaklardan birine oturdu. Bende ona uzak olan başka bir çardakta oturdum. Bir süre öylece durduk. Peşinden kalkıp yanına gittim. Merhaba dedim. +merhaba. -birini mi bekliyorsun? +evet. -erkek mi? +evet. -ben gideyim o vakit. +yani. -yakışıklı biri mi? +azca çok. -neden onunlasın o süre. +motorgibleti var. Keşke bir motorgibletim olsaydı. Bu kızla burada yatardım. Erkek arkadaşı gelmeden geri döndüm. Iş saati de geçiyordu. Ben de web cafenin birine girdim. Abimin dandik bir knight online çarı vardı. Oyundan zerre anlamıyorum. Fakat bütün web cafe onu oynuyordu. Bende girdim oyuna. şu nova falan atan karakterdim. Hepimiz bağlarırıyordu parti marti diye. Arkasından ben de karakterimi tenhaya arkaürüp gizledim. Kalabalığı sevmeyen bir karakterdi. internet kafedebaya bir oturdum. Bu tür oyunlarda süreın iyi mi geçtiğini anlamıyordunuz. Halbuki karakteri savaştırdığım falan da yoktu.
Minibüse binip okul çıkışına gittim. Denizi beklemeye başladım. Okuldan çıkanlar içinde iki kişi kalabalığın arasından yanıma geldi. Cemit ve furkandı. -oo aga naber ya dedi cemil. +iyi nolsun. -sınıfta hiç güzel bir şey yok. çok sıkıcı lan okul. +bunu aslına bakarsan biliyoruz. -evet. Deniz de yine herifin biriyle çıkmaya başlamış. Derya ile ikisi tam mal bu tarz şeylerin uyuz oluyorum lan bu şekilde kızlara. Yan sıramızda iki erkekle mevzuşmalarını sezmek güzel değil. +deniz hangi erkekle? -ne bileyim üst sınıflardan herhalde.
Kötü hissetmiştim kendimi. Sonrasında furkan konuşmaya başladı: -okul gerçekten çok taktan. +doğrudur. -abi sanki ehr okuyan iş mi buluyor. +haklısın. (o arada deniz yanında bir çocukla okuldan çıktı) -hem bak zenginlere hepsi okumuş mu? +ben geliyorum.
Yanlarından ayrıldım. Denizin yanına doğru gittim. Yanında gerçekten de bir çocuk vardı. Kol kola yürüyorlardı. Benimleyken hiç böyle değildi. şimdi o uyuz olduğum kızlar benzer biçimde hareket ediyordu. Galiba kızlar size göre şekil alıyorlardı. Yanında ki çocukta boylu poslu biriydi. Benden büyüktü ama benim de sakalım ondan çoktu. Deniz gülüyordu her vakit ki benzer biçimde. Beni görünce yüzü asıldı. Karşılarında mal gibi bekliyordum. Yanında ki herif konuşmaya başladı: -ne oldu birader. +yanında ki kızla birlikteyim de. -ne diyorsun lan sen . +çok ciddiyim. Bizler onla şeydik. -neydiniz? +o kelimeleri kullanmayı sevmiyorum aga. -oğlum şaka mısın lan sen . +hayır ama hepimiz o kızla sevgiliydik . (üzerime kaya falan düşseydi de bu kelimeyi kullanmasaydım. Midem kalkmıştı) -doğru mu deniz?
yani öyle bir iki takıldık. +sahiden takıldık. -tamam koçum geçmiş gitmiş işte. +ama bu saçma bir durum. Doğrusu o kız benimle gelmeli. çünkü onunla hala birlikteyiz. Sonra yere düştüm. Yüzüme vurmuştu huur çocuğu. Deniz yukarıdan sırıtarak bakıyordu. Ardından beni bırakıp yürüdüler. Gene toz tadı alıyordum. Kimse mi bu yerleri süpürmüyordu.
çok garip bir durumdu. Adamın biri beraber olduğum kızla yanımdan geçip gidiyordu. Ek olarak benim onu dövmem gerekirdi. Hayat sahiden çok taktandı.
üzerim toz toprak olmuştu. Okulda artık tek tük kişiler haricinde boşalmıştı. Cemil ve furkana baktım hala olduk yerdeydiler. Yanlarına gittim. +bir şey mi oldu? Dedi furkan. -hayır dedim. Ne yapsak? +isterseniz bizlere gidelim. Bilgisayar falan oynarız.
Kabul ettik. Sanki ne yapacaktık bilgisayarda onu da bilmiyordum.
Furkanların evi de düzgüsel evlerden biriydi. 2 oda bir salon koltuklar televizyon bilgisayar perde vs. Furkanın odasına geçtik. Tek çocuktu. Iki iskemle verdi bizlere. üç mal monitöre bakmaya başladık. Furkan ciddi ciddi ferre açtı. Gülüp eğleniyorlardı. Bak bak o ha yarrağa bak benzer biçimde nidalar çıkıyordu ara ara. Herhalde bunlara bir kızla yattığımı söylesem belki kızın organlarından biri üzerime sinmiştir diye beni gibebilirlerdi. Vallahi billahi bu ihtimali düşünüyordum.
aptalca ferreler komik videolar derken saat 7 yi buldu. Kalkıp evlere gittik. Eve girdiğimde annem “işe gitmemişsin” dedi. Fonda barış manço kara haber tez duyulur diyordu. Bir keresinde ilkokulda seviye belirleme imtihanı yapılmıştı. Sınıf çapında birinci olmuştum. Ve evdekilere bunu 20 kez söyledim. Ama abim okul çapında dereceye girince kimse beni giblememişti. Abime biri neden saldırı etmiyordu acaba?
Evet anne bugünü kütüphane de geçirdim dedim. Eminim öyledir dedi. Odama gittim. Abim tek başına ders çalışıyordu. Naber lan kaçak dedi. Abi sen hiç biriyle beraber olmadın değil mi diye sordum. -oğlum kısaca bizimde kendi çapımız.. +tamam tamam uzatma olmamışsın. -olduk lan olmaz olur mu? +sana zerre inancım yok. -inanmazsan inanma. Hatta biriyle yattım bile. +hagibtir oradan. -lan yeminlen. +iyi mi bir duygu lan anlat. -otuzbirden bile güzel. +hadi canım. -sen inanma bakalım. Ben ne yaşadığımı biliyorum. +ben de ne yaşamış olduğunı biliyorum elini gibmişsin. -sen ne anlarsın lan. +bugün bir kız tarafından terkedildim. Hem de terkettiğini bile söylemedi. Tuhaf lan harbiden. -harbi mi lan hiç bilmiyordum biriyle çıktığını. (gene bu kelime amk) +öyle işte. çocuk bana da sağlam bir geçirdi ek olarak.; -ne demek lan sağlam geçirdi. Kime geçiriyor o. Yarın okula gidiyoruz gösteririm ben ona. +lan otur ya sen de dayak yeme boşu boşuna. -olur mu lan öyle şey, kız güzel miydi hiç olmazsa. +kısaca. Kevaşeydi gerçi. -kaşar şu demek oluyor ki. +evet aynı anlama gelmiyor mu onlar? -boşver üzülme olur öyle şöyler. Daha iyilerini bulursun. Tak bulurdum. O kızda ki arkaü ben rüyamda bile görmedim.
abimle girdiğimiz bu aptalca diyaloglardan sonrasında babam eve geldi. Anneme çağır şunu dediğini duydum. Abi git dedim. Bana şunu demez dedi. Huur çocuğu haklıydı.
Annem gelip beni çağırdı. Salona girdim. -niye gitmedin işe? +sevmiyorum baba işi, kütüphaneleri seviyorum ben. -oğlum kütüphaneleri seviyorsun niye uzaklaştırma alıyorsun. +(ya baba mantığını gibeyim) haklısın baba bir daha olmayacak. -olmazsa iyi olur. Git şimdi tamam. Işe de gitmene gerek yok yarın. +saol.
Odaya geçtim yine. En azından bu güzel bir haberdi. Bilgisayarı açıp msne girdim. Deniz açıktı. -sen cidden kevaşeymişsin. +gibtir git. -insan söyler hiç olmazsa. +gibtir git lan. -huur. +huur çocuğu. -kaltak. +anası benzer biçimdeşik (bu lafı asla unutmam9 sonra kapattı oturumu. Benim de içime öküz oturdu. En azından son lafı ben söyleseydim. Ama yılmadım. Oturumu kapalı olsa da yazdım: “babası domalık”
gece uyuduk düzgüsel olarak. Sabah uyandığımda dünya çok güzeldi. Okula gitmek yoktu abim yoktu babam yoktu. Annem de bir yere gider diye bekliyordum. Nereye gidiyordu bu hanım baya baya merak ediyordum. Sonrasında boşver diyerek yatmaya devam ediyordum.
Sanırım hafta sonuna denk gelmişti bir günde. Normalde sayılıyor mu bilmiyorum ama hafta sonunu da saymıştım ben ve okula gittiğimde kimse de bir şey dememişti uzaklaştırmayla ilgili.
Yeniden okula dönünce beni konfetilerle karşılamadılar. Derya ve deniz pis pis sırıtıyordu. Bahar nefretle bana bakıyordu, mahide defterine bakıyordu ve göğüslerine bir şey olmamıştı, furkan yatma eylemini cemilden devralmıştı cemil se şarkı dinliyordu. Sol sıra grubunda ki tembel arkadaşlardan biri gündoğdu marşını söylüyordu. Iyi mi derslik lan bu dedim. ön sıralar normal derslik imajını koruyordu arkadakiler se birbirinden bağımsız mallar güruhuydu. Ben de onlara katılarak sırama oturdum. Furkan ve cemil hergün okuldaymışım şeklinde hiçbir şey demediler. Bahar mahide ye sevgilisinden bahsediyordu kahkahalar atarak. Derya da denize aynı şekilde. Ben de cemil e döndüm: -hiç bir kızla yattın mı dedim. +doğrusu aga bizimde söylemediklerimiz var doğal olarak. -gibtir git. Dedim. Biri bu biçim cümle kuruyorsa kimselerle yatmamıştır. +peki sen kimseylen yattın mı diye sordu. -hayır dedim. Tabi bu hayır diyen her insanın biriyle yattığı anlsevgi gelmiyor. Imtihan dönemi de yaklaşıyordu ayrıca. Ama kimsenin tahtaya baktığına rastlamamıştım. Bu yüzden vicdanımı rahatlatıyordum. Mahide defterine yazı yazarken: +mahide kitap okumayı sever misin? Dedim. -evet severim. +sevmiş olduğin bir yazar var mı? -kısaca daha çok şiir kitaplarını severim. şairlerden sevdiğim de nazım hikmet falan var. Cemil atladı: *ceviz ağacında olan adam mı? öğretmen arka sıralardan birine bağırdı mevzuştukları için.
doğal olarak cemil in mevzuşmaya tecavüz etmesine şaşırmamıştım. Daha önce jack london un martin eden kitabına “martin eden mı çok iyi yazar abi jack london diye bir kitabı var” demişliği de vardır. O yüzden mahideyle mevzuşmaya devam ettim: -nazım hikmet i o denli sevmiyorum. Abartılmış bence. +yapma ya çok güzeldir. Senin sevmiş olduğin şair var mı? O ara charles baudelaire nin şiir kitabını okumuştum bir derste. Ders matematikti. O kadar sıkıcıydı ki çevreımda gördüğüm ilk kitabı alıp okumuştum. -charles baudelaire çok iyidir. (telaffuzu şöyle yapmıştım: çarls buduliyır) +onu duydum fakat hiç okumadım. -çok iyi bir şair. Sonrasında bahar bana bakıp mahide ye gel bir şey söyleyeceğim dedi. Uzaklaştırdı kızı benden. Ne orospular vardı dünya da. Gündoğdu marşını söyleyen çocuk titre oligarşi parti cephe geliyor diyordu bu sefer kısık bir sesle. öndeki gruplarda ona gülüyordu. Gazi mahallesinde oturan çocuktan ne benzer biçimde şeyler söylenmesi beklenebilir ki zaten. Mahallede doğan çocukların kulağına orak çekiç diyorlardır herhalde.
Teneffüste çok boktan bir olay oldu. Hava almak için dışarı çıktım. Bir de baktım nöbetçi kulübesinde başarılı olduğu her yerden belli olan ve etrafına malca bakışlar atan bir insan evladı. Evet o herif abimdi.
Hemen abimin yanına gittim. Gömleğini bağrını da açmış mal sanırsınız ki psikopatın allahı. Kravatı çıkarıp cebine koymuş. Gömlek dışarıda. -abi niye geldin? +kim lan sana karışan söyleki? -ya abi gözünü seveyim şu tipine bak git matematik sorusu falan çöz ne işin var burada? +oğlum bakma sen biz hergün kavga ediyoruz. Bak 2 fert de dışarıda. Dışarı bir baktım bakmaz olaydım. Kendi gibi iki çalışkan piçi de getirmiş. Neyse ki kişneyen göt yoktu. Orada bir nebze rahatladım. -abi bir problem yok çözdük biz vakaı. +yok öyle gelecek o herifler.
Sonrasında deniz ve o bana vuran çocuk okulu tavaf ederken görüldü. Deniz bana baktı, yanında ki çocukta ister istemez beni gördü. Yanımıza geldi direk. Nasıl özgüven varsa herifte. -noldu bilader bir şey mi var? Abim girdi araya: +bu mu sana karışan zapatista? -evet dostum benim ne olmuş? +sen kime karışıyorsun kardeş. (şu kardeş derken ki halini sikseydim. Ramiz dayı pezevenk) -hepimiz sorunumuzu hallettik. +ama hepimiz halletmedik. Gelsene sen dışarı. -teke tek mi? +göreceğiz onu.
Sonra bu herifin dostları vakaı gördü. 3 kişi kadardılar. çoğumuz dışarı çıktık. Abimin o gelen çocukları görünce aldığı yüz ifadesini unutamam. Herif “hasiktir yarrağı yedik bakışı” attı.
Yine konuşmadı herifler. Kötü olan şuydu bende dayak yedim. Ama denizin sevgilisine bir kaç tane geçirdim arada. Bu da yeterliydi. çocuklar gittiğinde 4 mal oturdum kaldırıma.
iyi bok yedin abi. +ama görmüş oldun mü o beni döven çocuğa nasıl geçirdim. Feleği şaştı herifin. *aynen kanka iyi geçirdin. -neyse abi ben okula dönüyorum. +aa sahi senin okulun var lan git derse.
Bu herifler iyi mi başarılı olabiliyordu bu kadar anlamıyordum. Ya da benim sikik ıq’m 54 falandı. Derse 5 dakika geç kalmıştım. üstüm başım kirliydi. Hoca: -ne oldu dışarı da tozla mı oynadın dedi. Sınıfta gülüşmeler oldu. +hocam o tozları yerlerden temizlemeliler okul çok kirli dedim. Herkes mal şeklinde yüzüme baktı. Ben de bu bakışlar içinde yerime geçtim. Deniz bana bakıp sırıtıyordu. Derya da benimle dalga geçiyordu. şişman kızlar da gülüyorlardı bana bakarak. Kafamı onların sırasına uzattım: -o kadar şişmansınız ki çocuğunuzu doğururken doktorların arama kurtarma ekibini çağırması gerekecek. Yüzleri düştü önce. Sonra: +hocaaam. Bu arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor. şişman orospu ilkokuldayız sanki. -ne oldu kızım? +arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor. -ne söylüyorsun oğlum? *hiç bir şey hocam. Fazla kilolular sağlıkları tehdit altında. -kızım bu mevzuda haklı .
Kızlar iyice çökerek sıralarında oturdular. Cemil iyi kapak yaptın kanka dedi. Iyi sabahlar kanka uyanmışsın dedim. Evet öyle oldu dedi. Mahide nin kalçalarına bakmaya başladım. Ne götler vardı ya rab.
(süre aralığı oluyor farkındayım fakat vallahi billahi bu iş disiplin istiyormuş baya. Ben yaşadıklarımı anlatır arınırım rahatlarım dedim. Sinirden kendimi sikecek duruma geldim. Ellerim titriyor lan vallahi. Buradan dostoyevski yi bir kere daha kutlama ediyorum.)
bilirsiniz lise de önde ki kızların saçı falan çekilir aptalca. Bunu mahide ye yapsam mı diye çok düşündüm. Fakat bu kadarına da cesaret edemedim. Fakat o saçları kavrasam doggy style şeklinde hissederdim. Ben de daha insancıl yollarla yaklaşıyordum kendisine: -mahide hiç biriyle birlikte oldun mu? +zapa sen ne kadar arsız birisin. -ne oldu? +herşeyi şak diye söyleyemezsin. -güzel değil mi? +herkes için değil? -senin için? +bazen iyi kimi zaman kötü. Korkuyorum aptalca bir şey soracaksın diye. -merak etme sormam. Iriyle birlikte misin şimdi? +hayır. -istersen birlikte olabiliriz.
Bahar öyle bir baktı ki yüzüme galiba bunlar lezbiyen ve ilişkileri var dedim. Cemil ve furkan yemin ederim duymamışlardı bile. Bu kadar umursamaz olunurdu, olunuyormuş.
mahide çok şaşırmıştı belliydi. Birazcık mona lisa havasındaydı. Gülmüyordu ama aslına bakarsak gülüyordu. Sahiden ne oluyordu?
-zapa çıkışta mevzuşsak bunu. +stres yapmana gerek yok. Hayır dersen çok problem etmem. (bizler de siktik be mahide eski kulağı kesiklerdenim ben) -olsun yine de çıkışta mevzuşalım. önüne döndü daha sonra. Bahar yılanı hemen kıza yapıştı. Fısır fısır bir şeyler diyordu. Denizde duymuştu galiba söylenenleri. Bir tuhaf bakıyordu dememe kalmadan şişman kancıklar “ooooooo” demeye başladı.O an buz gibi oldum. Böyle şeylere de gelemezdim. Yok mu şunları siken midesiz demek istiyordum.
öteki gruptaki çocuklar da hararetli şekilde tartışıyorlardı. Solunum olunca birden kavga etmeye başladılar. Ne için bulunduğunu bilmiyorum kavganın ama sıralar yıkılıyordu. Onların sırasına daha yakın olan cemil di. Cemil yavaş yavaş hasar görmeye başladı. çocuğu uyandırdılar düşünün vakasın şiddetini. Adından furkan hop hop diye bağırdı. Bağırdı ve düştü çocuk. üstelik kavga edenler onu duymamıştı bile yanlışlıkla vurmuşlardı. Kavga iyice bizim sıraya taşındı. Bir iki tane de sağlam yumruk yedim. 16 yıl kavga etme sonrasında 1 hafta da hergün dayak ye. Yaşam sizinle resmen dalga geçiyor.
Kavga sonlanmış olduğinde arka sıralarda ki hepimiz hasarlıydı. Cemilin de gözleri doluydu. “of aga ya pantolonuma bak” kahve bardağı cemil in bacağına dökülmüştü. çok sinirliydi bundan dolayı. -boşver kanka bak bana da kola şişesi attılar. Atta kaşım kanıyor bile olabilir. Kanıor mu lan? +yok aga dedim. Sakin olun. Hiç mi dayak yemediniz? -ben yemedim.
valla ben de yemedim dedi cemil. +ben yedim, berbat hissettiriyor. Okul çıkışında mahide sınıfta duruyordu. Ben de sınıfın boşalmasını bekliyordum. şişman götlerden biri yanıma gelip inştanrı reddeder seni dedi. Bunu duyar duymaz korktum açıkçası. Reddetmek teklif etmek. En sevmediğim gruba adım adım dahil oluyordum. Hayır olamazdım. Mahide ye sövgü edip kaçsa mıydm diye düşündüm. Her neyse ki yapmadım. Mahide mevzuşmaya başladı: -zapa sen iyi birisin. Tamam orospu sus modundaydım. -seninle olmakta güzel olur. Fakat dostlarım bilmesinler. Sana birazcık öfkeliler. Sana hepimiz öfkeli. Niçin acaba* +gerçekçiyim ondan olabilir. -bence de diyerek güldü. +şimdi beraberiz o süre. -evet , gizli saklı bir halde. +birbirimizi öpmeli miyiz şimdi? -makul seviyede. (kullandığın kelimeler bile tahrik edici) sonrasında yanak yanağa birbirimizi öpünce bir kaşarın kıymetini dah da iyi anlamış oldum. Olsun., mahide iyi kızdı. Gelecek vaad ediyordu. Bir maxim tsigalko neden olmasındı?
okuldan mahide ile birlikte çıktık, arkasından ayrıldık. Cemil beni bekliyordu furkan sa gitmişti. -noldu kanka ? +ne noldu? -niye geç çıktın. +boşver. -gelsene bugün bize kuzenim arkadaşını getirecek. +kız mı kuzenin? -evet hehehe. +arkadaşı kız mı? -herhalde. +ne süre ? -şimdi direk gidelim, evdeler. Aslen benim için değil tabi annemi ziyaret için gelmişler.
Cemil le evlerine gittik. Kapıda annesi karşıladı bizi. Direk salonu görmeye çalışıyordum. Ve gördüm salonu. Iki tane kız salonda oturuyordu. Hangisi kuzen hangisi değil umurumda değildi. Iki tane siyah düz saçlı dar patolonlu minicik göğüslerini diri gibi gösteren sütyen ve tişörtle komnine etmiş kız. (viva bugün ne giysem) odaya girip selam dedim. Onlarda slm diyerek güldüler. Bu kızlar neden her boka gülüyordu. Karşılarında ki koltuğa oturdum. Sonra 2 kız bir adam fantezileri kafamın amına koydu. Tabi bu da bel altında tesir gösterdi. Penisim pantolonu yırtıp müsaade istiyordu. Kızlar bu durumu görmüş olduler sanırım. Elleriyle ağızlarını kapatarak kikirdemeye başaldılar.
Ardından salona cemil de girdi. Nasılsın kuzen dedi. Daha ufak göğüslü olandı bu kuzen. Kuzeninin adı esra arkadaşının ki ise gözdeydi. Cemil kuzeniyle sıkıcı konuşmalar meydana getirmeye başladı. Ben de başka bir şeyi düşünüyordum. Gözde ile konuşursam cemil i içeste sürüklerdim. Tersi olursa çocuğun kuzeni. Bu şekilde aşkın ızdırabını diyerek bir an cemile mi kaymaya çalışsam dedim. çehreına baktım. Sikseler sikmezdim bunu. Hem iyi arkadaştık.
Peşinden cemil gözde ile mevzuşmaya başladı. Açık ki kendisi gözde ye yazzıyordu. Ben de esra ya bakmaya başladım. Peşinden cemil gelin odada bilgisayarda film falan bakarız dedi. Olur diyerek odaya gittik.
Esra kızı cemil e yamamaya çalışıyor gibiydi. Cemilin yanında ki sandalyeye gözde oturdu. Oda da koltuk vardı. Bizler de arka koltukta esra ile oturduk. Esra patavatsızdı konuşmaya başladı: -cemil senin için manyak diyor biliyor musun? +hayır bilmiyordum. -olsun manyaklar iyidir. +belki de iyi olmadıkları için manyak diyorlardır. -aa. Evet mantıklı. O zaman sen kötü birisin. Bunu söylerken yüz ifadesi banim için hadi beni zik diyen bir ferre yıldızıydı. Yahut ben öyle görmüştüm.
daha sonrasında bir film açıp tam ekran yaptı cemil. Sandalyelerini alıp bizim önümüzde durdular. Sanki sinemadayız pezevenkliğe bak. Filmin adını bile bilmiyordum. Bakmadım da esasen esra nın vücuduyla ilgileniyordum. Elimi bacağına atmakla atmamak arasında gidip geliyordum. En nihayetinde dayanamadım ve elimi hafifçe bacağının üstüne koydum. Esra gülümseyerek karşılık verdi. Ama bana bakmıyordu gülümserken. Iyice gaza geldim ve elimle bacağını hafifçe sıkmaya başladım ağzını açıp ses çıkarmadan aa yaptı. Ve yine gülümsedi. Iyice cesaret alıp elimi göğüslerine koydum yavaş dedi fısıldayarak. Iyice coştum bu anlarda. önümde iki malda ciddi ciddi filme bakıyordu. Esra yüzüme bakıp güldü. Ardından elini penisimin üzerine koydu. Penisimin üzerinde elini sürtüyordu. 2 dakika kadar yaptı ve geldim. Titrerken kafam cemilin sandalyesine çarptı. Ne oldu kanka dedim. önemli değil filme bakın filme dedim heyecanla. önlerine döndüler.
Esra kikirdemeye başladı. Elimi vajinasına attım. Pantolonundan çok belirgin olmuyordu fakat ittirdikçe inlemeye başladı. Karşıma çıkan bütün kızlar kaşardı yaşam ne güzeldi. Peşinden sesli şekilde inlemeye başladı. Kısık sesle “geliyorum bekle ” dedi. Bekledim. Game of thrones ta ki kış gibi değildi . Direk geldi. Titreye titreye. Yüzümüzde aptal bir gülümseyemeyle filme döndük. şimdi düşünüyorum. Yemin ediyorum bu vakaya ben bile inanmıyorum. Herhalde matrix falandı .
(açık falan olabilir söylediklarım da ki bu çok normal alınmam bu tip şeylere. çünkü dün den bugüne dek geçen 24 saati anlat deseniz onda bile tam anlatamam hatta kendimle çelişirim. Bu arada offline olursam beklemeyin beyler. çünkü bir yere gitme durumum var. )
film bittikten sonra yeniden salona geçtik. Ayrıca wcye gittim temizledik iç çamaşırı vs. Cemil gözdeyle yan yanaydı ben esra ile. Mal mal bakıyorduk birbirimize .Cemilin oturmuş olduğu koltuktan televizyona bakıldığında bizi görmek olanaksızlaşıyordu. Bu anlarda kızın kalçalarına dokunuyordum. Kız da çok istiyorum fakat en azından “ay yapma ” şeklinde tepkiler vermem gerek seçimindaydı.Bu şekilde saçma bir gün geçti ve eve gittim. O kızı da bir daha görmedim. Keşke şimdi kapıya çalsa. Gerçi evi nereden bilecek.
Eve gittiğime annem nerede kaldın dedi. Bakakaldın dedim. Anlamadı. Saçmaydı zaten. Abim bilgisayarda bir şey araştırıyordu. Yanına oturdum. -abi cidden kimseyle yatmadın değil mi? Dedim. +yok be oğlum nerede. Kızlar paraya tipe bakıyorlar. Ilk kere bu kadar üzüldüm herife. -siktir et abi 5-10 seneye parayı bulursun bu başarıyla dedim. +eyvallah dedi.
Iyi biri aslında kendisi.
rutin bir akşamdan sonrasında yatıp uyuduk. Okula gittiğimde mahide sırada tek oturuyordu. Gülerek baktı yüzüme. Bende gülmeye çalışarak baktım ona. Dün başka birla birbirimizi getirmekle meşguldük. şimdiyse mahide ye bakıyordum. Dramatize etmenin anlamı yok dedim. Sırama geçtim. Cemil gelmemişti furkansa sırada oturuyordu. Selamlaştık . Mahide arkasını döndü. -naber +iyi sen -bende iyiyim. +şimdi ne demeliyiz. çünkü gizli olsun dedin. -evet. çıkışta bekle beni. Dolaşırız. +tamam. Gizliden kasıt neydi anlamadım. Herşeyi açık açık mevzuşuyorduk sonunda.
O gün okulda bir şey olmadı. Kızlar basit tartışmalar yaşadılar. “seni kaltak seni demek o çocuğa verecektin falan diyenler vardı. Ve nihayet gün bitti. Sonrasında geliyorum beyler.
çıkışta mahide okulun haricinde beni bekliyordu. Kendisinin yanına gittim. Tokalaştık kızla. Bildiğin elleri uzattık satıyor musun satmıyor musun der gibiydik. Ama buna da şükür şimdi düşünüyorum da saprtacus ve crixus şeklinde tokalaşsak daha mı iyiydi, öyle bir şey olsa ben o gazla bunu yere atar arkasından “getirim o neavia orospusunu ” diye bağlarırırdım. Gannicusa yaptığı ibnelikler hala kalımda.
Mahide ile tokalaştıktan sonrasında biraaz dolaşıp bir banka oturduk. Ama sadece oturduk , kısaca bir hayat emaremiz falan yoktu. Daha sonrasında mahide elimi tuttu ve güldü. Sonra yüzüme bakmaya başladı. Ne bekliyordu bilmiyorum. Ona gülmek zorunda değildim. Tam tersi bu yapay hareketleri sinirimi bozmuştu. Gene de dudaklarımı uzatıp alt dudağıyla çenesini karışık şekilde öptüm. Bu iyice gülmeye başladı. Galiba siksem kız saba tümer bülent ersoy karşımı bir şeye evrilirdi.
süre kavramı yok olmuş gibiydi. Hep aynı anın içine hapsolmuştuk ve o bana gülümsüyor ben ne yapsam diye düşünüyordum. Yukarıdan bir ufo falan düşseydi daha zevkli olurdu. En sonucunda dayanamadım minimumından sessizlik siktir olup gitsen diyerek mevzuşmaya başladım: -mahide hep böyle mal benzer biçimde oturacak mıyız? +hehe ne yapsak başka? -ne istersen yapabiliriz, yapmak istediğin bir şey yok mu? +bir şeyler yiyebiliriz birazcık açım aslen.
Elimi pantolon cebinin üzerine attım. Kağıt bir para vardı. 5 liraydı sanırım. Ve okulda harcamadığım biçimde 5 liram vardı. Okula para götürmeyenlerin yanında iyi durumdaydım ama yiyeceğimiz şeye nazaran param yetmeyebilirdi. -ne yiyecek istersin? +tost olur. -tamam gel. Ayağa kalkıp yürümeye başladık. Elimi tuttu birden. Gene baktım kendisine. Gene sırıtıyor. Dünya da o denli insan açlıktan ölüyordu her türlü savaş felaket yaşanıyordu ve bu kız amelia nın istanbul şubesi şeklinde gülüyordu.
15 dakika kadar oldu yürüyeli. Ben ne yapacağımızı unutmuştum. -zapa tostçunun yerini biliyor musun? Olley demek gelmişti içimden. En azından vakaı öğrenmiş oldum.
Etrafa bakmaya başladım tostçu var mı diye. En sonunda minik bir büfe buldum. Masaya oturduk ve iki tabure çektik. 5 dakika oldu sipariş yok bir şey yok. Kızla salak salak birbirimize bakıyoruz. Brad pitt gibi bir tipim olsa herhalde kız yaşamın sonuna kadar karşımda dikili dururdu. Bense sümüklerimi çekiyordum karşısında.
-mahide ne istiyorsun? +hiçbir şey. -tost istemiyor muydun? +aa evet sucuklu. -içecek. +kola. Adama seslendim bir sucuklu bir kola diye. Kafasını gülerek sağa kaydırdı “sucukludur tabi” benzer biçimde. Ne göt insanlar var. Bu sayede bana para yetmiyordu. Neyse izlerdik kızı. Fakat bugün öpüşürsek falan iğrenç olurdu. Kim bir sucukla öpüşmek ister ki? Ben mangal da bile sucukla ancak zorakiyse münasebete girerim. Yani çok aç kalırsam yerim anlamında.
Kız önündekileri bitirdikten sonrasında kalktık. 3.5 lira tutmuştu. çıkarken bu ibne büfeci gene seni seni gibi bir bakış attı. Hayda der şeklinde bir bakış attım. Iyidir iyi gibi bir bakış attı. Dükkanın batsın orospu çocuğu benzer biçimde bir bakış attım. Mahide ile yeniden yola koyulduk.
mahide ile bizim evin o taraflarda geziyorduk. En son olmasını istediğim şey oldu: karşıdan pijamalı, depresyon hırkalı ve terlik giymiş başarılı fakat bir o denli loser bir insan bana bakıp sırıtıyordu. Abimdi. Hızla yanımıza geldi parmak arası terliğine soktuğum: -oo zapa naber kim bu güzel kız. Ya cümleni sikeyim dedem sanki pezevenk. Içinde ölü bir orospu çocuğu falan taşıyor. +mahide abi. O anki bakışını unutamam. “mahide mi ? Olum mahide söylediğin çirkin olur. Sen hiç nazmiye diye taş bir kız gördün mü? Göremezsin olmamalı” bakışıyla bunun gibi bir şey demiştir. -mahide naber nasıl bizim ki. *iyi. Abisi bulunduğunu bilmiyordum. -bahsetmedin lan benden. Pijamanı sikeyim senden niye bahsedeyim. +henüz o kadar zaman olmadı abi. Ayrıca niçin bu kadar içli dışlısın. Orada üzüldü hafifte. Gene üzüldüm hergeleye. +mahide abim çok çalışkandır. Dedim. Baktım bu yine gülüyor. Sempatik kereta seni. Ardından abim nihayet gitmeyi akıl etti. Mahide abin iyi biri dedi. Iyidir iyi dedim götten haber ver. şaka yapıyorum bu kadarını söyleyemem. Mahide ile ayrıldık. Kalçalara baktım bir rutin olarak. Acaba tabiatın dengesini mi bozuyordu kız? Sonunda mahide amk bence de güzel olmaması gerek.
Eve gittim mahide ile ayrıldıktan sonrasında. Abim “oooo zapaya bakın siz” diye bağırıyordu. Galiba kardeşim sikince ben de sikmiş olacağım diye düşünüyordu. Kolunu falan omzuma orama burama atıyor. Sevinç nidaları falan derken bu beni bir kıvama getirmedi değil. Neyse ki kendime geldim. Yoksa abi falan dinleme yatırırdım bunu. Eli durmadan sikime değiyordu.
öteki gün yine okula gittim naturel olarak. Oturdum sırama. Mahide her zaman ki gibi önceden gelmişti. Bana bakıp naber dedi. Iyi olduğumu söyledim. Bugün ne yapalım dedi. E artık göt dememe ramak kalmıştı. E bize gel istersen dedim. Size mi diyip orospulara has bir terredüte düştü. Iyi olur dedi gülerek. O anın zihnimde açıklaması şuydu: mahide evet der ve tahtanın önünde freddie mercury nin hologramı belirir. Arkasından we will rock you eşliğinde konfetiler fırlatılıp ben tebrikleri kabul ederim. Aslolansa biyoloji öğretmeninin içeri girmesiydi.
Sırada cemil ve furkanla biyoloji dersini dinlememek için büyük çaba veriyorduk. Yoksa mümkünatı yok bir insan horlayamaz. şaka falan olmalıydı. Ek olarak bu cemil niye hergün uyuyordu okulda. Hastalık falanda yoktu ibne de. Fazla kurcalamadım olayı. Furkana naber aga dedim. Iyidir kanka sen futbol menajer oynuyor musun diye sordu. Yok dedim. çok güzel oyna dün tüm gece oynadım. Zil çalsa da eve gidip oynasam dedi. Sıramda iki seri katil potansiyeli olan insan vardı. Biyoloji dersini dinlemeye karar verdim.
okuldan sonra mahide ile eve doğru yürümeye başladık. Bu tip şeyleri sevmediğimi falan söylerim ki öyledir ama kötü da değildi yanınızda güzel bir kız olması. Tabi korkuyordunuz da hep aklınıza “ya bir anda dünyanın en yakışıklısı gelip kızı elimden alırsa” diye düşünmüyor değildiniz.
Mahide ile eve girdik. Abim salondaydı. Evde duracağı tutmuş adamın. Annem gene yok. Belediye başkanı mı oldu bizden habersiz diye şüphelerim var. Abim yanına çağırdı beni. Tam bizim odaya giriyorduk mahide ile bir baktım salonun kapısından kafasını uzatıyor. Yanına gittim. -koçum benim be kızı eve de getirmiş. +saol abi. Bir şey olacağında değil de. -bak koçum. Kızı sıkma. Rahat bırak zorlama derhal. +ne dşyorsun abi ya. -güven sen bana. Sıkboğaz etme kızı. Rahat ol. Bak kızların özel noktaları vardır. O noktaları bulursan kız feci azar. +bizden habersiz playboy falan mı oldun sen cümlelere bak ya. Hergün bir kız götürüyorsun sanki. -lan bende para olsa piuuuuuu. +he öyle öyle. Sen evden çıksana abi kız rahat etsin ürkütüyorsun kızı. -hadi lan oradan. Kız niye benden ürksün. Ama çıkıyorum gene de. Hadi göreyim seni.
Kapıdan çıkarken bir gülüşü vardı, dedim bu kızı bir ara sikti herhalde.
Mahidenin yanına gittim. Kız odada tek başına bekliyordu melül melül. Göleğinin üstten iki düğmesi açıktı. Tüm kızların böyleydi aslına bakarsanız. Ek olarak gömlek göğüslerini çok belirgin yapıyordu. Vücudu aslına bakarsan muhteşemdi. Yatakta oturuyordu ben de yanına oturdum. -ee ne yapsak mahide? +bilmiyorum. Sen ne istersin? çok şey istiyordum ama iyi mi söyleyecektim. Ben de tüm ergen fantezilerinde olduğu şeklinde atıldım ortaya: -doğruluk mu cesaretlik mi oynayalım mı? +şişe çevirmece. -evet adı bu galiba. +tamam oynayalım.
Direk mutfağa gidip şişe aradım. En ufak şişe 1.5 litrelik çamlıca gazoz şişesiydi. Sorun olmaz herhalde dedim ve odaya götürdüm. Mahide şişeyi görünce görünce gülmeye başladı. Umursamadım kendisini. şişeyi çevirdim. Mahide heyecanlı heyecanlı şişeye bakıyordu. Yere oturunca ben iyice tahrik oldum. Bir şey olduğundan değil tahrik olacak yer aradığımdan. Sonra şişe durdu. O bana soracaktı. Direk doğruluk dedim. +beni seviyor musun? Ya sikerim ben bu şekilde yaşamı.
bu soruya iyice sinirlensem de belli etmedim. -normal olarak seviyorum dedim. Bu gülüp başını omzuma sürttürdü. Hala bu meydana getirdiğinı anlamaya çalışıyorum. Köpekler gibiydik o anda. Kim bilir doggy sytyle a işaret ediyordu, kim bilir. Yine şişeyi çevirdik. Yine bu bana soracaktı. Cesaretlik dedim. +pencereyi açıp mahideyi seviyorum diye bağlarır. Keşke şişeyi mahallenin ortasına koysaydı ve üzerine oturmamı isteseydi. Ama meydana getirecek bir şey yok amı olan kazanır. Açtım pencereyi. “mahideyi seviyoruu” dedim. Neden? çünkü abimi görmüş oldum dışarıda. Ellerini falan ovuşturuyor . Beni görünce kahkaha atmaya başladı. Iyice sinirlendim. Bu baya baya ölecek gibi gülmeye başladı. Kapattım pencereyi. Mahide yine sürtündü bana. şişeye baktım, iç çektim hadi oğlum göreyim seni diyerek attım. Sonuç: doğruluk olsun mahide dedim. Amına koyayım çamlıca gazoz şişesi. +bir kızla hiç şey yapmış oldun mı? Dedi muzip bir sırıtmayla. Hep şu cevabı verseydim diye iç geçiririm. +yattım mı? Amına bile koydum. Real: +hayır mahide. Kimseyle yatmadım. Buna zemin hazırlayan kızlar oldu ama bana nazaran değillerdi. Bu iyice yumuşadı. Kendini koyvermeye başladı. Lavaboya gidip geliyorum dedim. Lavaboya gittim. Suyla dilimi çalkaladım. Bu söylediklerim kara bir kir gibi üzerimde kaldı.
Odaya girdiğimde mahide memelerini sıvazlamıyordu. Keşke sıvazlasaydı. Her şey daha basit olurdu. şişeyi yine çevirdim. Nihayet sıra bana geldi. Mahide doğruluk dedi. Istediğim bu değildi. -kızlar hiç o videoları izliyorlar mı? (o zamanlar bu suali bir kızın cevaplandırması için yaşıyordum) +hangi videoları? -hani p harfiyle başlamış olan. Gene gülmeye başladı kız. +kısaca. -evet mi hayır mı? +normal olarak izliyorlar. -yani sende izliyorsun. +bir soruydu. -yalnız izliyor musun yoksa ? Bu yine kahkaha atıp şişeyi çevirdi. Sıra gene bendeydi. Yine doğruluk dedi. -bir tek izliyor musunuz yoksa şeyde yapıyor musunuz? +neyde? -kendini doyum etmekte deniyor buna. +eveeet dedi kesik kesik. Gülmekle meşguldü. Gene şişeyi çevirdik. Ve gene ondaydı. Allahım dedim cuma günü kati namaza geliyorum. En kötü öteki cuma. Cesaretlik dedi mahide. +pantolunun çıkarsana dedim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, penisimde pantolonumda.
kız yine gülmeye başladı. Bu gülünce ben de gülüyorum. Iyice mala bağladık. Mala bağlamak yerine mala vurma kısmına geçseydik. Sonrasında dünyanın en güzel anı geldi. Bu bir taraftan gülerken öteki taraftan ayağa kalktı. Arkasından pantolonunu indirdi. O anda bırakın o anı vallahi billahi şimdi bile titreme geldi. Kocaman bir yarrak çıkmasın mı? şakaydı beyler.
Fakat sahiden aydınlanma yaşadım. Ve şu an yazarken halimi tahmin edemezsiniz. Kafam garip garip kasılmaya başladı. Pantolonu indirirken vücudunu da oynatıyor hafiften. Ben vücudumu dizginlemeye çalışıyorum. Ardından pantolonu yatağa koydu. Oldu mu dedi gülerek. Bacakları süt gibiydi. Iç çamaşırı şu sıkıca saran boxerlara benzeyenlerden adını bilmiyorum. Bu eyre oturdu. Bağdaş kurdu. Bana bakıp yüz ifademe gülüyor. Allahım cuma bu hafta kati dedim.
Bacaklarına bakmaktan şişeyi göremiyordum. Ek olarak bu iç çamaşırı türünde vjina ve popo acayip belirgin olur. Bu da benimin kanımın çekilmesine niçin oluyordu. Mahide durumun farkındaydı bu yüzde o melek kız gitmiş yerine karşısındakiyle alay eden bir şeytan gelmişti. şişeyi çevirdik. Allahım atayizlere bakma sen muhteşemsin. Cesaretlik dedi mahide. O an sevinç gözyaşlarımı içime akıttım. Ben zapa, hayatımı bu anlar yardımıyla tutunmuştum. Her gece yatmadan önce her sabah yataktan kalkmadan önce bu fantezileri kurar yaşamı çekilir kılardım. -mahide gömleği çıkarsana dedim çatallaşan sesimle. Yine güldü. Bende güldüm salyalarım akarak.
Gömleğini çıkardı. Destekli sütyen vardı, zaten göğüsleri büyüktü ama şimdi altlarına kova koyup süt sağılabilirdi. çok garip bir duygu bu. Benim yaşımda neredeyse düzenli sesk hayatı olan adamlar da vardı. Ilginç fakat bu olaylar oluyor. Fakat siz yaşamadığınız için gerçekçi gelmiyor. önümde bağdaş kurmuş biçimde iç çamaşırlarıyla duran süt şeklinde bir kız vardı. Hala inanamıyordum. Acaba internetten ferre açıp izlesem mi diyordum. çünkü bu şekilde bir göt olamaz. Biçimli muntazam . Bence bu dış güçlerin oyunu. Her anlamda doğrusu. Türk kızlarının en çirkinlerinin ferreleri yapılıyor. Aslında minimum rusların ki kadar görkemli vücuda sahip olanları var. Ama inanamıyoruz. Inandırmıyor piçler.
mahide ayağa kalkıp beni dürtmeye başladı. -utanmadın değil mi ? Ben o an ağlattın piç:( ruh halindeydim. +yok canım ne olacak. Hergün yaptığı… -hahah çok acayipsin ya. Kızlar bu şekilde şeyleri bilmiyor falan sanıyorsunuz. Yok yok orospusunuz bilmez miyiz. +evet öyle. Bu sırada göbeğinde hala meni var. Göbeğini gösterdi: -mahvettin her tarafımı, devam ediyor muyuz oyuna? +edelim. Tam kumarbaz gibiydim. Yenilemelere doyamıyordum. Aslında trajedik açıdan bakmazsak bence o kadar kötü bir durum değil. Sonucunda gerçek bir kız karşısında çekiyorsunuz. Mesele yoktu benim için. çamlıca döndü, cesaret dedi mahide. O da gözünü karartmıştı galiba. Keşke direk hadi veriyorum gel deseydi. Bu kadar zahmete girmezdik. Mahideyi kaldırıp yatağa yatırdım . Altındakini çıkardım. Iyice kikirdeyip bacaklarını kapatmaya çalıştı. Kafamı daldırdım vajinasına. Deli gibi yalamaya başladım. Iyi ki çorba içmemiştim. Mahide inleme faslını geçip bağırma kısmına geldi direk. Ne işe yaradığını anlamadan erkenden geldi. Kafamı kaldırdım aptal aptal sırıtıyordu. üzerine yattım olduğum benzer biçimde. Kalçalarını elliyordum. Sıka sıka koparacaktım hemen hemen. Fakat hakkım olduğunu düşünüyordum hergün bu şekilde götlere rastlanmıyordu. Daha kötüsü hergün göte rastlanmıyordu. Hatta kıza bile rastlanmıyordu, güzel götlü adama bile rastlanmıyordu. Neden yaşıyorduk ki bu hayatta.
kalçalarını sıkarken mahide öpmeye çalışıyordu beni. Sevmiyorum böyle şeyleri fakat arada vakumlayıp geri çekiliyordu. Ellerimle bu sefer göğüslerini sıkmaya başladım. Bundan bir hayvan nidası terfi etti gülerek. Göğüslerinin sütyeni çıkaramadan ısırıyordum. Ne kadar kötü kopçalar yapıyorlar sanki hiç çıkarılmamasını istermiş benzer biçimde. Galiba anti seksist müslümanlar topluluğu falan sütyen üretiyordu.
Mahide nin her yerini sıkarken mahide hafiften doğruldu. Bende kendimi sırtüstü bıraktım peşinden üzerime oturdu mahide. Pantolonumu indirmiştim. Mahide bi eliyle penisimi sıvazlıyordu öteki eliyle “ay ayıp bu haha” babına ağzını kapatıyordu. Penisimi elledikçe ben hayvanlaşmaya başladım. Içimde ki ıssız adam ortaya çıkıyordu. Saçlarından kavramasam mı diye düşünüyordum ama korkuyordum da. Hem hayvanlığın lüzumu yoktu. Bir süre sonra penisimin gerektiği kadar sertleşmemesi dolayısıyla mahide kafasını gömdü penisime. Dişlerine taka taka yalıyordu. Penisi koparma ihtimali vardı. Olsun dedim her gün penisim bir ağızla karşı karşıya gelmiyordu. Bir düşünün penisinize çömen bir kadın var. Göğüsleri hafiften sallanıyor sütyni açamamanız dolayısıyla. Bacakları birleşik ve size bakıyor. Ağzı da penisinizi tatmin etmekle meşgul. Ben her gün hanım gören biri değilim . Bu şekilde analrı yadırgıyorum. Keşke fotoğrafını falan çekseydim. çünkü şu anda da bana inandırıcı gelmiyor. Ben bu şekilde bir şey yapmış olamam. Arkasından aah dedim. Dişleri iyice takılmıştı fakat zevkten ölecek durumdaydım bir yandan. Yaşam ne güzeldi amlar filan.
(şimdilik son entry arkadaşlar. Ayrıca dün geçilen usain boltu buradan eleştirmek istiyoum. Daha konsantre olması geerekiyor. Amerikayı bu alanda geçsin baari dünya)
geleceğimi yavaş yavaş anlamaya başladım. Kafasını kaldırdım elimle. Kıza baktım hala gülüyor. Herhalde alnımda filan charlie chaplin vardı neye gülüyordu bu kadar. Yataktan kalktık vücudunu dolaba dayadım. Yüzüstü dolaba bakıyordu. Izlediğim ferreler aklıma geldi. Allahım şu götüde aradan çıkaralım diyerek kafamı poposuna soktum resmen. Ne güzeldi poposu. Artık hiç yok etrafımda öyle popo. Artık çevreımda dostum da yok gerçi. Düşünün doğrusu bırakın kızı adam bile yok. Fakat vajina kadar güzel değildi. Hafiften mide bulandırıyordu. Olsun devam ettim. Bu da dolaba vuruyordu eliyle. “ahh hadi” filan diyordu. Bir an alında bu beni sikiyor dedim. Ama bende hetero ibneydim hoşuma gidiyordu. Ardından penisimi poposuna değdirdim. Iyice vücudum atmaya başladı. Penisi poposuna sokamıyordum. Kız bağırdı “krem falan llazım” bir şaşırıp aaa öyle mi oluyor dedim. Ferrelerde hiç öyle değildi . Kremi buldum banyodan. Ne yapacağız dedim. Ya ver şunu dedi. Kremi alıp deliğini açmaya başladı. Iyice tiksindim bundan. Ardından penisimi soktum zor bela bir iki kere geldim ama zevkten yıkılıyordum. Sonrasında?Zil çaldı. Popousunun deliğine dil atınca hafiften yüzüm ekşidi.
evet zil çal çaldı. Kızın içindeydim ve zil çalmıştı. Annem olabilirdi gelen bu nedenle telaşlanmıştım. Mahide kafasını çevirip bana baktı. -çok zevkli değil mi dedim. +zapa kapı çaldı. -evet. +açmayacak mısın? -boşver basar basar giderler.
1 dakika kadar daha mahide nin içinde gidip geldim. Coşku ve zevkten kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Sonrasında bir anda bulunmuş olduğumuz odanın camına taş atıldı. Cama çıkmadım. Gidip gelmeye devam ettim yavaş yavaş. Mahide ve ben inlemekle meşguldük. Aslında mahide inlemekten çok bağlarırıyordu. Orgazm taklidi dedikleri şeyden olabilir bu. Arkasından mahide ye geliyorum dedim. Penisimi çıkardım. Başım mahide nin sırtındaydı.Ve parkeye boşaldım. Yüzünü döndü mahide. Bu sefer başım göğüslerindeydi. Titriyordum hala. Mahide gülmeye başladı tekrar. çok zevkliydi dedi. Bence bunu diyen kız orospudur. Bunu demeyen kız bunaltıcıdır. O vakit orospular evlenmek için idealdir. üzerimizi giyindik. Gerizekalının biri hala cama taş atıyordu. Pencereyi açtım. Abim bana bakıp sırıtıyordu. Pencerenin tam altındaydı.
-abi ne yapıyorsun burada? +nasıl lan ne yaptınız? -iyi mi ne yapmış olduk? +hadi hadi anladın işte. -sen mi zile bastın? +evet. Yarıda bölmemeişimdir inşallah. -aslında böldün. +neeeeee? Aslanım benim be koçum benim be. Tamam tamam devam edin siz.
Pencereyi kapatıp bunun garip hallerini izledim. Minimumından mahalledeki çocukları alıp konvoya çıkmamışlardı. Bu da iyiydi.
Mahide artık eve gideceğim dedi. Tamam dedim. Beni bırakmayacak mısın dedi. -kendin gidebilirsin diye düşündüm. +ya şimdi bu şekilde olduk.
Kızlar ne kadar boktandı. -şimdi ne olduk? +istediğini aldın tabi. Götten bahsediyorsa haklıydı. -seni eve bırakırsam istediğimi almamış mı olacağım? Iyice sinirlendi mahide. Arkası dönüktü bana. Acaba gene yatabilir miydik? Zorlamadım. Penisim de bu düşünceme karşı çıktığını mideme çekilerek gösterdi. Tamam gel dedim mahideye. Beraber onların evine doğru yürüdük. Mahide yi evine bıraktıktan sonrasında tekrar eve döndüm. Ilköğretim arkadaşlarımdan biri kapının önünde bekliyordu. Ne bojk yemeye gelmişti acaba.
-oooo zapa neredesin kanka ya. +buradayım. -haha görüyorum. Ya birkaç fert eski sınıftan toplandık gelsene bizimle. +şimdi mi? -aynen hemen gidelim. +aslen ödevim vard… dememe fırsat vermeden kolumdan tutup yürütmeye başladı. Yürürken ara arar çehreına bakıyordum. Hafiften korkmaya başladım. Bobreklerimi denetim ettim. çünkü bakışlarından iki sonuç çıkarılıyordu: ya böbreğini alırız ya da böbreğini sikeriz. Böbrek hakikaten kötü bir yaşam yaşayan organdı.
Beni götürmüş olan çocuğun eski sınıftan arkadaşım bulunduğunu biliyordum fakat yemin ederim adını hatırlamıyordum. Ayrıca iğrenç dostlarım varmış. Biri istemediği biçimde niçin zorla gdolayırsünüz ki onu. Ilkokuldayken pek söz söylemekten çekinmezdim. Normal şeyler söyledikçe sınıfta ki gerizekalılar gülmeye başlardı. Ister istemez beraberce arkadaş olduğum falan sanılıyordu. Bundan da nefret ederim. Bir düşünün bütün derslik sizinle arkadaş. Bundan daha iğrenç ne olabilir?
Bir parka gittik yanımda ki çocukla. Bizim eve yakın bir parktı. Ben ve çocuk dışında 6 fert daha vardı. 3 kız ve ikimizle beraber 5 erkektik. Kızlar geldiğimi görüp arkalarını dönseler ve pantolonlarını indirseler o götleri öpüp alnıma koyduktan sonrasında pantolonlarını yukarı kaldırırdım. Inanılmaz halsizdim. Diğerlerinin yanına gidince ooo zapa dediler. Amına koyayım ismim “ooooo zapa” falandı galiba. Kim gelse ooo zapa diyordu. çirkin olanlardan biri konuşmaya başladı: -naber zapa ya nerelerdesin? +buradayım. -hahaha aynısın. Piç kurusuna bak ya buradayım dediğimde niye gülüyorlardı.
-nasıl gidiyor okul falan? +iyi işte . Bir aksilik eğer olmazsa takdir alacağım. Yalandı. Kümede kalmaya oynuyordum. -ikokulda da öyleydin aslına bakarsanız. (ilkokul ve ortaokul kısaca) gerçi ilkokulda bu şekilde değildim ama öyle diyorsa öyle olabilirdim problem değildi.
bu salaklar aptal aptal bana bakıyorlardı. Bir çardakta sıkışarak oturmuştuk. Kızlara baktım. Birisi çirkin diğeri garip öbürü güzeldi. Garip diye bahsettiğimde güzeldi sanırım. 8 inin de ortak noktası sınıfta ve okulda popüler olmalarıydı. Kendilerini üst katman da görüyorlardı herhalde. Yoksa hepsi birbirini çağırmazdı. Kızlardan güzel olanı orta üçte bizim sınıfa gelmişti. Bütün sınıf aşıktı kendisine. O ara kötü hissetmiştim kendimi. Ben de laf olsun diye aşık olmaya çalışmıştım fakat olmamıştı. Olmayınca olmuyor sahiden.
Bir süre oturup başarılarından bahsettiler. Iyice sinirlenmeye başladım. Oturduğum çardağı 4 kişilik barzo bir erkek grubu kesiyordu. Bunlar kendi aralarında konuşurken ben onlara bakıyordum. Büyük ihtimalle gay sanmışlardır beni. Peşinden kızlardan birine hafiften laf attılar. Bütün grup onlara dönerek baktı. Herifler ne bakıyorsunuz lan dediler. Bizimkiler de korkaktır açıkçası. Hemen döndüler önlerine. Oradan o denli ayrılmak istiyordum ki. çocuklar yanımıza geldiler bir süre sonrasında. Aramızdaki en yakışıklı kişiye “noldu lan süt” dediler. Süt diye bir tabir var bu ülkede.
bir şey olmadı dedim. Hayır derdim, en yakışıklı fert ben olsaydım. Başka birine söylemişti bunu. Ama görmüş olduğum kadarıyla herkes üstüne alınmıştı. +bir şey yok dedi süt. -ne öyle bakıyorsunuz lan bizlere bir şey yapacaksınız. Kızların yanında havanız kime. +hiç kimseye bir havamız yok oturuyoruz sadece dedi süt. -he akıllı ol.
Acaba dayak yersem buradan ayrılma şansım olabilir miydi? +baksana aga. Dedim bize söz atana. -buyur dedi. çardaktan indim hemen hızlı bir hamleyle kafa attım. Yaşamımda ilk kez kafa atıyordum. Yüzüne değilde omzuna kafa atınca işler boka sardı. Direk kaçmaya başladım. 4 izbandut arkamda ben önde mahalleyi turluyorduk. Adrenalin patlaması yaşıyordum. çok iyi koşarım ayrıca. Ortaokulda koşu yarışında birinci olacaktım 3 kere dönülmesi gereken sahanın ilk turunda yarışı bırakmasaydım. En nihayetinde peşimi bırakıp taş atıp annemin kulaklarını çınlattılar. Bunlara gülüp “noldu lan” diye bağırdım. Biri gene koşmak için hamle yaptı ve kaçtım. Nefes nefese eve geldim.
Abim kapıyı açtı. Içeri girmeden sual sormaya başladı. -lan parkelerde ki beyaz şeyler sandığım şey mi? +evet abi ayran. -dalga geçme oğlum. Git temizle lan onları su olmuşlar. Yoksa harbiden kızla seviştin mi? +evet abi. -lan sen başımıza iş mi açacaksın salak. Ya ailesine söylerse. Daha demin adriana lima yı sikmiş şeklinde sevinen ilkokullu gitmiş yerine mahallenin muhafazakarlıktan sorumlu abisi gelmişti. Kendi sikemiyor ya bizler de sikmeyelim istiyor. +bir şey olmaz abi. -ya annemin kulağında giderse? +ya sanki annemi si… -ne? +nereden duyacak abi. Sen söyleme bir şey. -iyi hadi bakalım. Ama sil şu parkeleri.
Peçeteyle parkeleri sildim. Ardından msne girdim. Mahide “niye konuşmuyorsun” yazmıştı. Bu kız hep mi gerizekalıydı yoksa yanlışlıkla beynini mi sikmiştim anlamadım. Yani görüyor online olmadığımı ve bunu yazıyor. Sonra kızları neden seks objesi olarak görüyorsunuz. Sırf bu yüzden aseksüel olmaya çalıştım. Bazen korkuyordum bir aptalla yattığım için daha aptal olabilir miyim diye. Sonra söz mevzusu amsa gerisi ayrıntılardır mottosunu uyguluyordum. O aralar gerçek bir sevişkendim. Abime ve babama üzülüyordum. Biri aslabir kızla yatmamıştı diğeri sadece annemle yatmıştı. şimdi anneme bakıyorumda derslik arkadaşım olsa hayatta muhabbet bile etmezdim. Yani dünya da sadece ikimiz kalsak bile onunla beraber olmaya çalışmazdım. Ne bileyim ağaca falan hallenirdim herhalde.
arkasından işler rutine dönmeye başladı. Imtihan süreı da yaklaşıyordu bu arada. Ne kitap yüzü açmıştım ne de ders dinlemiştim. Vicdanımı yanımdakilere bakarak rahat ettiriyordum. Onlar da ders çalışmıyordu. Mahide yi bırakın artık yalayıp yutmayı öpemiyordum bile. Bazen öyle bir bakıyordu ki onu öperken götüme cop sokacağını düşünüyordum.
Biyoloji sınavındaydık. öğretmen kağıtları dağıtmış ve sınavı başlatmıştı. Cemile baktım. Cemil de bana baktı. Ardından furkana baktık. Furkan diğer sıralara baktı. Bir anda mahide döndü arkaya: -zapa +valla mahide ben de hiç çalışmadım. -başka bir şey söyleyeceğim. +hoca böyle görürse kağıtlarımızı alabilir. Benim için mesele olmaz fakat sen iyi not almak istiyorsan önüne dön. -ben ayrılmak istiyorum. +hiç mi çalışmadın? -sınıftan değil senden. +heeee.
Sonrasında mahide önüne döndü. Hiç mi sınav psikolojisinden anlamıyordu. önümde cevaplanmayı bekleyen sorular vardı ve benden ayrılacağını söylüyordu. Hangi kız sınavda ayrılacağını söyler ki? O sınavdan 11 aldıysam bunun sorumlusu bence mahidedir. Ayrıca 11 puan veren öğretmenler var. 10 olsaydı kabul edebilirdim fakat 1 puanı ne için vermişti acaba. Mahide denin beni terkettiğini duyar duymaz üzüldüm dersem yalan olur. Cemile : -hiç bildiğin sual var mı? Dedim. +ya aga o denli basit ki bu sorular. -cidden mi biliyor musun? +ya vallahi billahi çok basit lan. -e yap o vakit bakalım senden. +ama çalışmadım işte. çalışsak çok rahat 80 falan alırdık. Cemile bakmaya devam ettim. Bu oflayıp pufluyordu. Furkana baktım “aga birinci sual mitokondri olabilir mi” dedi. Birinci soruya baktım. Anlamadım. Herhangi bir hayvan y ada bitkinin içinde bulunanlardan bahsetmiyordu. Bir ihtimal mitokondrinin böyle deilgisi yoktu.
Sorunun yanına mitokondri yazdım. Denemeye değerdi.
Yaşamın her dönemini adlandırmak gerekseydi bu döneme çöküş derdim.
Mahide ile ayrılmıştık. Tabi bu üzücü bir konum değildi. Gerçi ayrıldıktan bir gün sonra bir erkekle önümde ki sırada birbirlerine sürtünmeleri falan hoş görünmüyordu. Yandaki şişmanlar çatla patla anlamına gelen hareketi yapıyorlardı bana. şu şişmanları arar ara sikmek istiyordum. Sayacı da ki adam vajinalarını bulmak için iyice baldırları açmak falan gerek demişti. Iğrenç bir adamdı kendisi. Ama bana çatla patla hareketini yapan kızı duvara dayayıp poposunu yumruklamak aklımdan geçmiyor değildi.
Bu imtihan döneminde bütün sınıf ders çalışırken hepimiz arka sırada oturan gerizekalılar sistemi eleştirmekle meşguldük. Gerçi bizim sıra onu da yapmıyordu. Fakat din derslerinde teneffüste vs gündoğdu marşını söyleyen grup durmadan fuck the system tribindeydiler. Sınavları hep düşüktü naturel olarak.
Matematik imtihanımızın olduğu anlamış olur acınasıydı. Bağlarıntılarla ilgili sorular vardı. Sorunun neyle ilgili olduğunu anladığımızda 15 dakika geçmişti. Ve bağıntıyla ilgili olduğunu söyleyen yan sırada ki komünist çocuktu: -beyler soruda bağıntı yazıyor galiba bununla ilgili demişti. Sevinmiştik o anda. En azından ne ile karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk. Ne biçimülleri biliyorduk ne de başka bir şeyi. Fakat her sınavdan düşük not almaktan sıkılmıştım mahide den yardım istedim. Sırtını dürtmeye başladım: -zapa ne var dedi fısıldayarak. +kağıt değiştirelim mi? -hayır saçmalama. +fakat bizler birlikteydik bir ara. -ee nolmuş? +yardım etmeliyiz eskilerin hatrına. -ne yaaşdık ki sanki. +sana tost ısmarlamıştım. -git be salak dedi. Cemil in bir suali yapmaya çalışmış olduğunı görmüş oldum. Kafamı uzatıp kağıdına baktım. 110 u üçe bölüyordu. Ne icra ettiğinı sormuş oldum. Bana 3. Sınavdan 100 alırsam dedi ve gerisini dinlemedim. Furkan sallıyordu habire. Komünist çocuk furkana : -aga söylesene nasıl yapıyorsun dedi. +sallıyorum ya. -oğlum nasıl sallıyorsunuz lan öğretin. Komünistin durumu bizlerden daha da beterdi. Tek yol devrim.
2. Sınavlar geride kalmıştı ve karnemde 3 tane 3 üm vardı. Gerisi malumunuz. Fakat sıramın ve komünistlerin gurur kaynağıydım. çünkü bu adamların içinde en yüksek not 29 du. Tarih sınavında öğretmen “ zapa 60 “ söylediğinde bana öyle bir baktılar ki “işte bu zapa tanıyoruz bizler bu çocuğu” der gibiydiler. Onlar için başarının peygamberiydim.
Bir gün kimya dersindeydik. Kimya hocası aldığı paranın hakkını vermek yerine masasında uyukluyordu. Doğrusu minimumından sikmemiz falan gerekti hakkımızı almamız için.
Deniz adam arkadaşıyla yaşadıklarını deryaya anlatıyordu. şişmanlar bana nazire yaparken cemile sormuş oldum: -aga sen şişman siker misin? +elbet.
Bunu öyle bir dedi ki beni de sikebileceğinden kararlı oldum.
Deniz in söylediklarına şişmanlar ve derya kahkahalarla gülüp bana bakıyorlardı. Iyice sinirlenmiştim. Sıralarına uzanıp “ şişmanlar isterseniz deniz bizim yaşadıklarımızı da anlatsın” dedim. Komünistler ve bizim sıra ile beraber mahide de söz konusu cümleye kitlendiler. şişmanlar şok olmuştu. Deniz sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Insanların mutluluğunu bozmak çok güzeldi.
şişmanlar denize bakma sen dediler. Cemil ve furkan aga sen anlat bize hadi dediler. Herhalde anlatsam orada pantolonu indirip matürbasyon yaparlardı. Komünistler niye vakaı dinliyordu anlamıyordum. Belki de devrim yolu bok yolu diyerek başka amaçlara yönlenmişlerdi. Deniz sinirli bir halde mevzuşmaya başladı: -sen ne hayvan birisin lan. +ne alakası var. -bak orospu çocuğu (arka gruplar: oooooo dedi. Fakat göt cemil de onlara niye eşlik etti anlamadım) dayak yiyecek istemiyorsan kes sesini. Cidden dayak yiyecek istemiyordum. O yüzden susayım en iyisi dedim. Peşinden vazgeçtim. Dayak yemek sanıldığı kadar kötü bir şey değildi. Ama toz yoksa iyi olurdu. +dayak yemek benim için problem değil deniz. Bizim evde olanları rahatlıkla anlatabilirsin. Ayrıca utanmana gerek yok makine gibiydin.
Yüzü kıpkırmızı olmuştu denizin . şişmanlar şok olmuş komünistlerse devrimi farklı yerde buldukları düşüncesiyle sırıta sırıta izliyorlardı. Furkanda sırtımı sıvazlıyordu. “bravo kanka” diyordu. Artık emindim bunlar beni sikecekti. çünkü vücudumda kadın organları taşıdığımın farkına varmışlardı.
Sonra en son olmasını istediğim şey oldu. Deniz yine ağladı ve sınıftan derya ile beraber çıktılar. Ben de mideme oturan öküzle baş başa kaldım.
komünistler “müthişsin zapa” diyorlardı. Devriminize bakın götler diyemedim. Sabah sabah molotof yemenin anlamı yoktu.
Tehlike içinde olacakları bekliyordum. Kimya hocası da hala uyuyordu. Ve nihayet zil çaldı. Kimya hocasını uyandırdılar. “saolun çocuklar” diyip sınıftan çıktı orospu. şimdi görünen o ki sahiden keşke sikseydik hem notlarımıza arttırmak için şantaj yapardık. Teneffüste tam dışarı çıkacakken sınıfa 3 izbandut girdi. Kedidir kedi diyerek kendimi motive etmeye çalışıyordum. Fakat sırama doğru gelmeye başladılar. Cemil ve furkanda tırmışlardı . Keşke hz isa falan olsaydım ben göğe yükselseydim benim yerime abim dayak yeseydi. Izbandutun arkasından deniz çıktı. Bu orospulara karışılmamalı dövdürüyorlar adamı. -bilader sen ne ayaksın dedi izbandutlardan en önde olanı. Gene sevgili değiştirmişti kaltak. Okulda her şubeye verme rekoru falan kırıyordu galiba. +ayaktan kasıt dedim. -dalga mı geçiyorsun bilader. Bilader diyenlerden nefret ederim. +hayır. -sen bu kıza ne dedin? +bilmiyorum ne demişim. -makine gibiydin falan ne ayak lan. +sen de bilirsin patron makineliğini. O an buz benzer biçimde oldum. Cemil ve furkan tehlike dolu gözlerle bana bakıyorlardı. -demek ben de bilirim. +şu demek oluyor ki patron dürüst olalım şimdi. Bu kızın hiç biriyle yapmadığını falan düşünmüyorsundur herhal…
orospu çocukları simaıma vurmalarından nefret ediyordum. Tam yerde tekmelenirken momünistler olaya müdahele etti. Ardından müdür yardımcısı geldi gördüğü herkese vura vura. Yerde yatıyordum. Müdür desteksı noldu diye sordu: -hocam bu sefer yerler tozlu değil kutlama ederim dedim. Hakikaten de pırıl pırıldı.
Dilimi tutamıyordum. Sikik organım bağlarımsızlığını ilan etmişti. Bana danışmadan istediğini söylüyordu. Oldboy da ki adama imreniyordum. Ben de kesebilir miyim diye bir ara makası hazırladım. Sonrasında salaklaştığımın farkına varıp makası kaldırdım.
Dayak yedikten sonra yeniden des zili çalmıştı. Yine oturdum sırama. Komünistler durumumu sordu. Saolun dedim alışığım ben. Güldüler. çevreımda gereksiz yere çok fazla gülen insan vardı.
Girdiğimiz dersin ne olduğuyla ilgili bir fikrim yok. Fakat denizlerin sırası gene benle dalga geçiyorlardı. Mahide de öfke ve acıma duygusuyla karışık bir halde bakıyordu. Acıma sevgilisiyle hiç yatmış mıydı? Hep bunu sormak istiyordum ama kolay değildi.
O gün okuldan sonrasında eve gittim. Abim evdeydi. O ara sosyalliğini yitirmişti. Tüm gün gta ve age of falan oynuyordu. Yüzüme baktı, gözümün altı morarmıştı. Yine gaza geldi bu: -laan ne oldu lan gene . +kızın biriyle yiyişiyorduk bayağı düştüm. -aslansın lan afferin. Sonrasında durdu: -oğlum birazcık efendi ol lan nedir her kızla yatıp kalkıyorsun. Görende ferre yıldızı sanırdı beni. Her kızla yatıp kalksam eve mi uğrardım.
Dolaba gittim yiyecek için. Bu defa bayat ekmek bile yoktu. Ekmek almak için dışarı çıktım. Mahallenin kevaşelerinden biri naber dedi. Iyiyim dedim. -hiç mallede yoksun yeeea sen. +doğrudur. -dur be nereye gidiyorsun derhal. +benimle yatar mısın?
ohaaaaaa +o zaman git başımdan. Insanlar bunu demeyi zor sanıyorlar. Fakat rahat. Yaşıyorsanız her şey kolaydır. Niçin bu kadar abartılıyor anlamıyorum. Orospu arkamdan sapık diye bağlarırıyordu. Sınavlar bitmiş okul artık azalmıştı. Fazla gelen yok okula. Sınıfta toplasan en çok 25 birey oluyordu. Evde meydana getirecek bir şeyim olmadığından okula geliyordum. Arka sıraların okula gelmesinin bir öteki nedeni devamsızlıktı. Sanki derslerden geçeceklermiş şeklinde devamsızlığa dikkat ediyorlardı. Ders işlenmiyordu ve rehberlik hocası saçmalıyordu:
-evet çocuklar. Bir yılı öyle böyle bitirdik. Nasıl geçti seneninız?
Herkese tek tek soruyordu. Hepimiz iyiydi fenaydü diye saçmalıyordu. Bana sormaması için yakarış ediyordum. Esasen beni tarifıyordu da . Herkese ismiyle hitap ediyordu. Sıra bana geldi: -evladım senin iyi mi geçti adın nedir? Cemil furkan ve ben what is love da çalsaydı eğer o jim carrey in dostları gibi olurduk. Ben o ben o diye saçmalamaya başladık. Ben miyoptum galiba fakat diğerleri de görmüyordu. Derya zapa sen dedi sinirli şekilde. +nasıl mı geçtim yılım -evet adın nedir? Siktiğimin salağı demin kız zapa demişti bana. +zapa adım. Yılım boşlukları doldurmakla geçti hocam. -nasıl kısaca? +her türlü delik, hava veren her türlü boşluğu kapattım. -ne şeklinde? +bunu söylersem okuldan atılırım. -terbiyesi herif otur.
Komünistler gülmeye başladı. Eğer molotoftan korkmasam komünistler moskovaya diye bağırırdım.
Türlü dayaklar ve başarısızlıklarla karne günü gelmişti. önce dışarı da yeteneksiz öğrencilerin müziğini dinledik. Vallahi billahi ben bu kadar yıkım bir şey görmemiştim. Sinirden ağlayacaktım. Sesi berbattı söyleyenin , çalanların nasıl çaldığını bilmiyorum müzik bilgim pek yoktur. Ama o sesi dinleyip eşlik edenler ve ellerini slow motion da sağa sola sallayanlar beni çıldırtıyordu. Yine cemi lve furkanla beraber olanları seyrediyorduk. -cemil karnen nasıl ? Dedim. +bakmadım coşku olsun diye. -en yüksek imtihan notun kaç? +27 aldım edebiyattan. -hakikaten heyecanlı mısın karneni alacağın için? +elbette.
Bunu rüyasında iyilik melekleri falan sikiyor olmalıydı. En yüksek notu 27 ydi ve karnesini alacağı için heyecanlıydı. Bense abimin karnesini düşünüyordum. Bari teşekkür alsaydı. O vakit akrabalarım bütün notlarım 0 bile olsa ona kızardı.
Sınıfa girdik daha sonra. Sınıf öğretmeni gülerek bizlere bakıyordu. Karnesini bekleyen ön gruplar hocam hadi ya hadi çok heyecanlıyız diyorlardı. Sanki bilmiyorlarmış benzer biçimde notlarını. O an durumuma üzüldüm. Karnem berbattı, öndekiler de canımı sıkıyordu. öğretmene baktım orospu çocuğunda sadist tipi vardı. Boykot edip gitmemeliydim kim bilir. Komünistlere baktım herifler çökmüş vaziyetteydi. Karneleri berbattı çünkü. Sonrasında yoklama sırasına gore karneler dağıtılmaya başlandı. “zapa” ümitsiz bir şekilde karnemi aldım. Jocanın yanında karneme baktım . -iyi mi senin için karne dedi göt. Yanıt vermeden sırama geçtim. 3 tane üçüm vardı onları da 2 yapmışlardı. Bu üçlerin 2 ye dönmesiyle birlikte 5 iki vardı ve gerisi birdi. Sıfırım olmadığı için kendimi teselli ettim. Fakat beden eğitimim niye bu kadar düşüktü anlam veremedim. Furkan ve cemilin karnelerinde 2 bile yoktu. Komünistlerden biri ciddi ciddi ağlamaya başladı “ babama ne diyeceğim ya ben” diyordu. üzüldüm çocuğa. Tüm arka sırada oturanlara üzüldüm. Arkasından mahide nin poposuna baktım. Keşke bir defa daha yatsaydık.
(arkdaşlar bir şey söylemek istiyorum. Bazılarınız abarttığımı falan düşünebilirler, asılsız bulunduğunu da düşünebilirler. Onlara elbet saygı duyarım ve asla bir şey demem. Fakat şöyle bir vaziyet var: bana anlattığım dönemimden önce bu tür şeyler söyleseler ben inanmazdım ki hala garip geliyor. Aslen çok sıradan olaylar. Yan komşunuz arkadaşınızın başına gelen şeyler ama bizler böyle yaşamyınca gerçekmiş gibi gelmiyor. Ama bazılarınızın eminim anıları vs aklına gelmiştir. Hatta çok daha beterleri. Ama sokakta eski püskü kıyafetler giyen, dışarıdan bilgisiz sanılan heriflerle tanıştığınızda ne kadar şey yaşarsanız yaşayın şaka şeklinde gelir. Adam öyle şeyler yaşamıştır ki afallarsınız. Hayatınız size basit gelir. Benim yaşadıklarım emin olun binlerce insanın yaşamış olduğu şeylerin daha ucuz versiyonudur. Dünyayı dolaşıp ne olaylar yaşayan herifler var. Söyleyeyim dedim) karneleri aldıktan sonrasında sınıftakiler yapay bir sevgi seline tutuldular. Yazın görüşelimler falan havada uçuyordu. Tabi yalandı hepsi, kim derslik arkadaşını yazında görmek ister ki? Birbirlerine yalan atıyorlardı. Ama ben birine seninle yazın hayatta görüşmem dersem beni ayıplarlardı. Asıl gülünç olan budur.
Karneler elimizde cemil ve furkanla turluyorduk sokakları. Bilirsiniz karneniz kötü gelince eve gitmek istemezsiniz. Geri geri gide adımlarınız. Hiç mevzuşmadan yürüyorduk. Ilkokullu bir çocuk geldi yanıma. Mahalleden de bu da: -zapa abi bak karnem hepsi 5 ti piçin. +bok benzer biçimde karnen. -git zapa abi ya hepsi 5. +sen 5 i iyi bir not mu sanıyorsun? -evet en fazlaca 5 oluyor. +nah 5 oluyoor. En fazlaca 4 olur notlar. -hee çok çok. (sözünı sikeyim ilkokullu) +gitte baban ananı si.. -neeee? +gitte baban kızsın karnene. -ofya ben hep çalıştım niye 5 hepsi. Diyerek gitti kereste. Bayılırım ilkokullulara.
ilkokulludan kurtulduktan sonra 3 mal oturduk bir banka. Cemilin ikinci snesiydi ve kalmıştı. Sadece resmiyete dökülmemişti. -of ya -of ya ne diyeceğim evdekilere bittim ben. Dedi cemil. +boşver üzülme kanka bizimde durumumuz kötü, furkanın teselli etme şekli buydu. -oğlum sizin ilk seneniz ben ne suniım. Bıktım ya sikerim böyle hayatı. çalıştım lan siz de görmüş oldunüz. Evet çalışmıştı. Kimya nın ikinci imtihanına teneffüste 8 dakika kadar çalışmıştı. +olmayınca olmuyor kanka. Zapa senin karneye bakayım. +adam döktürüyor abi.
Aslında aynı sırada oturmasak başarılı olabilirdik. çıtamız çok düşüktü. Cemil korkunun ecele faydası yok dedi ve vedalaşıp gitti. Yemin ederim ayakları titriyordu çocuğun. Eğitim için gidilen bir kurumun sizi bu hale getirmesinin bir açıklaması olamazdı. -ben de gideyim dedi furkan. Onunla da vedalaştık. öyle hafif bir tokalaşma işte. Arkasından baktım. Iyi ki kız değildim, adamların götü çok biçimsizdi. Ama neticea kızlar da götü sikmeyecekti. Fazla düşünmeden bende eve doğru yürümeye başladım olabildiğince yavaş adımlarla. Ayaklarıma baktım titriyorlardı
eve giderken midemde bir yumru vardı. Buna bazıları tehlike bazıları vidan diyordu. Ben yarrak demeyi yeğliyorum. Sanırım ruhum ibne.
Mahallede hepimiz tanır sizi bilirsiniz. Bakkalı manavı. Bir insanoğlunun hiçbir dayanağı olmadan başka ülkelere gitmesinin nedeni budur. Başarısız olabilir orada ama en azından tanınmıyordur. Bu düşünce onu rahatlatır. Bakkalın yanından geçerken “zapa gel bakayım karnene” dedi. Duymamazlıktan geldim fakat bağrırıyordu resmen ibne. Bunun kızı vardı keşke şişman olmasaydı. -slm sami abi. +niye bakmıyorsun lan göster karneni. Orospu çocuğu sanki eğitimime bir katkısı varmış şeklinde karneme bakıyordu. Görende finansal açıdan sponsorum sanırdı. -lan bu nasıl karne? +işte numaran adın falan var. Bir de derslerden almış olduğun notları yazıyorlar. Ama benim güvenim yok. -dalga geçme lan . şuna bak bununla eve mi gidilir. Istersen kerhaneye gidelim anasını satayım paran var ise olurdu kısaca. +haklısın abi. -haklıyım doğal olarak. Ulan bilsem sana kola cips vermezdim. Ya bu heriflerin mantıklarına biri attırıyordu. Yoksa bu kadar sikişken bir mantık tarzı olamazdı. +doğru abi cips kola olmasa teşekküre oynardım.
Verdi karneyi, vermedi neredeyse fırlattı pezevenk. Sanki sev giliyizde bana trip atıyordu. Ne ibne bakkallar var.
Apartmana girdim. Kapının önünde durdum. Allah ım lütfen zelzele falan olsun dedim. Ama kimse ölmezse makbule geçer. Bir 5 dakika kadar bekledim. Tanrı duymamıştı beni. Mahide ile cesaret saçmalığını oynarken cumaya gideceğimi söylemiştim ve gitmemiştim. Galiba bunun intikamını alıyordu.
Kapıya vurdum abim açtı. O anda karşı komşu da kapıyı açtı. “oğullarım gelin bakayım karnelerinize” dedi. “abi kapa kapa “ dedim kulağına. Direk içeri firar ettim. Abim kendi karnesini gösterdi. Kadın öve öve bir hal aldı. Yine takdir almıştı göt. Salonda ki koltuğa yığıldım. Annem teyzemlere gitmişti. Karne günü bu akdar gamsız olunmamalıydı. Abim salona geldi. Bakayım lan karnene dedi. Karneyi verdim. Gülmeye başladı herif: -lan sen numunelik misin? +başarı o notlarla belirlenemez. -iyi bunu babama da söylersin. +abi sen iyi mi benle dalga geçebiliyorsun ya. -takdir aldığım için olabilir. +ulan bende kız siktim ne var. -haha iyi bunu da babama söyle. Söylerdim fakat ya kıskançlığı tutup gözümüzün önünde annemi yatırıp … ouvvv. Tiksinçti.
Akşamı getirmemek için bin türlü şey yapmış oldum. Saniyeleri saydım saniseleri 99 da tutma oyunu oynadım. Ama akşam oldu. Annem ve babam birlikte içeri girdiler. Gömdüm kafamı yastığa. Yaşam niye böyleydi amk. Ek olarak o gün ferre de izlememiştim. Bu beni iyce dağıttı. Uyuyor numarası meydana getirdiğim sırada odanın ışığı açıldı. Allahım lütfen küçük bir sarsıntı bari evden çıksak yeter dedim. Tanrı nın daha önemli işleri vardı yine duymadı beni.
babam abime “oğlum getir şunun karnesini” dedi. Göt herif ciddi ciddi ismimi “şunu” falan sanıyordu. Abim de mutlu bir ibne tabi karnesi çok iyi paçalarından başarı akıyor “hemen baba” dedi. O ses tonunu duyar duymaz iyice bir titreme geldi. Sikmek isteyen sevgilisine “ama ben bakireyim” diyen kız gibiydi. Belki de babmla ikisi…
saçmalık bir yana babam karneye baktı. Herşeyi duyuyordum ve kalbim heyecandan fırlayacaktı. Nefes alış verişim zorlaşmaya başladı. Sonra annem bastı zılgıtı : -şu notlara bak şu notlara. Orada gülmemek için kendimi zor tuttum. Adım “şunu” karnem “şu” ne içiyorlardı acaba. Babam “uyandırın şunu “ dedi. Abim “hemen baba” dedi. Tam asshole. Baktım bu beni ölümüne dürtüyor. Annem yorganı at yere dedi. Yorganı attı uyanmadım. Arkasından ayağıma gıdıkladı kahkaha attım ve uyandım. Gülmemem gerekti. Babam : -bu karne lan tembel herif. +yaz okulunda düzelir baba dedim. -hele bir düzelmesin defolup gidersin bu evden (blöf yapıyordu galiba) +baba sakin ol ya okuldan atılmıyoruz. -lan bir de okuldan atıl. Herife bakya. Ohh yaşam beleş doğal olarak. +haklısın baba. -yarından itibaren para yok sana bütün gün derslerini çalış, o notlar düzelecek. Sanki çok para veriyordun amk göt abime vermekten bana mı kalıyordu sanki. +olur baba. Annem de araya sıkıştırdı tabi: -biraz abine çek abine. Kadın içeste meraklı arkadaş. +kaç yaşına gelmiş anne kendi çeksin bir zahmet. -ne? +haklısın anne onu örnek alacağım artık. Annem ellerini birbirine vura vura gitti. Abim “boşver “ dedi. Biraz önce beni siken o değilmiş gibi.
Ertesi sabah tatilin ilk günüydü. Normal olarak ders çalışmayacaktım. Pencereden mahalleyi izlemeye başladım. Saat öğlen 1 di ve abim hala yatıyordu. Benim yatağım pencere kenarındadır. Bu yüzden dışarıyı rahatça seyrediyordum. Ilkokullu piçler işgal etmişlerdi mahalleyi. Her tarafta onlar vardı, çamurla oynayan ilkokullu sapıklık yapan ilkokullu- kavga eden ilkokullu- anası güzel olan ilkokullu.
Bunun yanında mahallenin kaldırımına çömen yaşıtlarım vardı. Kızlı erkekli gruplardı. Birbirine takılıyorlardı vs. Abim onlarla konuşurdu fakat ben asgari düzeyde bildirişim kurardım onlarla. Hatta ben değil orta parmağım muhattapları olurdu. Abimle saat 2 de birlikte kahvaltı ettik. şap şap yiyecek yiyordu karşımda. Ağzını şaplatanlara uyuz olurum. Ayrıca başkalarıyla yiyecek yemeyi de hiç sevmem. Ama mecbur kalıyordunuz bu gibi durumlarda.
-ders çalış lan yemekten sonra. +siktir git abi. -ciddiyim oğlum hatta ben çalıştırayım seni. +ciddiyim siktir abi. -gel hiç olmazsa dışarı çıkalım. +ne yapacağız. -dostlarla dururuz.
Bunu söylerken dişlerine maydonoz takılmıştı. Tam tipini sikeyim sözı için yaratılmıştı bu herif.
Benim arkadaşım değillerdi fakat sıkıntıdan kabul ettim. Dışarı çıktık abimle. Iki erkek kardeşin birlikte adım atması de ilginç bir durum şeklinde geliyor. Başarılı ve tembel iki kardeş olarak yürüyorduk. 2 dakika sonra mahalledekilerin yanına gelmiştik. Içlerinde ki en fırlama mevzuştu direk. -ooo za.. Gel de sikme.
Direk oo zapa dedi bu kereste. Ama normaldi pek yanlarında olmadığım için böyle demişti. -ilk kere görüyorum lan ikinizi birlikte. +doğrudur ben de alışık değilim. -hehe ulan zapa ne adamsın. Bu şekilde insanlarla çevriliydi çevreım. Adama nasılsın desem ne adamsın diyeceklerdi.
2 kız 5 erkektik. Kızların yüzüne bile bakmadım oturdum kaldırıma. Gelen geçeni seyrediyordum. Diğer 4 mal kızlara yaranmaya çalışıyorlardı. Abim saçmalayama başladı ayrıca: -kızlar ders mevzusunda sıkıntıdaysanız yardım ederim doğrusu takdir almış adamız şunun şurasında. Bu herifi okutanı , ayrıca buna takdir verene buradan sövgülerimi iletiyorum.
kızlara baktım. Kaşarlardı. Tişörtlerinden bu sonuca vardım. Adı selin olan konuştu: +bizim derslerzaten bitik. Kimse kurtamaz bizi. -yok canım düzeltilir ne olmuş. Ama bak bizimkine tam mal. senin gibi abiyi zikeyim. -bütün notları berbat. kaldırımda küçülüyordum. -babam alıcak zaten en sonunda haha. 299 milyon 299 bin 299 sperm değil de neden bu. kızlar gülmeye başladı. Ben de karşıda kavga eden ilkokulluları izliyordum. Dün dalga geçtiğim ilkokullu dayak yiyordu. Kalkıp gittim yanına. Ayırdım muallakleri. -ne oldu lan niye kavga ediyorsunuz. +sen sus abi yalan attın dün bana. uyuz oldum muallakye. Diğerine “döv lan bunu “ dedim. Ciddi ciddi yine kavga etmeye başladılar. Kaldırıma gçtim tekrar. Kızlardan biri neden konuşmuyorsun dedi. işte abi orada senin benim ruhumda bıraktığın 3 5 hakaret var ya işte onlar aklıma geldi. Ama söylemedim. bu arada ucube de olsanız diğerlerinin yaptığını yapmazsanız dikkat çekersiniz. Kızlar sahiden salaktı. -yanımdakiler yeterince konuşuyorlar. +olsun sende konuş. işte kevaşelik böyle bir şey. Her şeyi isterler bunlar. ben kendisini takmayıp yola bakıyordum. Hatılarsanız bir ara ilkokul arkadaşlarım beni yanlarına çağırmışlardı. Kötü kafa atınca kaçmıştım falan. işte o ilkokullulardan biri karşıdan geliyordu. inşallah beni görmez dedim. Gördü arka. Sırıta sırıta yanıma geldi. -zapa geçen gün naptın kanka ya helal olsun. +saol yaparım arada böyle. -karne nasıl bu arada? sevgikoyayım okul. +fena değil. *ahahah nasıl fena değil lan hepsi bir neredeyse. sevgikoyayım abi. -oğlum hani takdir alıyordun? *laaan hahaha ne takdiri be sınıfta kalacak herif. 10 zenci tenhada kıstırıp gibsin seni abi. -niye salladın lan bize o zaman? +ya gibtir git lan şuradan gibtir git. yüksek sesle söyleyince çekindi çocuk. Uzaklaştı oradan. Dayak yiyen ilkokullar durdu. “devam edin lan” dedim. Mahallenin en belalı çocuğu gibiydim. O gazla o iki kızı da giberdim ya aklıma gelmedi. Tekrar oturdum kaldırıma. -boşver ya takma kafana dedi selin. kafası da güzeldi selinin. Böyle bir kısa film var gördüm adam kız kendisine bakmadı diye kızın kafasının arkasını oyup beynini gibiyor. Adamın dölü kızın ağzından akıp telefonuna düşüyor. abim gel kalkalım biz dedi. iyi dedim. Bu malla mahalleyi turlamaya başladık. Dakika da bir selam veriyordu arka. Abi ben gidiyorum dedim. Nereye lan dedi. kütüphaneye dedim. Düşünün ne kadar sıkıcı bir durumdu. Ardından kütüphane ye gittim. kütüphane de kitapları alıp masaya koyuyordum. iki sayfa okuyup tekrar yerine koyuyordum. Bu kitap, film, müzik tarzı sanatlar insanın içinde bulunduğu pgibolojik durumla ilgili. O an bulunduğum duruma uygun düzgün kitap arıyordum ama yoktu. en sonunda sinirlendim kitapları sert sert yerlerine koydum. Kütüphane de oturan 3 kişi vardı. Tip tip bana baktılar. O an tırstım tekrar kitaplara baktım. Bütün kütüphane benim kitap seçmemi bekliyor zannediyordum. O stresle önüme çıkan ilk kitabı alıp masaya koydum. Kütüphane de ki diğer kişilere doğru oturuyordum. Kitabı elime alıp okuduğum için önünü görüyorlardı. Kızlardan biri gülmeye başladı kitaba bakıp. Neye gülüyor lan bu kancık dedim ve kitabı çevirdim. Melissa p diye bir kitaptı. Neye güldüğünü anlamadım. 30 40 sayfa derken ereksiyon haline geçtim. Kitapta ergen bir kevaşenin anıları vardı. Sağlı sollu geçiriyorlardı kıza. Bir yandan da üzülüyordum huurya. Kitabı bitirip yerine koydum. Ve eve gittim. abim nerede olduğumu sordum. Kütüphane deydim dedim. Mutfağa gidip yemeğe baktım. Pilav cacık vardı. Bütün evin ağzı sarımsak kokacaktı şimdi. Ya yemeği yedikten sonra ülke de bütün aile bireyleri birbiriyle öpüşmek zorunda diye bir karar çıksaydı. Sarımsaklı ağızla kim öpüşmek isterdi. 10 gün kadar bu şekilde geçti. Uyanıyordum yemek yiyordum pencereden ilkokullulara laf atıyordum. Abimin age of’un dan midem bulanmak üzereydi artık. Herifin oyunda bir gaza gelişi vardı tamam diyordum bu sefer beni bahçede ki ağaçları kesmeye yollar. Neyse ki yapmadı bunu. Kişneyen arkadaşı da gelmiyordu eve. ikimiz mal gibi evde tıkılı kalmıştık. Bir gün o kadar sıkıldım ki annemi takip etme kararı aldım. annemin peşinden 1 saat yürüdüm. Cimri bizim ki para da vermiyor minibüse. Ben de iyice tribe girdim ağaçların arkasına falan saklanıyorum. Bir amca anneme bakarken gördü beni “utan utan yaşından utan dinsiz” dedi. Sonra annemi kesti. Tam buruşuk huur çocuğuydu. O sakalları alıp burnuna sokacaktın. Neyse diyerek geçiştirdim annemin arkasından yürümeye devam ettim. En sonunda annem bir binanın önüne geldi. Binadan içeri girdi. Bende arkasından. Allah ım annem babamı aldatıyor olmasın dedim. Allah cevap vermedi. Kendisiyle fazla mesafeli bir ilişkimiz var. kapılardan birinden girdi. Ayakkabılarını aldı. Gittim arkasından. Kapıyı çaldım. Annem açtı direk kapıyı. -anne napıyorsun burada? +ne işi var oğlum senin? -bırak anne bırak ne yapıyorsun içeride ? +oğlum sen hiç akıllanmayacak mısın. -bırak bu işleri. diyerek girdim içeri. Salona girdim ve çöktüm. Teyzeler ölümüne kısır yiyorlardı. Beni görünce birisi öksürdü kısırlar olduğu gibi halıya sıçradı ağzından. Midem iyice bulandı ve dış kapıdan çıkıp kaçtım. tekrar eve gittim. Abim nereden geldiğimi sordu: -öyle dolaşıyordum. +dışarı çıkalım mı lan? -boşver ya otur işte. +oğlum patlayacağım artık. -ferre mi izledin sen? +ne alaksı var lan? -ne bileyim patlayacağım falan diyince. Sen bir ferre izle kendine gel ben salondayım. tövbe tövbe diyordu arkamdan. Evde hiç mi yapacak bir şey olmazdı, olmuyordu işte. mutfak penceresini açıp berbat top oynayan ilkokulluya sataştım, babası yanındaymış sonradan farkettim. Pencereyi kapatıp salona kaçtım. bu arada kaldığım derslerden sınava girecektim. Okul üstlerimi giyip okula gittim bir sabahın köründe. Okul bahçesinde elinde ders kitapları ve notlar olan kalabalığa baktım. içlerinden bizim sınıftakileri gördüm. 15 kişi kadarlardı ve çimenlikte oturuyorlardı. Yanlarına oturdum. Cemil ve furkan da içlerindeydi. Komünistlerin çoğu gelmemişti bile. -naber cemil nasıl gidiyor dedim. +kanka ben hayatta geçemem bunları. -biliyorum. +hem sınav başı 2 lira alıyorlar hiç girmesem mi net cafeye giderim. -evet bu da olabilir. *saçmalama aga ya gir sen sınava ne olur ne olmaz dedi furkan. Yalan atıyordu bu çok belliydi. Derya malı da yanımızdaydı. Onun da kaldığı dersler vardı. Etrafımda ki odunlarla muhattap olmak istemediğim için kendisine laf attım: -derya sen baya güzelsin. diğerleri şaşırmıştı böyle diyince. Alışık değil bizimkiler . +sen de baya pisliksin. diğer mallar oo demeye başladı. Ben de güldüm böyle diyince. Derya da zafer kazanmış komutan edasıyla sırıtıyordu. -derya sen niye bu kadar fazla kişiyle birlikte oluyorsun. +işine baksana lan sen. nihayet işe yarar bir olayla karşı karşıyaydım. Mutlu olmuştum. -bu arada geçen gün erkek arkadaşını bir kızla sarmaş dolaş gördüm. +ne, nerede? erkek arkadaşını tanımıyordum bile, ama zevkten kasılmaya başlamıştım. -bizim orada ki ormanlıkta. +sizin oradaki ormanlık nerede? -bizim orada. +sizin ora? -evin önü. iyice kafayı yeme noktasına geldi. Telefonunu çıkarıp mesaj attı. Bu kadarını beklemiyordum. Sınav saati de yaklaşıyordu. sınava girdik ardından. Matematik sınavıydı. Sorulara baktım. Gayet güzellerdi. Acaba nasıl yapılıyorlar dedim kendi kendime. Etrafıma baktım kimse kalemi bile eline almamıştı. Yalnız olmadığımı görünce mutlu oldum. inanılmaz sallayışlar eşliğinde kağıdı doldurdum. Bir ara alize rüzgarlarından bile bahsetmiş olabilirdim. sınavdan çıktık. Derya yanıma geldi. -ne biçim bir herifsin lan sen. Yalancısın , pisliksin. +hayat daha zevkli oluyor öyle. -sen deniz ile anılarımız falan diyordun ne demek o? +bizim eve gelirsen anlarsın. -ne olacakmış sizin evde? +ben sana yumulucam. -o ne demek be? +duvara yumruk atmaya güneydoğuda yumulmak deniyor. yüzüme baktı “ne diyor lan bu mal “ bakışı attı ve gitti. Okula dönüp baktım o kadar sıkılıyordum ki okulun kolonlarını gibmek istedim. (bu arada bilgisayar taku yedi ‘gerçi hiç düzelmemişti kendisi 1 yıldır’ her düzeldiğinde hızlı hızlı yazıp atıyorum ) Sınavdan çıkıp eve giderken etrafıma bakıyordum. Bir tak göremiyordum. Galiba bir takta yoktu görmeye değer. Önümden geçen yaşlı kadına baktım. Bir an göz göze geldik. Ardından önümden yürüdü. Kalçalarına baktım, sarkıklardı herhalde. Yalnız bakışı hoşuma gitmemişti. Yaşına göre şehvetliydi. Acaba dedim.. ve sustum. binanın önüne geldiğimde kapının önünde en sevdiğim ilkokulluyu buldum. Tam naber diyecektim ki kaçtı puşt. Çekiniyordu benden derken yaşıtı olan bir kızın yanına gittiğini gördüm. Onunla gurur duydum. diğer sene bütün notlarını 4 yapacağına inanıyordum. kapıyı abim açtı. Yüzü sapsarıydı herifin. Tuvalete girip aynaya baktım, yüzümden sağlık ve hayat akıyordu. Herşey başarılı olmak değildi yani anlamalıydı bunu muallak. Odaya yanına gittim, abimdi sonuçta: -noldu abin yüzün neden sapsarı? +boşveeeer. kelimeleri uzatan heriflere nefretim maç bittikten sonra hala hakeme itiraz eden gerizekalı futbolcularla yarışırdı. bu tip futbolcuları anlamıyordum , itirazının kabul olacağını ve maçın tekrar başlayacağını sanıyorlardı herhalde. -söyle abi söyle kardeşinim ben. bunu diyince utandım. Fazla sevgi dolu olmuştu. +sevdiğim bir kız var lan. başarılı bin aşk acısı çekiyor az sonra. -evet. +kıza açıldım demin msnden. -evet çok güzel. +başka birini seviyormuş. -bunun için mi yani? +evet ne olmuş. -bunun için üzülünür mü be. +ya ne için üzülünür. -sevdiğin kızın arkaünün olmadığını öğrensen, mesela buna üzülünür. +dalga geçme be oğlum. -nerede oturuyor bu kız, tanıyor muyuz? +bizim mahalleden büşra. -abi o kız ağır kevaşe. +adam gibi konuş lan. -tamam. Abi o kız hafiften öte kevaşe. +kim diyor lan bunu? -bilmem. Ama o kızda potansiyel verici tipi var. Abim ayağa kalkıp suratıma bir tane savurdu. Dayak yiye yiye refleks kazanmıştım , eğildim ve yumruğunu boşa çıkarttım. Acaba kafa atsam mı diye düşündüm. Bu arada abim bana yumruk savurmaya devam ediyordu. En sonunda daayanamadım ve kafa attım. Göğsüne gelmişti. gibtiğimin kafalarını bir türlü tutturamıyordum. Abimse göğsünü tutmuş yatakta kıvranıyordu. Yanlış yere atsam da işe yaramıştı. Yine de abi işte , nihayetinde aynı adam annenizi bağırtmış. -abi pardon kendine gel diye yaptım. +böyle kafa mı atılır be gerizekalı. -bunu yumruk atamayan herif söylüyor ahali. +sen öyle san. Benim attığım kafaları görseydin, görseydin böyle düşünmeyecek böyle demeyecektin. Virgülden sonrası hayal mahsülüdür. abim yatakta doğruldu ve yanıma oturdu. Elini omzuma atınca iyice saçmaladığının farkına vardım. Yumruk atsaydı daha iyiydi. Pencereden dışarıya bakıyordum o anda. Abimin sevdiği kız bir çocukla dışarıda kaldırımdaydı. Abim onları görmemişti. Herhalde görseydi o sinirle beni dolaba dayardı. Ve mahide nin neler yaşadığını anlardım. Evimiz de buram buram içest kokusu alıyordum. Ama bu gerçekleşseydi gibilecek olan belliydi, öyle ya da böyle, diğerlerinden daha parlaktım . saçmalıyordum yine. Aptalca düşünmeye bile yer yoktu bu ülke de . sanki yanlış bir şey düşündüğünüzde tanrı karşınıza çıkacak haydi cehenneme diyecekti. Tanrı nasıldı acaba? Şimdi günah yazmasın ama arkasını dönmese iyi olurdu benim yanımda. (haşa allahım tövbe tövbe) akşama doğru evden sıkılınca dışarı çıktım. Hedefim belliydi açıkçası, büşranın yanına gidecektim. Hep mahallede olurdu büşra ve arkadaşları. Ama miyop olduğum için uzaktan onları tanıyamıyordum. Hatta kız ve erkekleri bile ayırt edemiyordum. Çok vardır taş gibi kız diye görürken yanına gittiğimde her halinden otuzbirci asosyal bir muallak olduğu görülen liseliyle karşılaştığım. Zaten onlarla da iki saniye göz göze gelseniz korkarlar ve bakışlarını ters yöne çevirirler. büşra mahallenin arka tarafında bir binanın merdiveninde oturuyordu. Yanına geldiğimi görünce şaşırdı. Onunla hiç konuşmamıştım bile. Ama kevaşeydi bence. -merhaba büşra dedim direk. +merhaba. Tanıyor muyum seni? -ben zapa. Abimin kardeşiyim. abimin kardeşiymişim. Söyleyeceğim cümleyi .. +bende annemin kızıyım. -ayrıca babamın da oğluyum. muhabbet denen şey canlı olsaydı iki kişinin tecavüzüne uğramıştı. +abin kim? -seni sevdiğini söyleyen kişi. Sen de onu reddetmişsin. +heeee. Reddetmek değil de sevdiğim başkası var diyelim. -kimi seviyorsun sen? +seni ilgilendirmez. -kim olduğunu tipini falan söyle de abime değeceğini bileyim. abime herkes değerdi gerçi. Abim geldi yine tipini gibtiğim demek için vardı. +suatı seviyorum. -o herifi mi abime tercih ediyorsun? yemin ederim suatın kim olduğunu bırakın erkek olduğundan bile emin değildim. +evet tanımıyor musun suatı? -elbette tanıyorum. Yakışıklı değil bir şey değil. hem abim kadar çalışkanda olamaz. +yooo çok yakışıklı. Tembel gerçi ama olsun. -abim feci matematik çalıştırır. +ee ne yapayım? -suat çalıştırabilir mi matematik? +ne yapyım ben be matematiği. -çevir arkaüne sok. “real:” yani lazım olur eğitim öğretim hayatında. +kalsın canım. canım lafını söyleyen kızların vajinalarını kürekle deşmek istiyordum. -o çocuk .. suat iyi kavga eder mi? allah ım beni eve ışınla lütfen. +ahaha çocuk musun lan sen laflara bak. aklıma o ilkokulların lafı geldi. iyi ki söylemedim daha da batardı. -kendin kaybedersin. Abimi çok ararsın. Gidiyorum ben. +güle güle. tam giderken döndüm. -peki benimle birlikte olur musun? +gibtir git laaan şuradan. demiştim kevaşe diye. büşranın yanından ayrılıp eve gittim. Abim bilgisayarın başında ordusuna küfretmekle meşguldü. Benimse yarın bir başka sınavım vardı. Çalışmakla çalışmamak arasında gidip geldim. Abime yapayım mı yapmayayım mı diye soracaktım. Eğer yap derse ders çalışacaktım yapma derse çalışmayacaktım. Aramızda bir saçmalıktı bu. -abi yapayım mı yapmayayım mı? +yap. böyle taktan oyunlara ihtiyacım yoktu. yatağa girip uyudum. sabahın köründe kalkıp yine o iğrenç okul üstlerini giydim. Kahvaltı niyetine bisküvi yiyip çay içtim. Ardından evden çıkıp okula doğru yürüdüm. okulun bahçesinde sınava gelenler düne nazaranla azdı. Tabi cemil ve furkan müdavimleri olarak gelmişlerdi. ilk etapta aynı dersleri seçmiştik onlarla. Bir iki komünistte çimenlerde oturup deniz gezmişi falan konuşuyorlardı. Hergün aynı şeyleri konuşuyorlardı zaten. Bende yanlarına gidip çimene yattım. -zapa dünkü sınavın nasıl geçti dedi cemil. +muhteşem. Çok kolaydı. -ciddi misin ya keşke sana sorsaydık. O kareköklü soru vardı onu ne yaptın? +öyle bir soru var mıydı? -evet. +ne yaptığımı hatırlamıyorum. galiba bahsettiği soruya alize rüzgarlarını dahil etmiştim. -furkan sen ne yapıyorsun diye sordu cemil. bunu sorarken furkan çimlerden bir iki tanesini burnuna sokup çıkarıyordu. Eğlencesine yapıyor gibi görünüyordu ama bence kesin sümüklerini temizliyordu. +ciğerlerime temiz hava girsin kanka. liselileri işte bu yüzden dışlıyorlardı. bizim sınıftan hiç kız gelmemişti. Okulun bahçesinde diğer sınıflardan kızlar vardı. Dik dik onlara bakıyorduk. Onlarsa açıkçası bizi pek görmüyorlardı. Zaten sizi görmeleri için ya şişik bir cüzdan ya da çıplak olmalıydınız. Biz hem giyiniktik (gerçi ben iç çamaşırı giymemiştim ama pantolon vardı üzerimde) hem de cebimiz delikti. Hatta bazılarımız cebini sadece penisini kavramak için kullanıyordu. kızlardan biri erkek arkadaşıyla karşımızda ki bankta oturuyordu. Ellerinde tost ve kola vardı. Mahide ile gittiğimiz tostçu aklıma geldi. Acaba benim kızı gibtiğim düşüncesiyle mastürbasyon yapmış mıydı? Böyle heriflere güven olmaz, fantezileri geniştir. bu arada cemil de hayata veryansın ediyordu yine. -şu kızların yanında ki heriflerden neyimiz ekgib lan bizim? +biz biraz yabaniyiz galiba dedim. -ne yabanisi zapa ya benim gibi herifi nereden bulacaklar. bu söylediği şeye gerçekten inanıyor muydu acaba? Bunu söyledikten sonra yüzüne baktım, o da saçmaladığının farkına varmıştı. Cevap bile vermedim. Ayrıca bu cümleyi ithafen kullandığı kişiye baktım, tipinden “çok zenginim huur çocukları çooook” gibi bir şey algıladım. Tabi bu yaptığı kabalıktı en azından huur çocuğu dememeliydi. sınava girmek için sınıflara girdik. Kimya sınavıydı. Bizim derslerde hep uyuyan gerizekalı hoca kağıtları dağıttı. Lise 1 e giderken ilk günlerde bir çocuk vardı sınıfta. Tam arkamda oturuyordu ve ikinci senesiydi. Her derse giren bayan öğretmenden sonra omzumu dürtüp “buna çıkışta tecavüz edelim mi” diyordu. Gülerek söylüyordu ama çekiniyordum arkaten. Ve arkasında oturuyordum nihayetinde, odak noktasını değiştirip bize yönlenirse diye çantayı yanlamasına arkaümün arkasına koyuyordum. Kim bilir şimdi ne tak yiyordur. kimya sorularının olduğu kağıda baktım, ardından bir kez daha. 5 dakika kadar olmuştu ve ben hala bakıyordum.bir kaç kişi kalemlerini kağıttan uzaklaştırmıyorken geri kalan herkes daha kalemi bile kağıda sürmemişti. Sonra yavaş yavaş herkes kalemi kağıda değdirmeye başladı. Ben de adımı yazmamıştım sevindim böyle olunca hemen adımı yazdım sanki bir soru çözermiş gibi. Diğerlerine baktım galiba onlar da adını yazmışlardı çünkü hemen eski hallerine dönmüşlerdi. yine kağıda kalabalık gözüksün diye mantıksızca şeyler yaptım. Eğer matematik sorularının cevaplarını divan edebiyatı , halk edebiyatı falan yapsanız bile kağıt dolu görünüyorsa bir ümidiniz olur o sınavdan. sınavdan çıktıktan sonra bir süre daha okulun banklarında oturduk. Banka otururken tecavüz girişiminde bulunan kedilere baktım. Onların mevsimleri de değildi neydi bu azgınlıklarının sebebi? Mahkemeler dişi kedileri koruyup kollamalıydı. Düşünsenize bir kedisiniz ve anneniz her yıl onlarca kedinin tecavüzüne maruz kalıyor. giberim öyle hayvanlar alemini. bankta bir süre oturduktan sonra ayrıldık. eve doğru yürürken sınavları ciddiye almam gerektiğini düşündüm.
Sınıfta kalırsam bu pek güzel olmazdı. Aslında benim için sorun olmazdı ama babam konusunda endişeliydim. hep yaptığım gibi abimin yanına gittim. Sinirli sinirli beni bekliyordu odada: -ne yaptın lan sen? +ne yapmışım? -büşra ya ne söyledin? +hangi büşra? -benim sevdiğim büşra. +kevaşe olan mı? -kaç defa dedim ağzını topla diye +bu bir oldu. -gidip kızı tehdit etmişsin. +yok ebenin hormonu. -bak msnden neler yazmış. kız neredeyse bir beni yatırıp gibmeye çalıştı dememişti. +abi yalan atıyor ya sevdiği çocuğu falan öğrendim. -kimmiş? +suat. -onu mu seviyormuş ? +tanıyor musun? -hayır. suatın gerçek olduğundan bile şüpheliydim. abim büşra dan özür dilememi istedi. abimle beraber evden çıkıp büşra nın yanına gittik. gibtiğimin salağı bütün gün aynı binanın önüde oturuyordu. Yani bir binaın önünde hep oturan kişi kevaşe değil de nedir? Merdiven fetişisti de olabilirdi tabi. abim büşra ya : -zapa senden özür dileyecekmiş dedi. tam dandik türk dizilerinde ki diyaloglar kullanılıyordu. Acaba bende onlara katılıp 5 dakika boyunca kıza baksam ve ardından abi yarın mı deseydim. +iyi bakalım dedi büşra sırıtarak. kesin huurydu. bu tür şeyleri de takmam. Özür dilemek onur gurur tipi şeyleri her zaman önemsemem. Bu da önemsemediğim anlardandı: *özür dilerim büşra. +kabul ediyorum özrünü ama bir daha böyle saçmalama. *ama şimdi dürüst ol abime bak bir de suata. -saçmalama oğlum. Dedi abim. Bunu derken sırıyordu arka. Ciddi ciddi yakışıklı falan olduğunu düşünmeye başlamıştı. +bu sevmek meselesi tipe bakmaz diyince büşra bizim ki iyice coştu. Yalandan öksürmeler ağzını kulağa kadar açmalar derken penisi çıkarıp flama gibi sallayacak duruma geldi. *ben gidiyorum abi dedim. -iyi sen git dedi. kızla konuşabilmek için beni kullanmıştı. Yüzüme boşalmaktan farksızdı bu. Arkamı dönüp ikisine baktım, gülüşüyorlardı. Bende caddeleri turlamaya başladım. etrafta kapitalizmin gibtiği işçiler vardı. işlerinden çıkan bir yığın işçi akın ediyordu sokağa. Aralarında çok güzel kızlar da vardı. Yaşları 15 le 30 arasında değişiyordu büyük ihtimalle (sayıları atıyorum). Hepsi de hayatları çok güzelmiş gibi gülüyorlardı. Bu yüzden kapitalizm tarafından gibilmeye mahkumdular. Uyuz oldum hepsine, farklı yöne doğru yürümeye başladım. kızın birini takip etmeye karar verdim. Yüzünü bile görmemiştim. Sadece arkadan baktım kendisine ve peşinden gittim. çok yavaş yürüyordu bu arada. bir süre yürüdükten sonra bakışlarım iyice kalçalarına yoğunlaştı. Kızın neden durduğuna bile bakmadım. Ardından “nereye bakıyorsun lan” diye bir ses geldi. Kafamı kaldırdım, yaşı itibariyle babası olabilecek bir adam yanında bana bağırıyordu. Hızlı ve sinirli şekilde üzerime doğru geliyordu bıyığını gibtiğim. Arkamı dönüp koşmaya başladım. Koşmadan önce kızın suratına bakmıştım o kadar da güzel değildi zaten. Bir arka nelere kadirdi böyle. iyi arkalü bir kadın imam olsaydı belki de islamiyet daha çok yayılırdı. mahalleye döndüğümde bizim binanın önüne çöreklenmiş 7 kişi vardı. 3 erkek 4 kız vardı aralarında. içlerinde ki sarışın kız dışında hepsini tanıyordum. Çocukluğumuzun geçtiği kişilerdi. içlerinden biri küçükken kafama kürekle vurmuştu, sırf dondurmasını yere atıp ezdiğim için. Mecburen bana yol vermeliydiler. Yoksa eve gidemezdim. Kafama kürekle vuran beni görünce selam verdi: -zapa yaşıyor musun sen ya? bu bana çok söylenen bir laftı. Uzun süre görmediğim kişiler hep böyle derlerdi. huur çocukları karşılarında yürüdüğümü görüyorlardı ve yaşıyor musun diyorlardı. +sence yaşıyor muyum? -hehe yaşıyorsun. sarışın kıza baktım, gerçekten çok güzeldi. Hiç vücuduna bile dikkat etmedim. Yanında ki kızlardan biri dürttü sarışını. Sarışın kız her yaz akrabalarına gelen almancı grubundandı. Acaba yanlarına otursam mı diye çok düşündüm ama yer yoktu. koca arkalü muallakler her gün kendilerini gibtiriyorlardı mübarek. Alexis texasa falan özeniyorlardı herhalde. Kıza uzun uzun baktım , sonra hiçbir şey demeden eve gittim. yarın ilk iş onu yalnız yakalamaktı. ertesi gün sınav yoktu. belli tarihlerde yapılıyordu yaz sınavları. ilk etapta 4 sınava giriyordunuz ardından bir dört daha vardı. Her halükarda kalacak gibiydim ya yine de giriyordum. Sabah kalkıp ferre izlemek için bilgisayara geçtim. Ama internet o kadar ağırdı ki adam kadının içinden çıktığında kadın yaşlanmış oluyordu neredeyse. Adam “ aa pardon teyzeceğim sizi mi gibmişim” diyerek özür dileyecek kıvama geliyordu bana göre. almancı kız bizim en üst katta oturan akrabalarında kalıyordu. Ara ara pencereden bakıyordum. Öğlen olduğunda kızı dışarıda tek başına gördüm. Kaldırımda oturup sokağı izliyordu. Hemen evden çıkıp yanına gittim. tam yanına gelecektim ki salaklık yaptığımın farkına vardı. Ne diyecektim ki kıza? Yine düşünmedim düşününce işler taka sarıyordu. Pat diye karşısına çıktım. Merhaba dedim sağ elimi kaldırarak. Gören de aramızda 500 metre mesafe var ve elimle burada olduğumu gösteriyorum zannederdi. Merhaba deyince kafasını salladı selam mahiyetinde. -adın ne diye sordum. güldü ama cevap vermedi. Eliyle kaldırıma vurdu, oturmamı istiyordu. Bir an köpeği olduğumu zannettim. “zapa oğlum koş” dese koşardım hatta o gazla abimi de bir giber gelirdim. yanına oturunca kalem kağıt çıkardı. kağıda fazilet yazdı. Şaka şaka mahide isminden sonra fazileti kaldıramazdım. O nüfus müdürlüğünü patlatırdım herhalde. Kağıda yazdığı isim buse’ydi. Ama neden kağıda yazdığını anlamamıştım. Türkçe bilmiyordu belki de. Gerçi özel isimler değişmezdi. Türkçe bilip bilmediğini sordum. Bilsem nasıl ismini sorduğumu anlayacağını yazdı. gibik zeka seviyem 16 larda seyrediyordu. Neden kağıda yazdığını sordum. Konuşamadığını söyledi. +dişin falan ağrıdığı için mi? hayır yazdı konuşma yetimi kaybettim 2 sene önce. konuşma yetisi nasıl kaybediliyordu bilmiyordum. Ama bir tuhaf oldum tabi. Kız konuşamıyordu, allah ım bu muhteşemdi. Konuşamayan bir kız ne kadar güzeldi. Aptal olsa bile fazla anlaşılmazdı. ben sordukça o cevapladı. Baya zaman geçiyordu, çünkü kağıda yazmasını bekliyordunuz. Ama hep gülüyordu kız. Herşey bir yana daha kalçalarına bile bakmamıştım. Göğüsleri kaçmazdı tabi, normal seviyedeydi. Ailesi yaz tatili için almanya ya göndermişti onu, 17 yaşındaydı tek kardeşti. Tek kardeş nasıl oluyordu o da ayrı bir konu. Yani tek kişiysen tek kardeş olamazsın. Kardeş olabilmen için bir tane daha olması gerekiyordu. uzun süre konuştuktan sonra kalkıp eve gitti. Hafif içim ürperdi. Kafamı çevirdim ve poposuna baktım. Çok güzeldi sahiden. Bir mahide değildi belki ama mahide de sucuklu tost yiyen bir huurydu. eve gidip abime kızı anlattım. Bu salak beni dinlemiyordu. -oğlum büşra var ya. +evet abi kevaşe olan. -işte büşra suattan ayrılmış. +çok ilginç. -bu akşam kapının önünde konuşacağız. kızı kapının önüne davet eden bir gerizekalıydı bu çocuk. +bravo abi, kıza ne diyeceksin? -bilmiyorum ki ne diyeyim? +bence uzatma direk konuya gir. -haklısın. +bunca yıldır elim arka gözüm am görmedi de. Hemen bodruma inin… matematik testlerini fıtlatmaya başladı arka. Haksız değildim ama en son annemin memelerini görmüştü bin. O da banyoya yanlışlıkla girdiğinde. 15 dakika sonra abim kapının önüne indi. Hemen mutfak penceresini açıp gizli gizli bakmaya başladım mala. Bu kızı beklerken sıkılıp odaya gittim. bana attığı matematik testlerine baktım. Yaptığı soruları cevap anahtarıyla karşılaştırdım .amına koduğumun başarılısı 56 da 55 doğru bir boşu vardı. Yemin ederim sinirden kendimi sikecektim. Belki de cevap kağıdına bakıp öyle doldurmuştur diye kendimi teselli ettim. Ardından tekrar mutfağa gittim. bu sırada annem içeride televizyon izlerken uyuyakalmıştı. Her gün böyle yapıyordu zaten. bir süre sonra büşra abimin yanına geldi. Yanak yanağa öpüştüler. Ulan bodruma mı inseydim diye düşündüm. Belki bir am parçası falan denk gelirdi bana da. Sonra gerçeğe döndüm ve olayları izlemeye başladım. Hesapta yavaş konuşuyorlardı ama herşeyi duyuyordum. miyop olduğum için iyi görememe açığımı kulağımla kapatıyordum. Abim saçmalıyordu yine: -büşra nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum çok heyecanlıyım. aşağı doğru am am diye tempo tutmak için çıldırıyordum. +söyle hadi çekinme. -kolay değil biliyorsun. bok kolay değil. başarılı göt ne oldu ders çalışmaya benzemiyor değil mi? +bütün gün bekleyemem ama diyerek güldü büşra. Bu kız orospu değilse annemi dildoyla görmek nasip olsundu. -büşra ben ben.. lan ben bu saçmalıkları sadece dizilerde falan oluyor zannediyordum. Bu aptal da ciddi ciddi böyle saçmalıyordu. Pencereden kafamı uzattım “abim seni seviyor büşra” dedim. ikisi de bana baktı. Abimin suratı kıpkırmızı olmuştu. Büşra da gülüyordu. Onun güldüğünü görünce “abi çabuk çabuk bodrum “ demek istedim. Bayadır vajinalarla iletişimim yoktu. vajinalar şarkılar arasında “sen gelmez oldun” du artık. kafamı saklayıp abimi dinledim. -kusuruna bakma patavatsızdır. +doğru mu söylediği? -evet. +niye korktun ki söylerken? ya bunlar salak falandır herhalde. Abim bana msnde onu sevdiğini söylemişti şimdi ise sanki hiç bu konuşmayı yapmamışlar gibi saçmalıyorlardı. en sonunda büşra: -bir şans verelim dedi. kafamı mutfağın mermerine vurdum. Canım, aşkıöğğğm herşey bir nebze kustururdu beni ama bir şans verelim lafı, aman allahım birkaç zenci melek gönder arkamı dönüyorum. Abim büşra ile ayrılıp eve geldi. Gülmekten ağzını kapatamıyordu. Odaya geçip yatağa sırt üstü yattı. Ergen kızlar gibi tavana bakıp gülüyordu. -abi ne mal mal gülüyorsun? +kız kabul etti lan. Saol bu arada yardımın dokundu. -niye kızı gibtin mi? +ya ne diyorsun amk sen? -yani alt tarafı birlikte dolaşacaksınız hepsi bu.öyle bir gülüyorsun ki bütün mahalleyi gibmişsin gibi. +oğlum aşk böyle… tuvalete koştum dinlememek için . birkaç gün bu şekilde geçti. Bir tak yaptığımız yoktu. bu salak büşra ile dışarıda dolaşıyordu eve gelip olanları anlatıyordu. Kafede yaşdığı olayı anlatıyordu bana: -büşra ile kafedeyiz. Garsonu çağırıyoruz çağırıyoruz gelmiyor. Garson geldi daha sonra özür dileyip siparişlerimizi aldı. Arkasından yavaşça “hop garson bu son olsun bu son” dedim. Büşra ile gülmekten öldük. +abi siz iyi bulmuşsunuz birbirinizi. -aynen biz de öyle diyoruz. +yani bu salaklıkla birbirinizden başka kimse sizinle olmazdı. -hadi lan kıskanç. Kızlar sana yüz vermiyor diye böyle diyorsun muallak. +yüz isteyen yok zaten. Belaltları yeterli. -ne? +yatıyorum ben. yine sınavlardan birine girecektim. Sabah kalkıp hazırlandım. Bir iki şey atıştırıp evden çıktım. Binadan çıkınca buse yi gördüm. Bahsetmiştim almancı kız. Tabi komik bir durumdu bu. Zaten o ara hep gülüyordum bu tip şeylere. Hiç kız olmazken etrafımda şimdi yığınla kızı tanıyordum. Hayat akıyordu sahiden. Ben de kızlara sıvı akıtıyordum. Keşke hergün böyle olsaydı. buse beni görünce gülüp yanıma geldi. Galiba kendisiyle pek fazla ilgilenen yoktu. yoksa neden benim yanıma gelsindi? Şahsen ben kız olsam yanıma gelmezdim. Veya başka bir erkek olsaydım hergün kendimi döverdim. Tanrı olsaydım döl havuzu yaptırıp içine attırırdım kendimi. buse ye günaydın dedim. Ağzıyla sana da yaptı. Tabi ses çıkmıyordu. Sadece şekil olarak öyle yaptı. ne yaptığını sordum sabah sabah. Kağıda dolaştığını yazdı. Bana nereye gittiğimi sordu. Sınava gittiğimi söyledim. Yanımda gelmek istedi, cemil ve furkan beni tedirgin etse de kabul ettim. Birlikte okula doğru yürüdük. sınıftan sınava gelenler her zaman ki yerlerindeydiler. Cemil i göremedim ama furkan oradaydı. Hepsi yanımda ki kıza bakıyorlardı. Aç huur çocukları ben olmasam atlarlardı herhalde kıza gerçi bana bile atlayabilirlerdi inanılmaz bir yokluktu onlarınkisi. Buse ile oturduk çimenlere. Furkan kulağına eğilip “oo zapa” dedi. “birkaç ay sonra: zapatistamg neden 60 kişiyi öldürdün, neden? hakim bey huur çocukları durmadan ooo zapa diyorlardı. haketmişler beraat. real: mahalleden bir arkadaşım. Öyle geziyorduk. Cemil nerede. +sınava gelmekten vazgeçip internet kafeye gitti. -en iyisini yapmış. +sınava çalıştın mı? -aga biz hangi sınava girecektik bugün? +yuh bilmiyor musun? -hayır. +nasıl okula geliyorsun ya?… ahmet bugün hangi sınava giriyorduk? *ne bileyim amk. bu heriflerin gerçek bir karakter olduğuna hala inanmıyorum. Şaka falandı bu muallakler. buse kağıda : çalışmadın mı sınava yazdı. Çalışmadığımı söylemiştim sorusu gereksizdi. Yine de hayır dedim. Kalırsam ne olacağını sordu. Kalırsam kalmış olacağım dedi. Güldü, bir şey olur mu sence senden dedi. neden olmasın dedim. Sınav zamanı gelmişti. Buse ye burada beklemesini söyledim. Ve sınıfa girdik. fizik sınavıymış gireceğimiz. Herkes kağıda bakınca “heeee tabi lan fizikti değil mi” bakışı attı kağıtlara. ilk soruya sürtünme kuvveti yazdım. ikincisinde rakamları böldüm. Yan sıradan ilk soruyu bilen var mı beyler dedi birisi. Sürtünme kuvveti dedim. -Oğlum emin misin o başka birşeydi . +kendin bilirsin -Aslında haklısın lan sürtünme kuvveti olabilir dedi çalışkan olmak güzel bir duyguydu. iki öğretmen başımızda konuşuyorlardı. Erkek olan kadına yazıyordu basbaya. Halbuki ben o kadına hayallerimde 3 kere sıraya yatırıp sahip olmuştum. Poposunda 3 tane ben vardı. sınavdan çıkıp busenin yanına gittim. gözleri dolmuştu. -noldu buse diye sordum. bir şey olmadığını yazdı. -bir şey olmadığı halde ağlayan pek yoktur dedim. Aslında ben ara ara ağlardım hiçbir şey yokken. konuşamamaktan nefret ettiğini yazdı. Bazen konuşma yetisini kaybettiği aklıma gelince hep “konuşma yetime döner koyar arkaüne” diyordum içimden. -gibtir et konuşunca bir tak olmuyor dedim. Güldü. Bir keresinde sevdiği çocuk ona çok güzel olduğunu ama konuşamadığı için birlikte olamayacaklarını söylemiş. Bunu o kadar hızlı ve berbat yazmıştı ki “için birlikte” kısmını çinlikte diye okuduğum için anlam veremiyordum. Buseye boşver moralini düzeltiriz dedim ve mahalleye gittik. Nasıl moral düzeltilebileceğini bilmiyordum. Erkek olsa ferre izletirdim ama bir kıza ne yapmak lazımdı. buse ye eve gelmek isteyip istemediğini sordum. Kabul etti. Odaya geçtik ama abimde oradaydı. Msnde büşra ile konuşuyordu. Buse yi görünce hoşgeldiniz dedi. Sonra bana bir dakika salona gelsene dedi. -lan şimdi de bu kıza mı? +ne bu kıza mı? -ne yapacaktınız odada? +moralini düzeltmeyi planlıyordum. -oğlum sen kızlarla konuşmayan bir heriftin ne oldu sana başımıza playboy keslldin . +ne alakası var abi insanlara yardım ediyorum. -nasıl yardımmış o? +mesela teyzeleri gibmek falan aklımdan geçiyor. -ne alaka lan? +kadınlar kaç yıldır aktar görmemişler be abi. Penisimi göstersem zevkten ölürler mutlu giderler. -hehe çok komik salak herif. Bu kız konuşamıyor değil mi? +bağır bağır amk salağı herkes duysun. -büşra yı da eve çağırdım ben. +ooo abi. bu seferde ben yapmıştım. intihar etmeliydim. -tabi lan artık ciddiye bindi iş. Geçen neredeyse öpüşecektik. +neredeyse? Tebrik ederim. Hiç kızın arkaüne falan baktın mı sen? -aşık adam arkae bakmaz. +niye aşık adam muallak mi olur? -sen anlamazsın. kız olsam abime vermezdim. tekrar içeri geçtik abimle. Buse gülüyordu her zaman ki gibi. Pek asık suratlı insanlar çıkmıyordu karşıma. 10 dakika kadar aptal aptal abimi izledik. Mal herif arkasında iki kişi varken age ofta ordularına küfrediyordu. Sonra da arkasına dönüp kusura bakmayın ağzımdan kaçtı diyordu. böyle salak salak otururken büşra geldi. Odada 4 kişi olmuştuk. Aklımdan feci şeyler geçiyordu. Buse yi eve gönderip büşra ya sağlı sollu girebilirdik. Sonra abimi düşündüm, herhalde travmaya girerdi. Zaten ancak travmaya girerdi bu salak. abim büşrayla konuştuğunda ve midem yavaş yavaş ağzına gelmeye başladı: -nasılsın aşkım hayat nasıl gidiyor? +iyi aşkım. eminim yarım saat önce aynı şeyleri msnde konuşuyorlardı. -zapa buse ile misiniz siz? sanane bitch sanane. Sen kendi yarrağına bak: *öyle konuşuyoruz dolanıyoruz. -nasıl konuşuyorsunuz? dil ele gelmiyor ki arkaüne sokayım. Buse bunu duyunca üzüldü bir an. *siz nasıl düşünebiliyorsanız biz de öyle konuşabiliyoruz. o zaman çok sarsıcı bir cümle olduğunu düşünmüştüm ama şimdi baktım da tak gibiydi. Yine de suratları morarmıştı. Ben inci sözlükte reyizim diyen ilkokullu kızın swfsinde ki gibi kapak kapak demek istiyordum abim büşraya salona geçlim istersen dedi. Büşra da kabul etti. Biz de bilgisayara oturduk buse ile. izlemek istediği bir şey olup olmadığını sordum. istediğini aç dedi. Komik videolar yazıp arattım. Hiçbirine de gülmedim ama buse gülüyordu. Mutfağa gidip geleceğimi söyledim buseye. Mutfağa giderken salona göz ucuyla baktım. Gerizekalı abim kıza yanaşmaya çalışıyordu. Abi bir saniye gelir misin dedim. yanıma geldi, -ne var lan tam zamanında? +abi elini kızın direk en önemli bölgesine at gerisi geliyor. -saçmalama lan. +sen beni dinle. Osmanlı taktiği, çek çıkar. içine akıtırsan hücreleri, sokaktan toplarsın bücürleri. -sen işine bak. abim kızın yanına oturdu. Onu izliyordum. Elini gerçekten atacaktı belliydi. Derken bacaklarına atabildi ancak. Kız sırıttı dur yapma dedi. Abimin tipine baktım, sahiden de içerdeydi tipini gibtiğim. tekrar içeri busenin yanına gittim. kahkaha atıyordu kısık kısık. Biraz tuhaf sesler çıkıyordu gülünce. Ama sorun etmiyordum. Komik videoları izlerken tekrar mutfağa gideceğimi söyledim buse ye . videoları izlemekten beni pek giblemiyordu açıkçası. Yine salona bir göz attım. Abim hala aynı durumdaydı. Elini kızın bacağında sürtmekten ileri gidemiyordu. Yaptıklarından ben bile sıkılmıştım , bir ara gidip ikisini de gibmeyi düşündüm. Derken abime deli cesareti geldi. Elini kızın göğüslerine attı. Şok etmişti başarılı muallak. Ama çok farklı bir tepkiyle karşılaştı: -ne yapıyorsun beee kendine gel. bir de bunu bağıra bağıra söylemişti. Abim afedersin falan diyordu ama nafile. Kız hemen salondan çıktı. Benim öyle dikildiğimi görünce “ne ye bakıyorsun lan sapık arka” dedi. arka diyince tahrik olmadım değil. bu devirde bir arkae kolay kolay ulaşılamıyordu. Büşra hızlı adımlarla evden çıktı. Abim oflayıp pufluyordu. Yanına gittim, ağlayacaktı neredeyse: -demiştim abi bu kız huurdur diye. +lan tam tersi çıktı namusluymuş. -huur mu namusluymuş, yoksa namuslu mu huur anlamında? +ya gibtir git hayatımı hep mahvediyorsun lan. -yuh ben ne yaptım? +sen elini at demeseydin. -ben sana at dediğimde 20 dakika önceydi ama. Şimdi etkisi olmaz herhalde. bana öyle bir baktı ki arkamı bile dönmeden odaya kaçtım. Buse ne oldu diye yazdı. -abim yanlış yerlere dokundu dedim. Videoları izlemeye devam ettik. akşama doğru buse gitmişti. Abimle başbaşaydık evde. Hüzünlü şarkılar dinleyip tribe girmeye çalışıyordu. iyice aptallaşmıştı: -abi birkaç test çöz kendine gelirsin. +dalga geçme lan aşıktım ben o kıza. -ya ne aşkı aç bir ferre yemin ediyorum aşk falan kalmaz. Aşk ne ya, harfleri güzel bir kelime o kadar. O da “a” harfi büyük olursa güzel görünüyor. cevap vermedi abim. Kendisi teselliyi isminde baba takısı olan adamların şarkılarında arıyordu. Kendi babasını bu kadar dinlememiştir. yaz tatili berbat geçiyordu. Sınavlara giriyordum, evde oturuyordum, ilkokullu muallaklere laf atıyordum, buse vardı. Kısır döngü arasında sıkışıp kalmıştım. ilk sınav döneminin son sınavı da gelmişti bu arada.
4. Sınav için okula gittim. bu sınava ne cemil ne furkan gelmişti. Benim dışımda sınıftan iki kişi vardı. Herhalde daha fazla kişi olmalıydı ama gelmemişlerdi sınava. Yanımda ki iki kişiden çirkin olanına:
yaz tatilin nasıl gidiyor aga dedim. +iyi işte kızlar eğlenceli falan. çocuk aynaya yakışıklı bir adamın resmini falan bastırmıştı herhalde. Bu tiple aynaya bakıpta bu kadar ümitli kimse olamazdı. yakışıklı birisin olur öyle. +saol zapa. Geçen bir kız var mahalleye yeni taşınmış abi, süt gibi. Bana yazıyor belli, bir ev boş olsa arkaüreceğim. -bizim eve at istersen bomboş. Bir 10 liranı alırım. +saol be. Kızla bir konuşursam ararım seni. he ararsın ararsın. O bahsettiğin kızın ferre sitelerinde çektiğin kız olduğunu bilmiyoruz sanki. insanlarda müthiş bir kendini beğenme duygusu vardı. Adam john merrick ten halliceydi ama brad pitten daha narsistti. Yani ben de aynaya bakıyordum ve kızlarla nasıl yattığıma şaşırıyordum. Benimki tesadüftü herhalde. Ama bu muallaknin güzel bir kızla yatması tanrı nın dünyaya tekme atması dışında gerçekleşmezdi. sınava girdik ve çıktık. 15 dakika da hepsini yaptım. Yanlış veya doğru gibimde değildi. ilkokuldayken yemin ederim 10 soruluk sınavda 7 soru yapmıştım ve 85 almıştım. Ayrıca her soru 10 puandı. O gün allah ın varlığına feci inanmıştım. Hatta beni koruduğunu düşünüyordum. Bu ara pek yanımda yoktu ama şansımı döndürecekti elbette. mahalleye gittiğimde abim bizim binanın merdiveninde oturuyordu. Başını iki elinin arasına almıştı. Gidip yanına çömdüm. -ne oldu abi neyin var? +hayat zor be kardeşim. hasgibtir sıçmıştık. -niye tribe girdin abi şimdi. +hiçbir şey düzgün gitmiyor be oğlum. huur çocuğu her dönem takdir alıyordu ve hiçbir şey düzgün gitmiyor diyordu. -doğrudur abi. +hayat hep mi böyle olacak lan* leon: bu hep böyle. ben: abi bi gibtir git kendine gel. Çık artık ergenlikten. Burada bu lafları söylemesi gereken benim. +ne ergenliği lan. Ben ergenliğe 11 yaşında girdim. -doğrudur 8 yaşındayken de kız gibmişsindir. bunu diyince güldü. insan gibi güldüğü ender anlardandı derken hayvan gibi ağzını açmaya başladı yine. +yarın denize gidiyoruz sınavın var mı? konuyu nereden nereye getirmişti. -hayır yokta kim kim gidiyoruz. +babam amcam sen ben, amcamın çocukları. -annem gelmiyor mu? +hayır. çok sevinmiştim. Annemi denizde görmeye tahammül edemezdim. Gerçi otururdu bir köşe de ama penisi iç çamaşırından taşan adamlarla göz göze gelmemeliydi. Anneler seksin ne anlama geldiğini bile bilmemeydi. Sonuçtu anne yani. Ben babamın onu yatırdığına bile inanmıyorum. Babam kendini gibmiştir bence anneme bluetoothla çocuğu göndermiştir. ( mesaj atan varsa atmasın beyler, bilgisayar can çekişiyor. inboxa bakamıyorum bile. Sadece yolla gönder yapıyorum. Onu bırakın word bile kapanıp kapanıp açılıyor yazılar gidiyor . kedidir kedi desem de galiba bilgisayarda virüsler var. Bu arada virüslerin arkaü var mıdır ?) Bayadır denize gitmiyordum. Ayrıca ben yüzme de bilmem zaten. Yani yüz yüz, seks istersen sensin öküz. Bunu abime söylediğimde beni odadan atmıştı ciddi ciddi. Aslında onunla büşra nın arasında ki ilişkiyi özetleyen bir cümleydi. Ertesi gün sabahım 5 in de kaldırdı arkaler. Annem yorganı üzerimden attı, birgün beni de pencereden atacaktı çılgın. babam ve abimle kahvaltı yaptık. Şu üç kişinin arasında en gibici olduğum için kendimle gurur duyuyordum. abime zaten am desen kaçıncı soru o der. Babamsa “ ne amı lan edepsiz herif bak annen gibi kızlarla evlen yok mesela annende ondan” diyebilirdi. Seksomanyaklardan hallice hissediyordum kendimi. Halbuki mahallede düzenli seks hayatı olan ergenler bile olabilirdi. Bırakın ergenleri o bana posta koyan ilkokulludan da bile şüpheleniyordum. kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya bindik. Babamın arabası güzel kokuyordu en azından. Belirli bir yerde amcamlarla buluştuk. Yolun ortasına dağdan gelmişler gibi arabayı durdurup selamlaştık. amcam:
oo yiğenlerim nasılsınız dedi. tutmayın lan beni gibeceğim durumundaydım. -ooo zapa nın abisi (gerçek ismini boşverin :D) -oooo zapa. +oooo amca. **ooooo karamela sepeti terazi lastik… amcamla bu beynimin sevgi koyan diyaloglardan sonra, amcamın çocuklarıyla selamlaştık. Bir oğlu bir kızı vardı amcamın. Oğlu sahiden yakışıklı bir muallakydi. Uyuz oluyordum çocuğa . bu adamın yanında hangi kız bize bakardı? Mesela ben yanımda abimi getirirdim. Çünkü ondan daha iyi durumdaydım. Ama bu binle olacak iş değildi. Ardından kız olan yiğenimle selamlaştık. Bu da benden bir yaş küçüktü. Göğüsleri minicikti kalçaları ufak ama biçimliydi. Dudaklarımı yapıştırdım yanağına. Bu pis pis güldü. Güzel sayılırdı aslında. Zaten dürüst olmak gerekirse istanbulda fazlasıyla güzel kız var bence. Ama varoşlarda oturunca ister istemez çoğunluk konfeksiyon güzeli jale gibi gözüküyordu bu ayak üstü birbirimizi yalama faslından sonra arabalara binip tekrar yola çıktık. Denize geldiğimizde arabada üç kere poşete kusmuştum. Halsizlikten geberecek durumdaydım. Abimde gülüyordu durmadan. -baba seneye üstün başarı belgesi alacağım diyordu. +afferin oğlum. Şu da senden biraz örnek alsa. şu diyen dillerine selamlar olsun. takmıyordum ikisinide . am görmemiş adamlara yönelik bir kanun çıkarılmalıydı. Mesela ben am gördüm. Benim yanımca ancak ben izin verirsem konuşabilmeliydiler. nihayet arabalar park edilip sahile indik. Havlular vs herkes tam takımdı. Benimse şortum bile yoktu. babam iyice uyuz oldu bana: +senin hiç becerili olduğun bir şey yok mu be oğlum. -dön baba dön. +ne? -iyi futbol oynarım. ben fena futbol oynamam. Abimi mahallede benim sayemde maçlara alırlardı. Yeteneksiz muallak asıl oydu. Ayrıca ortaokulda voleyboldan madalyam da vardı. amcamın kızı üstleri çıkarınca ben iyice gerçeklikten uzaklaştım. Yani söz konusu çıplaktan hallice kadın vücuduysa baban denizde boğulacak halde olsa gibtir edeceksin. Zaten ben yüzme bilmiyordum vicdanım rahattı. amcamın oğlu adı murat. arka herif üstünü çıkarınca iyice uyuz oldum. Adamın sponsoru güllüoğluydu herhalde. Baklavalarını gibeyim onun. Bütün kızlar buna bakmaya başladı. Amcam gurur duyuyordu çocukla. Abimle birbirimize baktık. Ben gülmeye başladım. Bu üstünü çıkarmıştı aman allahım o ne vücut. Beyaz vücuda simsiyah kıllar “baba annemi çağır şunu geri soksun” diyecektim. Rezil ediyordu muallak bizi. Neyse ki ben üstümü çıkarmadım. Amcamın kızı yanıma geldi : -girmiyor musun sen denize? +hayır. -neden? +yüzmeyi bilmiyorum. -haha yuh gel öğrenirsin. +belki. Ama daha büyük bir sorun var. -ne oldu? +şortum yok. -babam verir bir tane. +daha da büyük bir sorunum var. -yine ne oldu? +altımda hiçbir şey yok. bu arkasını dönüp kıs kıs güldü. Kulaklarımda “ednan bey kızınızı behlül bey” sesleri yankılanıyordu. Ama bu iş sahiden arka isterdi. Elimi arkaüme attım. Bende o arka yoktu. abim denize girince görüntü kirliliği azaldı. Amcamın kızı da (buna amkız diyorum. amcam ın amı kızın kızı. Amkız=amcamın kızı) amkız denizde kulaç atarken iyice coştum. Derin derin yutkunmaya başladım. Babam ve amcamda denizdeydiler. Su topuyla saçmalıyorlardı. Arada sahilde ki kadınları kesiyorlardı. Anneleri üstlerine salmak lazımdı. abim denizden çıktığında bakmamak için gözlerimi kaçırdım. Kılları aşağı doğru taranmış gibiydi. Direk kendini kumlara attı. Murat arkaü kızlara hava atıyordu denizde. Biri gidip kafasına kumdan kale falan fırlatsaydı keşke. Sonra amkız denizden çıktı. Sırılsıklam vücudunu görünce irkildim iyice. Bir de geldi yanıma oturdu. Beynim o ara alev aldı herhalde. Düzgün düşünemiyordum. -deniz çok güzel ya gel ayağını sok bari. +sokayım mı? -yani o da bir şey. Ayağına su değsin en azından. değmek değmek sürtünmek sok … +amkız (tabi böyle demiyorum ona ismiyle hitap ediyorum) derslerin nasıl senin? aklıma başka bir şey gelmemişti. -berbat. +ne güzel benimde öyle. -kız durumların nasıl? +çok çok kötü be amkız. Bu ara arkae hasretim. real: pek o tip şeylerle ilgilenmiyorum. -neden erkek değil misin? Gülmeye başladı. Pardon dedi ardından. +erkeklikle alakası yok. Ben uzaklaştırıyorum herkesi kendimden. -yoo gayet iyisin sen. gibtir et onları. gibtir, gibtir gib beni hadi ….. penisim taş durumdaydı. Acaba insan kaldıramayacağı penisi sıvazlar mı? +senin erkek arkadaşın var mı? -evet. +nasıl biri? -motorgibleti var. Havalı işte. ya bu huur çocuklarına kızılay motorgiblet mi dağıtıyordu, herkesin motoru vardı. +yaşı kaç çocuğun? -19. +yuh ne yapıyorsun kendinden o kadar büyük çocukla. -ben olgun erkeklerden hoşlanıyorum. ahali gibin şu kızı. +kızım yaşın kaç başın kaç hem o herifin ne istediği belli olmaz. -ne isteyecekmiş? +yani yarın öbür gün sıkıştırır falan. -o beni ilgilendirir. Benim hayatım. modern dişi bireyin huurluğu hayatına monte etme çabası. +amcama da söyle bunu istersen. -bu bizi ilgilendirir be zapacığım. sen ağzında meniyle gitte bakalım sizi mi ilgilendiriyor. Kazaymış gibi ayağa kalkarken elimi bacağına değdirdim. O anda titremeye başladım geliyordum. Hemen kendimi yere attım yüz üstü. Ve kumlara dayalı vaziyette pantolona boşaldım. Kafamı çevirip amkıza baktım. “haha niye yere yattın manyak” dedi. tekrar kafamı diğer yöne çevirdim. Acınası haldeydim. Amkız: -abimin yanına gideyim biraz dedi. biraz,az, azmak, arka, meme. Amkız abisinin yanına gitmişti. Bense belaltım berbat halde sırtüstü kumlara yattım. Abim uyumuştu çoktan. Babmla amcama baktım su topu takımını genişletmişlerdi. Ayrıca bir iki tane genç kız da vardı. Babam vajinaya hayır yönetim kurulu üyesi gibi hiçbir kıza bakmıyordu. amcamsa arkae bakarak top oynayan ilk insan olma onuruna erişmek üzereydi. Gökyüzüne baktım, güneş tam tepeden vuruyordu. Gözlerimi kısa kısa etrafa bakıyordum. Ne kadar güzel hayatlar vardı ya da insanlar öyleymiş gibi yapıyorlardı. Önümden geçen taş gibi kızlar neden üzerime düşmüyorlardı? Nihayetinde bu da bir olasılıktı ama hiç gerçekleşmiyordu. Keşke fannymagnet gerçek hayatta da uygulansa. Ama anneler hariç ibaresi eklenmeli tabi ki. bir yandan da sınavları düşünüyordum. Eğer kalırsam çok kötü olurdu. Doğru düzgün düşünmeme fırsat verilmiyordu. Amkız yine geldi sallana sallana. Güzel değildi yani, insanlar durmadan penisleriyle yaşamayamazlar bu kadar çok hatırlatılmamalıydı. -zapa gel futbol oynayacağız. +sen futbol oynamasını biliyor musun? -ya öyle topa falan vururum işte. işte ,te , tepsi. Tepsi neye benzer arkae. Bütün düşüncelerim arkae odaklanıyordu. Bazen keşke arka olmasaydı diyordum. sonra tövbe ediyordum tabi. kaç kişi oynayacağız? -ya bıktırdın vallahi amma soru soruyorsun. birlikte top oynamak için kalktık. Önümde yürümesine müsaade ettim. Gözlerimi her ne kadar yukarı kaldırmaya çalışsam da olmuyordu. Kitleniyordum yasak bölgeye. 5 kişiydik toplamda. Bu kızın matematiğini gibmişlerdi galiba beni çağırmasalar 4 kişi olacaklardı. benim takımımda bir çocuk vardı. Rakip üç kişiydi. ikisi kız biri erkekti. Galiba erkek hava atmak istiyordu bize. maç başladı ve takım arkadaşımın xavi olduğunu anladım. Çocuk her yere düzgün top atabiliyordu. Bende hızlıyımdır açıkçası alıp gidiyordum topu. Kızların yanında geçerken.. ouvvvv. Muhteşemdi. Eliniz bellerine çarpıyordu., bacaklarınız kalçalarına. Topla tam gidiyordunuz, kızlardan birini geçerken kalçalarına değiyordunuz ve nerede olduğunuzu unutuyordunuz. Sonra akıma abim geliyordu böylece top oynadığımı hatırlıyordum. 4-5 derken 10 sıfır oldu maç. Rakip takımda ki herif uyuz oldu sanırım bize ve yeter dinlenelim dedi. Amkız:
ne kadar iyisiniz ya siz dedi. +aslında siz çok kötüsünüz dedim ki haklıydım. -voleybolda gel istersen dedi. benim voleyboldan madalyam vardı bilmiyordu herhalde. Halbuki ortaokulda o madalyayı aldığımda bütün sülaleyi arayıp haber vermiştim. +benim voleybolumda fena değildir. -cidden mi? +evet. -gel babamlarla su topu oynayalım. +pantolon var bende.
çek işte yukarı ne olacak. pantolonu yukarı çektim ve amcamla babamın yanına gittim. onlar dışında 4-5 kişi daha oynuyordu. . Direk topu bana attılar ve kötü şekilde karşıladım topu. Babam bana baktı, galiba “ya yeteneğini gibeyim” diyordu içinden. oyun ilerledikçe açıldım. muallakliğine babama kötü toplar atıyordum. Karşılayamayınca “düzgün atsana oğlum” demeye başladı. Yeteneksiz herifti, bariz belliydi bu. Bende topu kızlara atmaya başladım. böyle salaklıklardan sonra arabalara bindik eve döndük. Yolun ortasında yine bunlarla vedalaştık. Amkızı belinden kavrayarak öptüm. Abisi kötü kötü bakmaya başladım. Abime baktım beni korusun diye herif tekerleğe tekme atıp kontrol etmekle meşguldü. Neyse ki direk yola çıktık. Amkızı o yazdan 6 ay kadar sonra o motorcu muallaknin arkasında giderken görecektim. Kesin vermiştir o çocuğa. eve gelip direk kafayı vurup yattık. Birkaç saat sonra uyanıp gecenin köründe yemek yedik. Ve herkes odasına çekildi. 1 hafta kadar geçmişti. Sıkıcı hayatımız devam ediyordu. Ara ara buse ile konuşuyorduk. daha doğrusu o yazıyordu ben konuşuyordum. Bunun dışında bir tak yaptığım yoktu. sonra girdiğim sınavlar açıklandı. hepsinden kalmıştım. ikinci sınavlara girecektim ama anlamı yoktu artık. Kalmamam mucizelere kalmıştı. Keşke kimya öğretmenini gibip şantaj yapsaydık, en azından onu geçerdim. babam her gece gelip sınavlarımı soruyordu. Bende daha açıklanmadığını söylüyordum. Evdeki beyzbol sopasını çöpe atsak söylerdim ama tedirgin oluyordum. binanın önünde ki merdivenlerde kara kara düşünüyordum. Yavaş yavaş taka batmaya başlamıştım. Tabi 1 sene sonra ki durumumu bilseydim tadını çıkarırdım. ilkokullu muallak yanıma geldi: -zapa abi ne oldu? +ne olmuş? -üzgün görünüyorsun. Bak bak ilkokullu muallaknin cümlelerine. -seksin ne demek olduğunu biliyor musun? +ayıp abi. -ne ayıp ? +o kelime. -ne anlama geliyor lan biliyor musun? +hayır ama ayıp. –aslında değil çok güzel bir şey. -ne demek ki? +babanın anneni sevmesine seks denir. Güzel değil mi? -aa güzelmiş aslında. Babam anneme hep seks o zaman. ingilizce am günü yağın yaratıcısı bana göre bu çocuktur. +şimdi git derslerini düzelt. 4 getir hepsini. -çalışıyorum hergün zaten. +iyi git şimdi arkadaşlarınla oyna. -yok ya sıkılıyorum onlarla. +lan gibtir git şuradaaaaan. korkup kaçtı pezevenk. Her zaman ilkokulluları sevmem. zaman kavramını unutmuştum o arada. kalkmak için hamle yaptım neredeyse arkaüm düşecekti. buse ile pek görüşemiyorduk o dönemde. Bir gece bakkala gitmek için dışarı çıktım. Bakkal evimize yakındır. Arkasında yıkık dökük bir bina vardır bu bakkalın. Neden bilmiyorum ama oradan dolaşacağım tuttu. Tesadüfe pek inanmam açıkçası. O binadan geçerken buse yi gördüm. Karşısında bir çocukla beraberdi. Ama buse bildiğin konuşuyordu. Baya baya konuşkan bir huurydu yani. Dili de vardı hem. Görüyordum konuşurken dilini. Dişlerinin arkasındaydı. Kendimi kandırılmış hissediyordum doğal olarak. ama pek üzülmedim. Sorun edilecek gibi değildi bana göre. Yanlarına gittim: -buse sen hani konuşamıyordun amk? tuhaf bir cümle bitirişi olmuştu. Buse şaşırdı beni görünce. yanında ki çocuk atladı lafa. +hayırdır genç kimsin. benden büyüktü çocuk. Bu kızlar ne meraklıydı kendilerini büyüklere yamamaya. Bende doğmamış bütün kızlara ultrason cihazından öpücük atmalıydım o zaman. Yatırım olurdu ilerisi için. -bu kız bana dilsizim demişti. *hayır konuşma yetimi kaybettim demiştim. -aynı şey işte. +şimdi de konuşuyor birader. -ya sen kimsin aga bir karışma lütfen. +ben suat sen kimsin? aaa suat lan bu dedim. -suat aga sen misin ya. Az gibmedim seni laf arasında. Abimin sevdiği kızı gibmedin inşallah. real: ben zapayım. Bu kızla arkadaşız biz. +iyi kardeşim şimdi git bir şey konuşuyoruz. -buse bir şey söyle lan. *zapa git başımdan şimdi. Özür dilerim senden . canım sıkılıyordu böyle yaptım tamam mı? -nasıl bir kevaşesin arkadaşım sen. suat sinirlendi. Bir tane çıkardı ağzıma. Bu yıl zapanın ağzını yüzünü dağıtma yılıydı. Herkes yüzümü gibiyordu. Yere düştüm yine. Temizdi yerler. Ama artık az çok kavga etmesini öğrenmiştim. Ayağa kalkıp bir kafa attım çocuğa. Hayatımda tutturacağım 3 kafa vuruşundan biriydi. çocuk burnunu tutup ciddi ciddi ağlamaya başladı. Ben de gülmeye başladım. Ama ne olur ne olmaz diyerek geri eve gittim. giderken de buse ye “huur “ diye bağırdım. Eve gidip abime bir çocuğa kafa attığımı söyledim. “afferin iyi öğrenmişsin benden” dedi . tuvalete gidip mastürbasyon yaptım ve tekrar aynı şeyi söyledim. “kim lan sana sataşan “ dedi bu sefer. Bu çocuğun öğretmenleriyle konuşmam lazımdı, bu herife takdir vermeleri suç sayılırdı. Hatta 5 ay hapis ve 4 gardiyan tarafından gibilme cezası verilmeliydi. (şimdilik son entry biraz hava falan alalım. ayrıca hem yaşadıklarımdan hem klavyeye bakmaktan kusacağım artık. Okuyanlar varsa onlarda beklemez hem matürbasyon falan yaparlar)
Sınav dönemi gelmişti hatta geçmişti. Size bunlardan pek bahsetmek istemiyorum. Sınıftan gelen bile yoktu sınavlara. Tek başıma laf olsun diye gittim toplamda 8 lira para verdiğimle kaldım . buse ülkesine dönmüştü, zaten o yaşananlardan sonra görüşmemiştik. Keşke yatmaya çalışsaydım onunla. sınıfta kaldığım kesinleştiğinde bunu babama açıklamam gerekiyordu. Hayatımın en stresli anlarındandı. Keşke annemle yatsalardı o anda söyleseydim o zevkle pek ses çıkarmazdı. Ama yatmıyorlardı, bence üreme organları falan da yoktu bunların. Belki de el ele tutuşarak olmuştuk biz. babm salonda çay içip haberleri izliyordu. Yanına gittim. allah ım bir şey olmazsa söz bu Cuma yardırıyorum dedim. -baba sana bir şey söyleceğim. +söyle. Uzun süre beklesemiydim derken yapıştırdım cevabı:+sınıfta kaldım baba -ne? öyle bir yüz ifadesi aldı ki babam, mutfak camına koşup atlamayı düşündüm. +sınıfta kaldım baba. -ne diyorsun oğlum sen? ananın amı diyorum ananın. +sınıfta kaldım diyorum. annem zılgıta başladı: *çok yüz verdik bu çocuğa çok. Bak bizi elaleme rezil edecek. -babam yanımdan geçip gitti. Sonra ne aradığını bilmiyor bir yüz ifadesiyle geri döndü. Suratıma inanılmaz bir tokat çarptı. Zapayı tokatlama şenlikleri hız kesmeden devam ediyordu. Tekrar ayağa kalkmamı istedi. Tekrar kalktım, yine vurdu. Ardından bir kez daha. 5 tane tokat atmıştı toplamda. Bu arada tokat diye de bir şehir var insan yaşıyor muydu acaba orada? gözlerim dolu dolu olmuştu. Ama ağlamadım yine de. Odaya gittim. baktım abimin de bana bakarken gözleri dolmuştu. Çok kötü hissettim kendimi. Abim yutkunarak takma kafana diyordu. Benden çok üzülmüştü durumuma. Yine de en azından takdir almasaydı göt. Çok çalışkandı arkdaş. Bütün genetiği bu herife vermişlerdi. Bana da yarrak kalmıştı galiba. Tuvalete gittim yine. Abim içeride sümüklerini çeke çeke hıçkırıyordu. Herif neredeyse ağlayacaktı benim yüzümden. iyi bir adamdı. Sonra amkızı düşünüp mastürbasyon yaptım. Ağlayacak durumda olduğunuzda çok acayip oluyordu mastürbasyon yapmak. Hayat her zaman eğlenceli değildi . (internet kafeden yazıyorum. bu arada internet kafe kültürü bitmiş arkadaş. ne cs kuruldu diyen var ne partiye gelin diyen. tek başımayım kafede. aslında burada mastürbasyon iyi gider) Sabahın köründe uyanmıştım. 5 falan olmalıydı. Okul kıyafetlerimi dolabımdan çıkarıp giydim. Okulların ilk günüydü ve ikinci senemdi. Niye saat 5 te kalktım bilmiyordum. Düpedüz aptallıktı yaptığım. Çok geçmeden salaklığımın farkına vardım. Kıyafetlerimi çıkarıp yine uyudum. Saat 4 ya da 5 te uyanıp üzerinize gelen uyku seliyle yatağa yatmaktan daha güzel bir şey yoktu. lafın gelişi tabi, yoksa uyumaktan daha güzel yığınla şey vardı. uyandığımda saat 9 du. Okula geç kalmıştım. Hemen kıyafetlerimi giyip evden çıktım. Yaz ne kadar da çabuk geçmişti. Biri zamana çabuk olmazsan sikerim belanı demişti herhalde. O kadar çabuk geçiyordu ki hayat, dolu dolu yaşamak için plan yaparken bitiyordu. Düşüncelerimi gözden geçirdim. Am diyerek konuyu kapattım. Derin düşünmekten daha salakça olan az şey vardır. Okula giderken tedirgin oldum hafiften. ikinci senenizde kendinizden küçüklerle bir arada olmak pek güzel görünmüyordu. Aslında ben sorun etmezdim ama o salaklar sizi gözlerinde büyütürlerdi. Birden aklıma amkız ve büşra geldi. Belki buradakiler de büyük erkeklere vermek için sıraya dizilirlerdi. Ama her zaman sizden daha büyükleri bulunurdu tabi. o kadar tembel ve üşengeçtim ki sayısal sınıfı yine değiştirmemiştim. Kendimi bitirmek için vardım. Aynı sınıfa ikinci kez girecektim. Kapının önünde durdum. Dışarı çıkıp sokakta dolaşabilirdim. Çok güzel bir fikir gibi geldi. Ama uygulamaktan korktuğum için kapıyı açtım. En boktan anla karşı karşıyaydım. Bütün sınıf bana kitlenmişti. Bu yüzden okula geç kalmayı hiç sevmezdim. Öğretmen adımı sordu: -adım zapa. +erkencisin zapa. -evet bugün öyle oldu. Ama genelde erken gelmem, hiçbir konuda. +nasıl yani? -yani işte, erken gelmek. saçmalıyordum. Hoca anlasaydı sanırım müdür yardımcısına beni siktirmeye çalışırdı. Okula yeni gelmiş bir öğretmendi. Ne öğretmeni olduğunu bilmiyordum ama güzel kadındı. Vücududa ne kadar sağlamdı öyle. yerime geçmemi istedi. En arka sıralara baktım. Furkan bana bakıp sırıtıyordu. Ne salak insanlardık. En azından yerim belliydi. Kimse furkanla oturmamıştı bile.. yine aynı sıramda oturuyordum. Furkanla selamlaştık ve cemili saygıyla andık . furkan kafasını sıraya gömdü, bende yan sıradakilere bakmaya başladım. Sağda yine şişmanlar vardı. Farklı şişmanlardı ama şişmanlardı nihayetinde. Ülke de şişman üretme fabrikası vardı galiba. Şişmanların kalçalarına baktım, leğen gibiydiler. Duvara dayayıp kafa atılabilirlerdi. Şişmanlar onlara baktığımı görünce gülüp önlerine döndüler. iki şişmanla grup seks nasıl olurdu acaba? Düşünsenize ikisi birden kalçalarıyla penislerinizi sıkıştırıyorlar. Çok acayip olurdu. bu kez ön sıramda bir kız oturuyordu ve tek başındaydı. Sol gruba baktım, solda oturmayı haketmiyorlardı. Badem bıyıklı piç kurularıydı. Ön sıralar yine çalışkan duruşlu kız öğrencilerindi. Yapacak bir şey bulamamıştım.
Önümde ki kıza adını sordum: -söylersem konuşmaya devam edecek misin? kızın saçları kısacıktı. Benim saçlarım daha uzundu onunkilerden. Sanırım bu yüzden onun yanına oturmaktan çekinmişlerdi. +kaç yaşındasın sen? bu soruyu her seferinde neden soruyordum bende bilmiyorum. -sen sınıfta kaldın değil mi? akşama kadar cevapsız sorular soracaktık bu gidişle. Direk pantolonu indirmeliydim aslında ama ya şişmanlar penisimin üzerine otururlarsa? +evet sınıfta kaldım. -nasıl bir duygu? +herkes sana verecekmiş gibi oluyor. kız pis pis baktı yüzüme. Ama bence alttan alta gülüyordu: -o niyeymiş? +tanıdığım bütün kızlar kendinden büyüklere vermek için yaşıyor. Aslında bir de motorum olsa fena olmazdı. -iğrençlikte sınıf atlarsın sen. +onda da sınıfta kalsam intihar ederim artık. kız güldü. Bu iyiye işaretti, gülen kız benim için potansiyel vericidir; gülmeyenlerse çoktan vermiştir. ona sınıfta kalıp kalmadığını sordum. Lise 1 de kaldığını söyledi. En arkada 3 kişiydik ve hepimiz sınıfta kalmıştık. Furkan bir an sıradan kafasını kaldırdı: -aga geldik mi dedi ve tekrar yattı. Piç kurusu rüyasında beni sikiyordu galiba. eve gittiğimde abim kapıyı açtı, ardından banyoya girdi. Annem yan komşuya gitmişti. Fırsattan istifade hemen bilgisayara geçip arama motoruna “am sikiş seks izle” yazdım. Herhangi bir site adından haberdar değildim. Pek fazla ilgilenmiyordum bunlarla. uzun aramalar sonucu güzel bir ferre buldum. Pantolonumu aşağı indirdim ve penisimle göz göze geldim. “i m ready” diyordu. Yabancı dili de vardı kendisinin. Bu yüzden ona christopher adını takmıştım. Bence christopher tipi vardı penisimde. Yavaş yavaş kavrayıp ileri geri gitmeye başladım. Derken dış kapı anahtarla açıldı. Annem gelmişti eve. Penisimi bırakmak istiyordum ama elim bırakmıyordu. Bir yandan zevkten geberiyordum diğer yandan bilgisyarı kapatıp pantolonu çekmem lazımdı. Ama beynimin kıvrımları yarrak şeklini almıştı ve duramıyordum. Annem odanın kapısının camından göründü. Ardından kapıyı hafifçe ittirdi. Ne yapacağımı şaşırdım ve elimle penisimi kapatarak kasaya eğildim. Annem içeri girmişti. Reset tuşuna basmıştım ve sikim pantolonun dışındaydı. Annem yukarıdan bakıyordu bana: -oğlum ne yapıyorsun öyle? o anda boşalmıştım. Vücudum titriyordu ve kasaya attırmıştım. Bir an sol elimle ciddi ciddi kasayı kavradım. Hiç bu kadar seksi bir kasa görmemiştim. +annehhhh bilgisayaoyhh arızalandı da sen git istersen. annem hiç ikiletmeden gitti. Abim olsa eminim bin tane şey sorar ve onu övecek zemin hazırlardı. Ayağa kalkıp pantolonu çıkardım ve eşofmanı giydim. Tuvaletten peçete alıp kasayı temizledim. Aslında kasayı duşa sokmalıydım. Hayatında ilk kez attırılıyordu kendisine. abim 10 dakika kadar sonra banyodan çıktı. Bornozuyla odaya girdi arka herif. Abimin tipinden hiç bahsetmedim bu arada. gerçi kendi tipimden de bahsetmedim. Gözlüklü,kel ve şişman değiliz işte bu kadarı yeterli. Şişmanlardan ciddi anlamda nefret ederim. Yani o kadar açlık varken bir insan nasıl şişman olmaktan utanmaz. Hastalığı olanları bir kenara bırakırsak şişmanlık utanılması gereken bir şeydir. Daha da berbat olanı ise şişmanların “biz kendimizle barışığız” demesi. Tanıdığım şişman olan 35 yaşında bir adam vardı, yine şişman olan bir arkadaşına “lan gibinde ki kılları nasıl kesiyorsun? Valla ben göremiyorum aynadan baka baka yapabiliyorum” demişti. işte şişmanlığın özeti budur. abim şak diye bornozunu çıkardı odanın içinde. Arkası dönüktü bu sırada ve arkaünü gördüm. Hiç utanma falan yoktu herifte bunun yanında korkmuyordu da. Ya gay ve içest biri olsaydım? Şimdi inlete inlete duvara vururdum o arkaü. Gerçi o arkaü barbaros şansala versen çöpe atar. Bu kadar biçimsiz bir arka, cidden şaşırtıcıydı. -abi odada soyunmasana insan var be burada. +hani nerede? mahallede ki ilkokullar gibmişti bunu yoksa böyle çocukça bir şey söylemezdi. -tam arkanda, berbat arkaünü gören bir insan var. +sen de insansan vah halimize. -abi bu yaz büşra nın verdiği çocuğu yüz yüze gördüm he. +kimmiş o ? -suat. +her görüştüğü çocuğa vermek zorunda mı lan odun? -sen kız olsan her görüştüğün çocuğa verir misin abi? +benim kriterlerim var lan. ruhu muallakyi bunun emindim. -abi cidden dürüst ol bana verir miydin? +senden iyisini mi bulacağım lan. Peki sen bana verir miydin? -sana vermezsem amımı testereyle deşeceklerini söyleseler bile vermezdim.. +gibtir lan ben de sana vermezdim zaten. -ben o arkaü olmasını bilirdim merak etme. iki erkek kardeş neden böyle bir konuşma yapardı ki? Ruhumuz huur falandı galiba. Okul o kadar sıkıcı ve berbat bir yerdi ki şişmanlarla ilgili fanteziler kuruyordum. Bazen badem bıyıklıları hayalimde komünistlerle öpüştürüyordum. Çok çok kötüydü okul. Aslında ön sıralardakiler gayet eğleniyorlardı. Söylenilen herşeye gülüyorlardı ön sıradakiler. Badem bıyıklılar daha çok kurtlar vadisi ve cami de safları sıklaştıranlar familyasındandı. Furkan ve ben neden okula geliyorduk en ufak bir fikrim yoktu. herhalde toplum bizi bir yere ait olmaya zorluyordu. Yapacak bir şeyim olmadığından ara ara önümüzde ki sıraya oturuyordum. Kısa saçlı kız buna pek tepki vermiyordu. Adı yeşim olan bu kızın hiç sınıftan biriyle görüştüğünü görmemiştim. Teneffüslerde ya sırasında öylece oturuyor ya da dışarıda banklardan birine çöreklenip bekliyordu. Onunla diyaloglarımız çok salakça oluyordu. Biyoloji dersindeydik ve öğretmen evrim teorisi ile ilgili gelen bir soruya “onların atası maymun olabilir ama bizim değil yeaaa” gibi saçmalıklarla karşılık veriyordu. Yeşime dönüp evrim teorisi için ne düşündüğünü sordum: -maymun ,kertenkele neyden gelirsek gelelim önemi yok. Varız işte. +öyle deme. Mesela maymunlara bak, Zevk için birlikte oluyor hayvanlar. Bu bence çok insanca. -senin aklında hep böyle düşünceler mi var? +nasıl düşünceler? -durmadan çiftleşmek gibi. +aslına bence o tekleşmek. Sonuçta iki kişi tek oluyor gibi. Birbirinin içinde… -tamam tamam detaya inme. +hiç biriyle tekleştin mi? -hayır. +kızla tekleştin mi? -hiç kimseyle tekleşmedim demek hem kızla hem erkekle tekleşmedim demek oluyor. bu konuda haklıydı. Ama kısa saçlılar da lezbiyenlik eğilimi görülüyordu, bunun için öyle sormuştum. Mesela bir erkek iki kızın birlikte olmasını izlerken zevk alır. Hatta ben genelde lezbiyen ferresi izlerim. Acaba kadınlarda da böyle oluyor mudur? iki tane kas yığını herifi izliyorlar mıdır? kız olsam kesinlikle lezbiyen olurdum furkan la konuşmalarımız asgari düzeydeydi. Günde toplam 10 dakika falan konuşuyorduk en fazla. Onlarda saçma konular üzerine oluyordu. Dil ve anlatım derslerinde genelde furkanın saçmalıklarını dinliyordum: -zapa, cemil burada olsa güzel olurdu kanka. +evet. -ama şimdi de sırada rahat oturuyoruz. Alınmasın ama cemil de koca arkalüydü. +evet. -önümüzde daha güzel kızlar vardı. Mahide nin kalçaları ne kadar güzeldi lan. +bilmez miyim. -abi o arkaü alacaksın dolaba yapıştıracaksın… +bu söylediklerini kimse benden iyi bilemez emin ol. -niye rüyanda kızı öyle mi gördün hehehe. Şaka yapıyorum zapa. +önemli değil. geometri hocasıysa insanı çileden çıkaracak cinstendi. Kadın beni tanıyordu ve durmadan tahtaya kaldırıyordu ve ben bir tak bilmiyordum geometriyle ilgili. Yine tahtaya bir soru yazdı ve arka sırada beni gördü: -oooo zapa efendi teşrif eder misiniz sorumuza. hem ooo zapa diyordu hem de koca arkalüydü. Şişmanlara baktım ardından geometri hocasına, duvara dayayıp poposuna kafa atılması gereken kişi sayısı hızla artıyordu, tahtaya gittim çekine çekine. -evet zapacığım sorumuz için ne düşünüyorsun? bir üçgen vardı ve açılarını falan hesaplayacaktım galiba. Ama formül gerekliydi. Okul daha yeni başlamıştı ve kadın direk ders işlemeye başlamıştı. rüyasında arkaüne pergel sokulduğunu görüyordur büyük ihtimalle. soruya bakınca aklıma hiçbir şey gelmedi. +hocam bu soruya başkasını kaldırın bence. -çok kolay zapa yapabilirsin çalıştır kafanı. hey teacher, leave them kids alone. +öğretmenim bu soruyu yapamayacağım. -bu soru yapılana kadar sırana geçemezsin. +yıllarca tahtanın önünde duramam. pencere açıktı arkasında hemen koşup atlasam kurtulurdum bu andan. Beni rezil ediyordu tüm sınıfa, arkaüne pergel soktuğum. +cidden yapamayacağım. -çok ciddiyim zapa! kaşlarını çatınca korkunç olduğunu sanıyordu . halbuki kaşlarını çatan göbekli bir kadındı alt tarafı. Saate baktım zilin çalmasına 25 dakik vardı. Allah ım yardım et vallahi bu kez kesin cumadayım. ardından inanılmaz bir şey oldu. Kapı açıldı ve müdür yardımcısı geldi. Öğretmeni dışarı çağırdı bir şey konuşmak için. O ders boyunca sınıfa gelmedi geometri öğretmeni. Allah a her şey için teşekkür ettim. Ama cumaya gitmedim. Küçükken Cuma da “şşşt , sessiz olun çocuklar” diyerek benle abime kızan adam bütün bunların sorumlusudur. okulun 2. Haftası bahçede yürürken denizle karşılaştım. Tam yanında geçerken “selam yok mu zapa” dedi. Midesi ne kadar genişti bu kızın böyle. +selam deniz. -aleyküm selam. Görmeyeli fethullahe olmuştu. +ne oldu deniz ? -bir şey olmadı öylesine işte. gel oturalım biraz şurada canım sıkılıyor zaten. bir ara telefonda “ı” harfi “i” olarak yazılabiliyordu ancak. Abime bir kız sıkılıyorum yerine gibiliyorum yazmak durumunda kalmıştı. O an abimin nabzı falan düşmüştü. Ardından gidip çekmişti tuvalette galiba. Aklıma bu gelmişti . denizle banka oturduk. Zaten pek meşgul biri değildim. -deniz seninle konuştuğumuzda genelde dayak yiyorum. +haha yok be. Denk geldi bir ara. Nasıl sınıfın güzel mi? -tak gibi be deniz. Kimse verecek gibi durmuyor. Sırana bakıyorum ve seninle geçirdiğimiz hatıraları düşünüyorum. Ama şişmanların yeri doldu mesela. Hem mahide gibi bir arkate yok artık önümde. Biliyor musun mahide yi gibmişliğim var. Bir ara okulun bile sevgi koyacak durumdaydım. Ama artık bomtakum. Son bir kez, son kez versen ya bana. fonda çalan şarkı: anlamazdın anlamazdın. real: fena değil işte tıfıllarla eğleniyoruz. Denizin göğüsleri de daha da büyümüştü eskiye nazaran. Çocuğu olsam ne yumulurdum o göğüslerine. Cennetten cehenneme düşmüş gibiydim. Ne güzel geçen sene 2 farklı popoyu pantolonsuz görmüştüm. Ama şimdi, en son gördüğüm pantolonsuz popo abiminkiydi. Böyle bir hayatı neden yaşıyordum ki? -bizim sınıfta berbat zapa ya. Ben sözele geçtim, zaten geçen seneden çok kişi kalmış , atılmış. Derya da başka okula gitti. anlattıkları zerre umurumda değildi. Bacak bacak üstüne atmıştı ve bende buna bakmakla meşguldüm. Ama deryanın gitmesi fena olmamıştı. Zaten nefret ediyordum kendisinden. Gerçi suat denen herif onu da gibmiştir bence. Hiç görüştüklerini görmemiştim ama suat netice de, adam abim ve benim görüştüğüm her kızı arkaürüyordu. Aslında suatı giberek bu yokluğu bitirebilirdim. Hem buse nin ve büşranın organları sinmiştir belki üstüne. +deniz erkek arkadaşın var mı? onur gurur ve diğer saçmalıklar beni ilgilendirmiyordu. Daha 17 sine bile girmemiş bir ergenden bu beklenmemeliydi ayrıca. Küçülebilirdim karşısında, önünde mastürbasyon yapabilirdim, yeter ki o vücudun içine dahil olayım. -yok be ne erkek arkadaşı. Sıktılar artık. bu arada durum baya tuhaftı. Karşımdaki kızı çıplak görmüştüm ve bu şekilde konuşuyorduk. Ülkenin en geniş insanları olabilirdik, mahallemizde hergün başka kadınla eve giren orta yaşlı ağabeyleri görmeseydim. +deniz okuldan sonra gelsene benimle. Sınıfta adam akıllı görüştüğüm biri yok zaten. Konuşuruz dolaşırız. -farketmez. Okul çıkışında bekle o zaman. +tamam dedim ve yanından ayrıldım. sınıfa girdiğimde baya heyecanlıydım. O sevinçle şişmanların poposunu tokatlayabilirdim. O sıralarda düşüncelerimin yüzde sekseni şişman poposu üzerineydi. Merak ediyordum onları. okuldan sonra furkana işimin olduğu söyledim. “benimde var ne olmuş” diye cevap verdi ve yanımda durmaya devam etti. +Furkan birini bekliyorum dostum. -iyi birlikte bekleyelim kanka ne olmuş. +gibtirip gitmeni rica ediyorum. Furkan bunu duyunca üzülerek yanımdan gitti. Hiç arkadaşı yoktu furkanın. Kendisine ayıp etmiştim ama dünya seksi adına daha mühim işlerim vardı. Zaten rüyalarında beni gibtiğini düşünüyordum, bu yolla ödeşiyorduk kendisiyle. Kim rüyasında “kanka geldim” derdi ki? üzülerek yanımdan giden furkan meğerse bana kin güdüyormuş. furkandan ayrıldıkdan sonra arkamdan kafama bi top geldi. topu voleybol oynayan kızlar atmış. +adın ne senin ? bi insan neden kafasına top atan insana adını sorarki. hoşlanmıştım ondan ilk defa böyle şeyler hissediyordum. karnımda birden ağrılar girmeye başladı -hande. adını hemen söylemişti gülerek. benden hoşalnmıştı galiba yoksa söylemezdi. söylemezdi değilmi ? bende öyle düşündüm bana bakışından cesaret alarak ona enterasan bi soru sordum. +hande kantinin arkasındaki yavru köpekleri gördünmü ? hemen merak etmişti onu oraya götürebileceğimi söyledim ve hemen götürdüm. hande birden dudaklarıma yapıştı. azmıştı adeta. fermuarımı açıp birden sikimi tuttu saksoya almaya başladı. bende hemen eteğini kaldırıp benim küçük osmanı handenin amına yerleştirdim. hande artık kız değildi bozulmuştu. nasıl geçirdiysem artık zevkten dört köşe olmuştu daha hızlı daha hızlı diye bağrıyodu erkeğim diyordu. derken arkadan bi ses geldi müdür bizi izliyomuş hep ikili yapmak istermiş geldi katılmak istedi ikimiz bi güzel handeye geçirdik… Deniz okul çıkışında yanıma geldi. En sonunda bu kızla evleneceğim diye düşünüyordum. Durmadan buluyordum bir yerden çıkartıyordum. Kız bizim mahallede ki ilkokullu arka gibiydi. O muallak de her yerden çıkıyordu. Bakkala giderken, binanın önünde otururken, top oynarken bir anda ilkokullu çıkar “oo zapa abi çok iyi oynuyorsun” der ve görevini bitiren asker edasıyla evine dönerdi. denizle birlikte yürümeye başladık. Aslında yanımda biriyle yürümekten de utanırım ama ne yaptığım aklıma gelmiyordu. -ee zapa nereye gideceğiz? +bilmem var mı gitmek istediğin bir yer? -sen söyle ne bileyim sen çağırdın. bak kevaşeye ya istemeseydin gelmezdin sonuç itibariyle. +iyi bari gel şuraya oturalım. oturmaktan nefret ediyordum o ara. Durmadan oturuyordum, okulda, okulun bahçesinde, binanın önünde, evde. Popom artık gibseler bile razıyım yeter ki oturma der gibiydi. denizle bankın birine oturduk. Belediye her tarafa yerli yersiz bank koyuyordu. Her mahallede neredeyse bir park oluyordu. deniz oturunca eteği hafif sıyrıldı ve iyice tüm bacağı görünür vaziyete geldi. Bende ona yakın duruyordum, bu sayede bacaklarımız birbirine değiyordu. Çok tahrik edici bir durumdu benim için. Ki en son dediğim gibi abimin arkaünü görmüştüm. Denizin bacakları kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibiydi. -deniz senin vücudun her sene gelişiyor galiba dedim. +hehe annemde öyle diyor. aklıma konuşmak için hiçbir şey gelmiyordu. -annen güzel midir? +evet niye sordun? -belli mi olur giberiz falan. real: hiç öyle sordum . +zapa bütün gün konuşmadan duracak mıyız? -şu anda konuşuyoruz ya. +zoraki oluyor. istersen kalkalım. haklıydı bir yere varamıyorduk. Düşünemiyordum o anlarda. denizi bıraktıktan eve geldim. Bütün aile salonda televizyon izliyorduk. Dandik bir yabancı film izliyordu babam, bizde mecburiyetten filme bakmak durumundaydık. Babam kötü filmleri bulma komitesindendi. Adam nerede berbat bir film var bulur izlerdi. filmin bir sahnesinde başrol 465431 kişiyi öldürdükten sonra sevgilisinin yanına gitti. Ardından bunlar şehvetli şekilde birbirlerine girdiler. Bütün oda sessizlğe gömülmüştü. Annem memelerini sıvazlarken babam pantolonu indirmiş duvara fışkırtıyordu. Abimde balkonda süpürgeyi içine alıyordu. böyle olsaydı bile daha iyi olurdu. Ama annem ve babam “bunların yaptığı ne lan böyle” der gibiydiler. Hayatlarında hiç birbirlerini çıplak görmemişlerdi herhalde. Abime baktım pis pis sırıtıp bana bakıyordu. “komik mi lan terbiyesiz herif” dedim şakasına. Babam “abinle ne biçim konuşmak öyle odana git “ dedi. Havalara bak adamda ki sanki şato da falan yaşıyoruz da odana git diye. Zaten abim de o odaya gelecekti nihayetinde. Odadan çıkarken anneme baktım. Kadın ruh gibi izliyordu. Bence ben isaydım annemde meryem. Mümkünatı yok bu kadın o işi yapmış olamazdı. Keşke maria magdelena m olsaydı. Çünkü arkae gerçekten çok ihtiyaç duyuyordum. odama gidip biyoloji kitabında ki anüslere falan bakmaya başladım. bu şekilde günler birbirini kovalıyordu. Denizle okul bahçesinde konuşuyorduk, furkanla sırada boş gözlerle etrafa bakıyorduk, yeşim bence kesin lezbiyendi. okuldan döndüğüm birgün abimin kişneyen huur çocuğu arkadaşı evdeydi. Uzun süredir görünmüyordu ortalıklarda. Odadan at sesleri gelince kesin o dur dedim ve haklı çıktım. Abimle yine msnde kızlarla konşup kişniyorlardı. -abimin arkadaşı sen niye bu kadar heyecanlı tepkiler veriyorsun dedim. +koçum kıza baksana neler yazıyor. Kesin verecek. Gerçi sen anlamazsın bu şeylerden. yanına gittim atın ve bahsettiği kızın yazdığına baktım. Yemin ederim “yarın ödevi verirsin bana” yazmıştı. Atla göz göze geldik. Bu bana “verecek değil mi lan” bakışı attı bende “senin ses tellerine abanayım” bakışı attım. ikimizde mutlu mesut hayatlarımıza devam ettik. abimi kişneynle baş başa bırakıp dışarı çıktım. Mahallenin işsiz abilerinin yanına gittim. “hoş geldin zapa görünmüyorsun “ dedi içlerinden biri. +bu ara ödevlerim varda. -bırak lan ödevi karı kız durumları nasıl. bütün mahalle popo ve vajina ikileminde gidip geliyorduk. Sadece annem ve babamın o organları duymuşluğu yoktu. +pek ilgilenmiyorum açıkçası. aslında ona bile yürüyecek haldeydim. -lan ilgilenmiyorum ne? muallak misin sen he muallak misin lan ? bunu söylerken eliyle ensemi de kavradı arka. +ondan değil kızlar pek yüz vermiyor. -kim yüz vermiyorlar zapa’ya, anasını gibelim. bir ara bu adamın kızkardeşiyle de ilgileniyordum ve o kız beni terslemişti. Adamın annesi adına üzüldüm. Hem içest hem mature kötü olmalıydı. +haklısın abi gibelim. iş hem içest hem gruba dönmüştü. -neyse zapa sen git bir şey konuşacağız. Zaten gidecektim yanlarından böyle demesine gerek yoktu. kendimi dışladığım ilkokullu gibi hissettim. ilk sınavların yaklaştığı hafta işler iyice kötüye gitmeye başladı. Bu döneme bok diyorum. kişneyen adamdan bile daha kötü şeylerle karşılaşacaktım. kimya dersindeydik ve ders boştu. Zaten kadın gelse de uyuyordu. Furkana bu kadını çırılçıplak soyarsak şantaj yapabiliriz demiştim. +sonra ne olacak? -kimyadan kalmayacağız. +diğer öğretmenler bırakırlar bizi. -onları da sikeriz. +doğru lan. gözleri ışıl ışıl olunca ciddi zannettiğini anladım. Ona uyuyabileceğini söyledim zaten uyuyacaktı. kimya dersinde badem bıyıklılardan biri yeşime laf atıyordu. Yeşim sınıfta hiç sevilmiyordu. Herkes onunla arasına bir mesafe koymuş gibiydi. Bense tam tersi onunla konuşmaya çalışıyordum ama bu kez de o benimle konuşmamaya çalışıyordu. badem bıyıklılardan biri yeşimin yanına gitti ve kızın saçını çekti. -lan abdestin bozulmasın dedim. anlamadı ne dediğimi. Ama yeşil çocuğun bunu yapmasına sinirlenmişti. Şişmanlar ve bademler çocuğun yeşime yaptıklarına gülüyorlardı. Ardından yeşim çocuğun toplarına indirdi bir tane. Hassiktir diye bağırdım sevinçten. Ben öyle bağırınca furkan da uyandı. Her zaman birinin toplarına vurmak istemişimdir ama ölmesinden korktuğum için cesaret edememiştim. Ama ölmüyorlarmış. Gerçi çocuk acı içerisinde yerde kıvranıyordu. Ardından diğer bademler yeşimin üzerine geldi. 4 kişiydiler zaten. Biri yerdeydi diğer 3 ü ayakta. Uzun süredir dayak yemediğim için aranıyordum açıkçası. Bademlerden birine kafa attım. Bu benim tutturduğum 3 kafadan biri değildi. Omzuna vurdum. Ama çocuk çok yavaş olduğu için ardından bir tane karnına geçirdim. Bademlerden bir diğer bana kafa attı. Gerçekten çok sağlam vurmuştu. Ulan ben niye kafaları tutturamıyordum. Gerçi o çocukta çenemle ağzımın ortasına bir yere vurmuştu. Neyse ki yavaş vurduğu için pek bir şey hissetmedim. Derken furkana bademlerden cihat gücü geçmiş olacak ki bana kafa atana kafayla karşılık verdi. Ulan bu herifte kafayı tutturmuştu amk ben niye tutturamıyordum? Son kalan badem de sırasına kaçtı. Bademleri yok etmiştik. Şişmanlar “ooooo wuhuuuu” sesleriyle eşlik ederlerken öndekilerin bir kısmı test çözüyor diğer kısmı da korku dolu bakışlarla bizim olduğumuz yere bakıyorlardı. Yeşim bize bir saol bile dememişti. Ben bundan böyle yeşimin olmayan şarkılarını dinlemeyecektim. furkanla okul çıkışında mutlu ve okulun sahipleri gibi hissederek yürürken bademler karşımıza çıktı. Bu sefer arkadaşları da vardı. Bilirsiniz okullarda ülkücü gruplar filan olur. Aralarından onlardan da vardı. bu kısmı size anlatmak istemiyorum. Sadece diyebileceğim siktiğimin okulunu temizlemiyorlardı her zamanki gibi. Toz toprak kaynıyordu her taraf. üstüm başım kir içinde eve gittim. evde kimse yoktu. anahatarı komşuya bırakmışlardı. Tam tuvaletteyken telefon çaldı. 3. Çalışında yetiştim. Annem arıyordu: -oğlum abine araba çarptı dedi. Abim için ilk kez gözlerim o anda dolmuştu. Odaya gidip boşluğa bakmaya başladım. 10-15 dakika kadar öylece oturduktan sonra telefon çaldı. babam bir hastanenin adresini verdi ve gelmemi istedi. Şimdi dürüst olmalıyız gitmek zorunda değildim. Böyle zorla çağrılmak sinirimi bozmuştu. Yine de hemen evden çıkıp söylediği hastaneye gittim, bahsettiği hastane 20 dakikalık yürüme mesafesindeydi. hastaneye girdim ve önüme çıkan doktora abimi sordum: -şuraya gidin görevli söyler nerede olduğunu ? türk dizilerinin yan etkisini görmeye başlamıştım. +yaşayacak mı doktor. -oğlum ben ne bileyim git ona bakan doktora söyle. +nasıl ya kaç tane doktor var. -baya. boşu boşuna oyalıyordu göt. Bahsettiği kişinin yanına gittim. bana abimin nerede olduğunu söyledi ama bulamam dedim. Mecburen yanımda geldi. abimin kaldığı odaya girdim. Orospu çocuğu kanlı canlı yaşıyordu. Öyle suratında birkaç çizik falan vardı. içten içte sevindim bir şey olmadığına. -ne oldu abi nasıl başardın bunu? +düzgün konuş abinle. Bak çocuğu matematik olimpiyatlarına göndereceklermiş o heyecanla eve gelirken olmuş. başarılı heriflere üzülmeyeceksin. Ayrıca bu çocuk düpedüz maldı. Eve 50 adımlık mesafede nasıl bir insan arabayla çarpışır. abimde mal gibi sırıtıyordu. Herhalde izlediği ferreler aklına geliyordu. Seksi bie hemşire ona verecek sanıyordu. içeri hemşirenin biri girdi. Birkaç ton vardı. Abime baktım, morali bozuldu. Kesin sikeceğini düşünüyordu seksi bir hemşireyi. (şimdilik son geceye doğru geleceğim, kafeci tanıdık olmasa oral çektirmek zorunda kalırdım, param yok lan bu kadar) abimin hiçbir şeyi yoktu ama önlem mahiyetinde kalmasını istdiler bir gün daha. Annem de vefakar kadın triplerine girip abimin yanında kaldı. Babm da durur mu amk bu da gaza geldi bu da abimin yanında kaldı. Bana da bir gibtir git demedikleri kaldı zaten. Tek başıma eve gelip direk soyundum. Çıplak olmak gibisi yoktur. Evde dönmeye başladım çıplak şekilde. Gözlerimi kapatıp çıplak dönerken bir popoya çarpacağımı hayal ediyordum. En sonunda sallanan penisim koltuğun ucuna çarptı, bende bağıra bağıra yere kapaklandım. akşama doğru kapı çaldı. Ben o sırada babamın oturduğu sandalyeye iğrençlikler yapmakla ilgileniyordum. Vücudumu kapının arkasında saklayarak kapıyı açtım. Kişneyen bin kurusu kapıda bekliyordu salyalarını akıtarak. -abin evde mi zapa. +hayır değil. -nerede? +hastanede araba çarpmış. bu gerizekalı tuhaf tuhaf sesler çıkardı. Üzülme efektiydi galiba. Hangi hastanede olduğunu bile sormadan koşarak uzaklaştı. Bu çocuk aklıma hep askerde at la yiyişen bir adamı getiriyordu. Mahallede işsizlerden biri anlatmıştı bunu. Bir de öyle bir iştahla anlatıyordu ki mahideyi gibtiğini falan zannetmeye başlamıştım. kişneyenden sonra yine kapı çaldı. Kapıyı açtım ve ilkokullu karşımdaydı. -zapa abi bana ders çalıştırsana dedi. küçük mahallelerde oturanlar bilir vardır böyle şeyler. Çatkapı gelir komşu çocuğu ve ders çalıştırılmak ister. Annesi annemle arkadaştı. Bende bu binle arkadaş olmak zorunda değildim. Cevap bile vermeden kapattım kapıyı. Bu 10 kere falan zile basınca sinirle kapıyı açtım gizlenmeden. Çocuk beni çıplak görünce nasıl bir ruh haline büründüyse defteri atıp merdivenden indi. Defteri alıp geri fırlattım yanıma. “bugün olmaz abim ölüyor “ dedim. Defoldu gitti yanımdan. Ertesi gün evde kimse olmadığı için okula gitmedim. Güzel bir gündü benim için, okula gitmediğim her gün güzeldir.
öğlene doğru bizimkiler eve geldi. Hem annem hem babam abime destek olarak sürüklüyorlardı herifi. Bu binte “ahh ohhh” diye inliyordu. Hesapta ağrısı varmış gibi göstermeye çalışıyordu ama kesin doktorlar gibmişlerdir bunu diyordum. abim odaya geçip yatağa yattı. Bende buna tepeden bakmaya başladım. -ne oldu lan zapa. +ne ne oldu? -ne diye mal gibi bakıyorsun? +doğru söyle lan gibtiler mi seni? -hehe ne diyorsun lan mal. +ne diye inliyorsun salak salak. -iyi davranıyorlar inleyince. +sana zaten normalde de iyi davranıyorlar. -olsun böyle daha da iyi. demek ki abim orgazm taklidi yapsa evi barkı üzerine yapacaklardı. bu arada sınıfta işler berbattı. Bademler bütün gün gözünü bizden ayırmıyordu. Kalkıp kafa atmak istiyordum ama tutturamayacağımı biliyordum. kavgadan sonra yeşim bizde daha iyi davranmıyordu. Kız iyilik yapınca cehenneme gideceğini sanıyordu. Fizik dersi işlenirken yeşim le konuşmaya çalışıyordum: -yeşim saçını neden kısa kestiriyorsun? +sen neden hiç susmuyorsun? -sen neden hep soru soruyorsun? +sen niye hiç cevaplamıyorsun? bu kızı akıllarda soru işaretleri bırakarak gibmek istiyordum. bu konuşmaların geçtiği günün sonunda furkan beni eve davet etti. Çocuğun yalnızlıktan ölecek durumda olduğunu 10 km öteden anlıyordunuz. Yalnızlık bu kadar sorun edilmemeliydi aslında. Kimsenin aptallıklarını dinlemek zorunda kalmıyordunuz, iğrenç muhabbetlerinden kusacak duruma gelmiyordunuz. Neden bir insan yalnız kalmak istemez ki? furkanların evi de her ev gibiydi, bu yüzden anlatıp zaman çalmak istemem. Furkanın odasında bilgisayar başında oturuyorduk. Hararetli şekilde oyunlardan bahsediyordu. Bir tak anlamıyordum söylediklerinden. Sadece gta yı adam akıllı biliyordum. o gibik oyunda da inşaat patlatma görevini geçemiyordum zaten. Ardından odaya furkanın annesi girdi, bize meyve suyu ve atıştırmalık bir iki şey getirmişti. Kadının yüzünde zoraki bir gülümseme vardı. bunun yanında Gözünün altında hafif morluk vardı. Furkan annesinin gözüne baktığımı görünce kıpkırmızı oldu ama belli etmemeye çalıştı. Furkanın annesine gülümseyip teşekkür ettim. Eğer çok konuşkan ve kendinden emin biri olsaydı hayatta teşekkür etmezdim. Ama yüzünde mağrur bir ifade vardı. Furkan oyunları anlatmayı kesmişti, 10 dakika kadar susup sadece önündeki oyunu oynuyordu. Sonra birden konuşmaya başladı: -kanka bizim evde durumlar biraz kötü. bu pek umurumda değildi açıkçası. +anlıyorum. -annemin gözünün altında ki morluk falan hep o yüzden. +anlatmak zorunda değilsin . Gerçekten değildi, pek dinlemek istemiyordum. -boşanabilir bizimkiler. keşke abimle bizde boşansaydık. +evet. sonra sustu furkan. Konuşurken de yutkuna yutkuna konuşuyordu. Üzülmüştüm onun adına. Hayır yalan atıyordum, pek önemseyememiştim o an. Ama kötü bir durumdu elbette. Herif çok bitkin görünüyordu. Aile de ne olursa olsun genelde penisin ağzında kaldığı kişi çocuklar olur. furkanlarda bir süre daha oturduktan sonra eve gittim. abim hala yatıyordu. Tam uyuz binin tekiydi. Benden age ofu açıp dediklerini yapmamı istiyordu. Oyundan da zerre anlamıyordum, halbuki hilesi falan varmış yazsaydık bu kadar zahmete girmezdik. En sonunda abime dayanamadım ve internetten mature ferresi açtım . abim “kapat lan bu iğrenç şeyi” diyordu. Kadınlara saygısı yoktu bunun. Ne olmuş kadının göğüsleri ayaklarına kadar sarkmışsa? Onun da gibilmeye herkes kadar ihtiyacı vardı. Abim tiksinmeyle karışık bakıyordu ama zevk alıyordu bence. En sonunda yaşlı kadın ferre de ciddi ciddi bayıldı, orada kapattım. Yaşlıların bayılmalarından daha iğrenç az şey vardır.
saate baktım ve zilin çalmasına neredeyse yarım saat vardı. Matematik sorularına baktım, hiç birini yapmamıştım. Ama en azından koskoca yarım saatim vardı. Matematikten ilk sınavımızdı ve yine çalışmamıştım. keşke en arkada oturmasaydım veya miyop olmasaydım. Yeşim ön sırada kalemi kağıttan çekmiyordu neredeyse. Bademler amuda kalkarak bile yazabilirlerdi, huur çocukları bir an olsun soruyu bile düşünmeden bütün problemleri yapıyorlardı. Furkan a baktım, furkanda bana baktı. Keşke cemil de olsaydı, hafiften yalnız hissetmiştik kendimizi. Yalnızlık bu anlarda iyi değildir. kendiniz gibi veya daha kötü durumda ki insanları görüp rahatlatırsınız kendinizi. Bu da insanın ne kadar zavallı ve iğrenç bir yaratık olduğunun kanıtıdır. bir kez daha furkana baktım. Kısık sesle “kanka ben gidiyorum” dedi. Kağıdını verdi ve sınıftan çıktı. O artık özgürdü, bense her şeyi biliyor gibi gözüken bu yığının ortasında kalmıştım. Ama olsun ben mahidenin poposunu görmüştüm, hatta görmekle kalmamış içine girmiştim. Sadece bu yüzden bile kafadan elli puanı hakediyordum. Ama asosyal ve her tarafından abazalık akan matematik öğretmeni ne anlasın benim halimden? bana ekstra 50 puan vermesi için onun shell istasyonunda pompacı benimde her seferinde yüz liralık akaryakıt alan bir embesil olmam gerekirdi. Şişmanlara baktım, zar zor soluk alıp vererek önlerinde ki kağıda homurdanır vaziyette eğiliyorlardı. Ama yeşim tam anlamıyla pislikti. Yani onun için kafa atmaya çalışmıştım ve o bana yardım etmiyordu. Sırtını dürtmeye başladım, kısık sesle git başımdan diyordu. Bir an sırtını delecek gibiydim, parmağımla. hafiften kafasını çevirdin yeşim: -ne var ? +sence kağıtları değiştirmeli miyiz? -neden? +senin için kafa atmaya çalıştım bademlere. -senden kafa atmanı istememiştim. +ama attım artık. -iğrenç birisin. +ama kafa atmaya çalıştım. kağıdıma baktı yeşim. -hiç mi yapmadın ? +hiç yapmamak veya az yapmamak diye bir şey mi var . Bu gerizekalı bile bütün soruları yaparken benim soruları yapamamam, matematik zekam -50 ydi herhalde. ardından işler daha da taka sardı. Matematik öğretmeni bizi konuşurken gördü. bin kurusu direk geldi ve iki kağıdı da alıp gitti. Yani bu yaptığı kıskançlıktı. Tam da bütün deham ortaya çıkacak gibiydi. Yeşim bana sinirli sinirli bakıyordu, sınıftan çıktık. Yeşim ciddi ciddi eliyle yakamdan tuttu. -gibtir git oğlum başımıza bela mısın sen? +bıraksana lan gömleğimi. -bir daha benle tek kelime bile etmeyeceksin. +iyi bırak gömleğimi. bu hepsinden kevaşe çıkmıştı. Bademlerle bir olup maklubelere yatırarak gibmek istedim onu. Yanımdan gitti yeşim. Bende kalçalarına baktım, zaten iyi bir vücudu yoktu. teneffüslerde ve okul çıkışlarında ara ara denizle konuşuyorduk. Bu sene pek konuştuğu kişi olmadığını söylüyordu. Bende göğüslerine bakıyordum o bunları söylerken. bir okul çıkışında denizle ilerlerken en sevdiğim popoyu gördüm. Miyoptum falan ama bu arkaü unutmazdım. Mahide nin yanında yine biri vardı. Bence mahide yi artık arkaü yönlendiriyordu. Bütün düşüncelerine falan arkaü karar veriyordu. Bu yüzden yanında hep farklı bir erkek vardı. Belki de onu benden ayıran da arkaüydü. Mahide nin durmadan farklı biriyle olması arkalükten başka bir şey değildi. arka kelimesi çok kötü bir kelime bu arada. 10 15 defa tekrar edince tiksiniyorsunuz. Popo ona nazaran daha iyi. denizle yürürken onu bizim eve davet ettim bilmem kaçıncı kez. O da bize gelmeyi kabul edince bütün vücudum aydınlandı. Uzun süreli hasretimi dindirebilirdim. Bu tür şeyler insanda bağımlılık yapıyordu. Devrim, savaş, utandırıcılar , seks, lipton ice tea şeftali. Ama seks diğerlerine nazaran daha uzak bir ihtimaldi. Bazen seks sizi o kadar sarıyordu ki her şeyi yanlış anlıyordunuz. Bir keresinde televizyonda ki bir filmde kemal sunal restine rest demişti. Ailecek oturup izlerken ben salyalarımı akıtarak gülmeye başladım. sonradan restine rest dediğini abimden öğrendim. Bense onu “seksine seks” sanmıştım. Denizle bizim eve geldik. Keşke embesil abim evde olmasaydı. Bu kapıyı açınca yüzü yine aydınlandı bunun. Birlikte giberiz falan zannediyordu. Denizi bizim odaya arkaürdüm. ikimiz oturduk sandalyelere. Gerizekalı abime baktım, herif kapıyı açıp tekrar yatağa gelmişti. Bize bakıp sırıtıyordu. Abimin otuzbir malzemezi olmak istemiyordum. Denize istere salona gidebileceğimizi söyledim. iyi olur dedi. O da abimden korkmuştu belliydi. denizle salona giderken odanın kapısından abime baktım. içine akıtmıştı herhalde öyle acınası bir yüz ifadesi vardı. Kursağında bırakmıştım penisini. salonda denizle birlikte koltuğa oturup televizyonu açtım. Kanallar berbat programlardan geçilmiyordu. Deniz bacak bacak üstüne atmıştı, belki de bu yüzden açtığım her kanal kötü geliyordu. -ee zapa okul nasıl gidiyor? en azından ooo dememişti. +çok iyi. Bir aksilik olmazsa teşekkür alacağım. okul konusunda yalan atmaya bayılıyordum. ilkokulda bir arkadaşımın kardeşi vardı. Çocuk takdir alacağım diye insnların kafasını gibiyordu. Karne günü sorumluluklara kalmıştı. -vay çalışıyorsun yani artık +evet. Hergün 150 soru çözüyorum. Bir saat kadar da konulara bakıyorum. ben hayatım boyunca toplamda 25 soru çözmüşümdür. Bunları çözerken ilkokul da kurstaydım. Onları da yanlış yapmıştım ama hoca cevapları açıklayınca o cevaplarla yanlış yaptıklarımı değiştirmiştim. Sınıfın en yüksek netine sahip olmak paha biçilemezdi. Abimin yerinde olsam mutluluktan arkaüme mermer falan sokardım. -çok iyi be. Bizi de çalıştırırsın artık. bu salakların bir üst sınıfta olup benim kalmış olmam acınasıydı. Benden üst sınıftaydı ve çalıştırırsın diyordu. +evet olabilir. deniz in suratına baktım. Bence kesin verecekti. Ya da vermeliydi, yemin ederim çok ihtiyacm vardı. Denizden bir adım bekliyordum vücuduna yapışmak için. Deniz “kumandayı versene bir araştırayım” dedi. Bence tam zamanıydı. Elimi bacaklarına attım. Deniz “yapma, be dur” diyerek güldü. iyice sevindim böyle olunca. Elimi bacaklarının daha da ilerisi arkaürdüm. Sert bir şekilde okşuyordum bacaklarını. Eliyle beni ittiriyordu hafiften. Bu sefer elimi göğüslerine attım ve onu sırt üstü yatırdım. Ardından heyecanla üzerine çıktıp. Ardından deniz “bıraaaaaaaak” diye bağırmaya başladı. O korkuyla üzerinden kalktım. “huur çocuğu, bin bir daha yanıma yaklaşma lan” dedi ve evden gitt. Bu yaptığı utanç vericiydi. ilk başta gülmesi ve ardından bunu yapması tahammül edilebilir gibi değildi. Kızın öyle bağırdığını duyunca abim salona koşmuştu. Kız gidince konuşmaya başladı: -sapık mısın lan sen? +abi zaten taş kesilmiş gibiyim git yanımdan seni de gibebilirim. o an yüzüne baktım, sahiden korkmuştu. Merak etmesine gerek yoktu, o arkale kimse ona taciz girişiminde bulunmazdı. -lan ya kız ailesine söylerse başımıza iş alırsak? +ya kız ne diyecek benimle yattığını mı? -oha yattınız mı? abime baktım elini pantolonunun üzerine attı. +her neyse işte abi. -anlat lan anlat. iyice gaza gelmişti. Çekmek için yer arıyordu pislik. +biz birgün bunların evindeydik. -evet . +bu direk soyundu. -aoghh anlat lan anlat. +hemen üzerine atladım. -haha hadi lan çabuk ol. +ardından annesi bizi yakalamasın mı* -of oğlum ya. +dur dinle asıl olay şimdi başlıyor. Annesi de geldi yanımıza soyundu. -hadi lan. +inanmazsan inanma. -tamam lan tamam anlat. +birlikte yalaşmaya falan başladık. Sonra… -sonra. +bunlar aktarlıymış meğerse. -hasgibir lan muallak. Biz de seni dinliyoruz. abimin hayal kırıklığı kate upton ın swfsi diye açtığı şeyin korkunçlu karı çıkmasıyla hayatı trajediye dönüşen çocuğunkiyle yarışırdı. Bu olaydan sonra deniz benimle irtibatı kesmişti. Hayatım iyice durulmuştu. ilkokulda ve ortaokulda hatta lise 1 de hiçbir şey yaşamazken birden bire her önüme geleni söylememle tuhaf şeyler olmuştu hayatımda. Ama artık pek yapacak bir şeyim kalmamıştı. Deniz o günden sonra benimle bir daha muhattap olmadı. Yine abimle kalmıştık. Abimin kişneyen binine ne olmuştu merak ediyordum. En son abime araba çarptı diyince arap atının tecavüzüne uğramış gibi sesler çıkararak nereye gittiği belirsiz bir şekilde koşmuştu. -abi senin arkadaşın araba çarptığı gün bize gelmişti konuştunuz mu onunla? +evet . -buldu mu seni o gün? +hayır. -ee nereye koştu o öyle hayvan gibi? +düğünü varmış galiba. abim dalga geçiyordu galiba. Ama yüzüne baktım ciddiydi. Belki de gelini gibmek için gitmiştir kişneyen. Tuhaf bir herifti. Okula gidip gitmediğini de bilmiyordum. Zaten hangi öğretmen dersinde bu herifle muhattap olmak ister ki? ilk sınavlar bittiğinde elimde kalan şey ferre izlerken sıvazladığımdı. O da pasif gibiciydi zaten. Mahide yi gibtiklerini hissediyordum. Rüyamda, hayalimde hep mahide inliyordu. Onlar yapınca bende yapmış oluyordum. ve berbat durumda oluşumun tescillenmesine geldi sıra. 17 me girmemiştim ve artık en azından bir canlıyla daha birlikte olmak istiyordum. Hayatta başak bir amacım yoktu. zaten olsaydı da erişemezdim. Tek servetim birkaç yılda biriktirdiğim 97 liraydı. Hiç harcamıyordum o parayı. Ekmek aldıktan sonra artan paralar sayesinde 97 lira biriktirmiştim. mahallemizde kaşar melis adıyla anılan bir kız vardı. Zaten melis adlı bir kız hakkında hiç iyi şeyler söylendiğini görmedim. Melis dediğimiz kız balk etli biriydi. 1. 55 falandı herhalde. Mal varlığı türkiyenin ekonomik kalkınma planını tek başına gerçekleştirebilirdi. Bunda yağları tartışmasız çok etkiliydi. Göğüsleri ve poposu ciddi anlamda büyüktü. Yüzü de öyle çok aykırı bir güzelliği olmasa da fena değildi. Ya da çirkin olabilirdi, o ara pek dikkat edemiyordum buna. Poposu olan her dişi birey buna göğüslerini de eklerse benim için tapılabilecek bir varlıktı. Benden bir yaş büyük olan melisi uzun aramalarım sonucu mahallede bir yerde sigaara içerken buldum. Kızı bulduğumda tam 9 gündür onu arıyordum. Ona işim düşmeseydi hergün görürdüm. Melisin yanına gittim. beni henüz görmemişti bile merhaba melis dedim. -oooo zap… kesin sikecektim artık bunu. -oo zapa yanımıza gelir miydin sen? küçükken mahallede herkesle zaman geçirirdim ben. Lise de ise pek görüşmüyordum onlarla. Bu yüzden her kimle selamlaşırsam “oo zapa, yaşıyor musun sen” gibi tepkiler alıyordum. +gelirim tabi ne olmuş? -iyi gel otur yanıma. Sigara içer misin? sigara içen biri değildim. Kızın yanına bağdaş kurup oturdum. O da aynı şekilde oturuyordu. Bir apartmanın bahçesi gibi bir yerdi. Etrafı duvar örgüyyle ve ağaçlarla kaplıydı. Sigara içtiğimizi kimse görmezdi anlayacağınız. Bende bir nefes alayım bari diyerek içime çektim. Sonra aralıksız 1 dakika öksürdüm. Meliste helal helal diyerek gülüyordu. -hiç mi içmedin be? +hayır. Bir daha da içmem bu ne böyle. -başta ben de öyle demiştim. +iyi bok yemişsin. -hehe salak. Seni de görürüm büyüyünce. alt tarafı 1 yaş büyüktü benden. O günden sonra 1-2 kere daha içime çekmiştim bu tip anlarda. Onun dışında hiç sigara falan içmedim. +melis hayatın nasıl gidiyor? -iyi fena değil. nereden çıktı bu? +hiç soruyorum öyle. Melis sen hiç şey yaptın mı? bu sigaranın da etkisiyle öksüre öksüre kahkaha atmaya başladı: -ne yaptım mı lan? +bilirsin işte iki kişi tek hale bürünür. bu tekleşmenin patentini almayı planlıyordum. Bu arada melisin yattığını elbette biliyordum. kız mahallede bir babama vermemiştir herhalde. Bir de abimle bana. Ailecek seks yetmezliğinden ölecektik. -yani zapa bu şeyler her yerde konuşulmaz. Başkasına söylesen seni linç bile ederler bu ülkede? külliyen yalandı bu. Bir insana hayvanca bir açlıkla değil de sakince bu konuya açarsanız o en fazla utanır müsaade isterdi. +her neyse işte cevapla hadi. -ne diyeyim şimdi? Hem sen neden soruyorsun, sen söyle bakayım hiç sen yaptın mı? “+ulan babamı bile gibeceğim neredeyse.” +sınıftan bir kızla yaptım. -vaaay zapa ya bakın siz. Demek bir kızla yaptın. +yani doğal olarak. erkekle yapmak güzel olmazdı. -haha sana göre. +sana göre nası. -kızlara göre pek farketmez aslında. +nasıl, kızlarla da mı yapıyorsunuz? -var yani yapanlar. +gol atamadıktan sonra top oynamanın ne anlamı var ki? -o ne demek be? +yani iki kız ancak zaman geçirtir. Sonuca varamaz. -yani belli olmaz orası. +hadi be söyle artık hiçbir erkekle yaptın mı? -öff evet evet. +anlatsana. -iyice sapıklaşmışsın zapa he. Sen küçükken kuran kursundan çıkmazdı. yemin ederim doğru söylüyordu. Ben kuranı bile hatim etmiş biriyim. Hatta yasinin 4 sayfasını ezbere biliyordum ama hep 4 sayfasından sonra kuran kursu bitiyordu. +sen anlat bende anlayacağım melis. -ilk başta sen anlat. keşke hala bu tarz insanlarla görüşsem. Gerçi artık etrafmda insan bile yok. Sadece kafenin önünde bir kedi var bide kafe sahibi. O da ferre izliyor sanırım ekrana dalacakmış gibi bakıyor. +sınıftan bir kız bizim eve gelmişti. Bununla doğruluk mu cesaretlik mi oynuyorduk. -bakın zapaya ya yürü be . senin cümlelerini gibeyim. Bir vajina iki göğüs ve bir popo için düştüğüm hallere bak. +ardından oyun tuhaf yerlere geldi. Kız oyundu, ben de dayanamadım üzerime atladım. zaten 17 yaşında bir kızın yanında bir erkek olması bile onu ateşler. Bu durumda melis iyice coşmuştu. -böyle mi anlatılır be. +hadi melis şimdi anlat. -ya benimkisi böyle değil. işte başlangıç diyelim. Buna muamele çekmek falan diyorlar galiba. +o ne demek öyle? -yani sadece yalıyorsun. vücuduma ani bir titreme geldi. +ee sonra ne yaptın? -o kadar işte. +tekleşme? -saçmalama be ben bakireyim. of allahım hani kaşardı bu kız. yine de en azından tahrik olmak amacıyla iyice yanaştım melise. Elimi falan pantolonunun üzerinde gezdiriyordum. “iyice sapıklaşmışsın sen zapa” diyip gülüyordu melis. ikinci bir deniz vakası yaşanmaması için dua ediyordum. Göğüslerine hafifçe dokunmaya başladım. ardından melis mahalledeki lakabını hakeder bir şekilde gel benimle dedi ve bahçesinde bulunduğumuz binanın bodrumuna indik. Melisin kalçalarını sıkmaya başladım. ardından melis pantolonumu indirdi ve yalamaya başladı christopherı. Saçından çekip sert bir şekilde ileri geri çekiyordum kafasını. Melis te penisim ağzındayken gülmeye çalışıyordu. Ortaya serkan inci nin tipi gibi bir şekil çıkıyordu. melis çoktan bir kez getirmişti beni ve ikincisi için yalıyordu. Ardından melis ayağa kalktı. Onun pantolonunu indirdim. Gördüğün en etli vajinaya sahipti kendisi. Penisimi içine yerleştirecektim ki istemedi. Ardından “şimdi sen yala” dedi. Mecburen katlandım bu duruma. Vajinası kokmuyordu. Yani hiçbir şey kokmuyordu. Tuz falan dökmüştü galiba üzerine. Tu z bile hafiften kokardı ama kızın kokusu yoktu ciddi ciddi. Ardından bu sefer melis saçlarımı derisinden koparacakmış gibi çekmeye başladı. 10 dakika beni bu iğrenç şeye maruz bıraktı. Ardından gelince pantolonunu çekti. -ee melis tekleşelim. +olmaz zapa ya . -ya melis baksana bu şekilde bırakılır mı? christopher diyaloglardan habersizdi. Kendi başına dik vaziyette girecek yer arıyordu. Ardından melis tekrar yalamaya başladı penisimi ve ikinci kez geldim. Ardından giyinip binadan çıktık. istediğimi alamamıştım. Zaten bu 16 . yaşımın son seksüel olayıydı. Yalnız bu melis sahiden kaşardı. Zaten ailesi de 18 yaşında onu biriyle nişanlayacaktı. Hangi gerizekalı mahallenin potansiyel seks makinesiyle evlenir ki? Aslında ben evlenirim, güzel bir olay yani. ikinci sınavlar başlamıştı. Sürat kesmeden derslerime çalışmamaya devam ediyordum. Dil ve anlatım ve edebiyat gibi sınavlar atmaya daha müsait sınavlardı ama fizik sınavında atamadığımı bile hatırlarım. Fizik sınavında gerçekten atılmıyordu. Yani maddenin üç halini falan yazmıştım bir keresinde. Keşke fen bilgisi dersini lise de üç farklı derse ayırmasalardı. Belki herşey atmaya daha müsait olurdu. okulların kapanmasına az bir süre kala monotonluktan ölmek üzereyken abim dünya nın gidişatını etkileyecek bir eylemde bulundu, eve kız attı. Hala zihnimin bir yanılsaması olarak gördüğüm bu durum sadece benim veya çevremdekiler için değil tüm evren için büyük bir tehditti. Abimin eve getirdiği kız sıradan bir tipti. Saçları düz falandı, dar pantolon ve hırka giymişti. Abimle birlikte yanında ki kız bilgisayar oynarken içeri daldılar. Abim beni odanın dışına çağırdı yanına gittim mecburen. +zapa oğlum ssen evden git ne olur ne olmaz. -ulan utan utan namuslu kızlara yaptığın iğrençliklere bak. +ne iğrençliği lan , hem bunu sen mi söylüyorsun, mahallennin sapığısın pezevenk. -o kızı gibtirmem lan sana. +kendine gel lan deli. -abi çok ciddiyim ya ikimiz ya hiçbirimiz. +salak salak konuşma git şu evden. abim bir kızla birlikte olacaktı ve ben elizabethe devam edecektim. Bu hem şahsıma hem christophera edilmiş bir hakaretti. -o zaman para ver lan bana. Yoksa girerim kızın odasına onu gibmeye çalıştığını söylerim. gibmek kelimesi de berbattı. abim bunu diyince sahiden diyebileceğimi sandı. Banyoya gitti bir an için. Herif banyoda parasını saklıyordu. Bende fırsattan istifade kızın yanına gittim. -merhaba ben zapa. +merhaba zapa, abin söylemişti. -iyiymiş. Ee ne yapacaksınız ders falan mı çalışacaksınız? +evet matematik çalıştıracak bana. allah ım benim neden matematiğim bu kadar kötü. belki de polinomları bilseydim şu anda bu durumda olmazdım. -evet iyidir matematiği. +iyi mi? Abin okulun en çalışkanlarından. Süper matematiği çocuğun. -çocuk diyip geçme bence. Kendini koru bundan. +haha neden? “-nedeni mi var lan sevgi koyacak senin” -biraz tezcanlıdır kendisi. +bir şey olmaz merak etme. “bugünün gazete manşetleri: hayatında am görmeyen genç matematik dersi bahanesiyle ders çalıştıracağını söylediği kızın vajinasını söküp kayıplara karıştı. Mağdur kız vajinasını istiyor.” -iyi ben söyleyeyim de. kızla konuşurken abim çağırdı tekrar. 20 lira uzattı bana. Hiç yoktan 20 liram olmuştu. Artık kızı öldürse umurumda değildi.
dışarı çıkıp gezmeye başladım.20 lirayla ne yapacağımı düşünüyordum. Benim için bir servet sayılırdı. Eski günlerin hatırına uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapmaya karar verdim. Kızlardan birini takip edecektim. Ama ne güzel ne de seksapalitesi yüksek olmalıydı. Özellikle şişman kızları arıyordum. En sonunda evlenmemiz halinde yatağa vinçle taşıyabileceğim tarzda bir kızın peşine düştüm. kız her 5 dakika da bir mola veriyordu. Yani kızın neresine baksanız poposu görünüyordu. Sadece arka falandı kız. Tuvalete oturduğu anı hayal bile demiyordum. Arkasından yürüdüğüm için gözlerimi nereye kaçırırsam kaçırayım insanlar kızın arkaüne baktığımı sanırdı. 25 dakika içinde 5 mola verdikten sonra kız çimenliğe oturdu. Zemin birkaç metre aşağı çöktükten sonra kızın yanına gittim. aslında gayet seksleşilebilecek bir kızdı bence. Yanına gidince tip tip bakmaya başladı bir an, ulan ya öğlen yemeği zamanına denk geldiysem diye geçirdim içimden. Ya yemeğini vajinasından içeri sokarak yiyorsa, ya beni vajinasından içeri sokup geri kalan hayatımı orada geçirmeme neden olursa? inanılmaz bir iç çatışma yaşıyordum. Sonra kız konuştu: -merhaba bir şeye mi bakmıştınız. güzel konuşuyordu kız, ben konuşurken yediği insanları falan ağzından sıçratır diye bekliyordum. Aslında abartılacak kadar şişman değildi. +ben bir saçmalık yapıyorum. Böyle önüme çıkanı falan takip ediyorum. -sapık mısın sen? +o anlamda değil. -ee ne yapıyorsun takip edip? +konuşuyorum falan, zaman geçiyor hem. Abim şu anda evde bir kıza matematik çalıştırıyor da. -ilginç. +kesinlikle. Yani matematiğim iyi olsaydı o kızı ben çalıştırabilirdim. -kötü mü matematiğin. +yani 90 aldım son sınavdan (15 falan almıştım) ama abim beni 5 puanla geçti. -derslerin iyi o zaman. “+haha ne diyorsun lan sen şişman anasını bile gibiyorum” +evet. Takdiri 3.35 le kaçırdım (küsuratlı atınca inanıyorlar) -yazık olmuş. +evet öyle. Birini bekliyor musun? -evet abimi. +iyi günler. dedikten sonra biraz daha dolaştım ve eve gittim. evin camlarında meni falan yoktu belki de abim yapmamıştır diye seviniyordum. zile bastım ve abim kapıyı açtı. Yüzü asıktı abimin. Onu böyle görünce çok sevindim. Bu yüzüme bile bakmadan odaya gitti. Hemen yanına, odaya gittim: -abi ne oldu kendini gibmiş gibisin. +sus be oğlum. -söyle be ne oldu? +her şey iyiydi ders çalışıyorduk? -soruyu mu yapamadın lan haha. +yoo soruları gayet rahat yapıyordum. -ne oldu peki anlat çabuk. +sonra kızla hafif hafif sürtünmeye başladık. -meğer kızın gibi varmış çıkardı seni dayadı dolaba ve… +lan sus iki dakika. Sürtünüyorduk, bende senin taktiği yaptım. -direk ağzına… +ya sen bana ne söylemiştin büşra ile. -elini direk bacaklara falan mı at demiştim? +bunun gibi işte. bende attım bacaklarına elimi, kız geri çekildi ama gülüyordu. -abi gülüyorsa çıkarsaydın direk oluyor öyle. +hee kolaydı . bu gülünce bende gülmeye başladım. -evet. +hatta biraz hayvanlaştım kahkaha atmaya başladım. -çok güzel. +güldük güldük olay kendiliğinden bitti ders çalışmaya devam ettik. -senin baban da böyleydi zaten. 16. yaşımın son dönemini adlandırmak gerekseydi adlandırmazdım. O kadar ki boktandı. Okulda bademler, evde abimler ve sokakta ilkokullu piç kurusu. yavaş yavaş ilk dönemin bitişine doğru bir sınav öncesiydi. Ne sınavı olduğu aklıma gelmiyor. Teneffüsteydik ve furkanla kimseye göstermeden bisküvi yiyorduk. Salakçaydı çünkü geçen sene ki gibi değildi sınıf. Kimse bizimle muhattap olmuyordu bu yüzden bisküvi vermek zorunda kalmıyorduk. Ama geçen sene götveren komünistler bisküvilerin kokusunu sikişirken bile alıyorlardı. Yemin ederim sınıfın ortasında bir kız soyunsa ve biz bisküviyi açsak göt herifler kızı bırakır bisküviyi yerdi. Hatta kız arkasını dönse ve gelin dese tam kızın yanına gidecekken geri dönerler bisküvileri duvara dayayıp sikmeye çalışırlardı. Sikmek sahiden berbat bir kelime. işte bu sınav öncesinde furkanla saçmalarken bademlerden birinin bisküvi isteyeceği tuttu. Komünistler bitti derken bir de bunlar başımıza çıkmıştı. Ama komünistleri severdik yine. Bu heriflerden nefret ediyorduk. Keşke komünistler olsaydı da bademlerine orak çekiçle vursaydılar. Ama okul tam anlamıyla ülkücü yurduydu. Bir keresinde sırasına yıldız çizen bir çocuğu dövmüşlerdi. Sonra neden bilim gelişmiyor. insanlar gök bilimine bu şekilde yanıt vermemeliler. badem bisküvi isteyince furkan bademe hala anlayamadığım bir şekilde “siktaoghh gitt” dedi. O da nefret ediyordu bademlerden, ayrıca evlerinde durumları kötüydü sanırım. Aile ilişkileri kötü durumdaydı. Badem bunu duyunca coştu: +kardeş allahın bisküvisini istedik alt tarafı. -allahın siktirini çektik alt tarafı dedi furkan. Ben böyle bir şey demezdim. +kardeş allahın ayıbını yapıyorsun. bülent ersoy: allahınıza kurban. ben: furkan allahını seversen sus dönemin son dayağını yemeyelim dedim kulağına eğilerek. furkan iyice sinirlendi. Kalktı hiç yoktan çocuğa yumruk attı. Furkan harbiden iyi kavga ediyordu. Badem yere kapaklanınca diğer bıyıklar olaya intikal etti. Yukarı döndüm “allah ım kafa atmayı bilen iki melek gönder cumaya gelmezsem iki şişman meleğin üzerime otursun” allah ivana sert olsaydı bizimle değılsın derdi. (tövbe tövbe) Bademler olaya intikal edince he şey boka sardı. Furkanla ikimiz yerde dayak yiyorduk. Furkan da adam mısınız lan siz diye bağırıyordu heriflere. Bende kafamı kaldırdım yukarıya bir an çocuklarından birinin toplrına vurdum. Herkes bir anda çocuğa baktı çünkü bademlerden biri ağlıyordu. Am gören abim sevinçten ne kadar ağlarsa bu da o kadar ağlıyordu. Çocuklar iyice sinirlendi ve daha sert vurmaya başladı. Bademler nasıl kavga edebiliyordu anlamıyordum. Herhalde biri bizi döverlerse cennete falan gideceklerini söylemişti. Bir süre sonra müdür yardımcısı ve bir öğretmen geldi sınıfa. Bütün bademlerin kafalarına vura vura yardı ortalığı. Furkanla beraber sırıtarak sıraya geçtik. Bağışıklık kazanmıştık dayak yemeye. Bademler bu olay yüzünden 3 er gün uzaklaştırma aldılar ayrıca velileriyle görüşüldü. O senenin en mutluluk verici anlarındandı. karne almamıza 1 hafta kala okuldaydık doğal olarak. karneler çoktan hazırlanmıştı ve pek heyecanlı değildim notlarım yüzümden. Furkanın anne ve babası boşanmıştı. Aslında bu olaylar trajedik şekilde anlatılıp moral bozukluğuna neden olunabilir ama buna gerek yok. Aslında anlattığım her şey trajedik olarak yazılabilirdi. Her neyse bunun önemi olduğunu düşünmüyorum. Zaten trajedik bir yaşamı daha da dramatik yapmanın anlamı yok. teneffüste yürürken geçen senenin şişmanlarıyla karşılaştım. Genelde onlardan uzaklaşıyordum gördüğüm yerde ama bu sefer şişmanlar şak diye önüme çıkmışlardı. Baş şişman hemen atıldı: -ooo zapa efendi naber. “maktülün annesi şunları söyledi: yahu kızım alt tarafı oo demiş bunun için amı götü yarılıp yedirilir mi? Bunu hangi insan yapar. Bak ben de bütün gün kocamın kafasını sikiyorum ama dağıtıyor mu götü mü? Haksız mıyım bey: +hangi kanalın kamarası” +iyi işte. -zapa dersler nasıl? +takdir alacağım. -vaaay ciddi mi? +evet. -demek çalışıyorsun dersine. +kızım senin işin falan yok mu, git diyet filan yap. -ihtiyacım yok benim diyete. Beni beğenen böyle beğenir. “+öyle öyle, 5 sene sonra kendini kediye köpeğe siktir de gör” +haklısın öyle tabi. siktirip gittiler daha sonra. Şişmanları sınırdışı etmeliler. Karnelerin alınmasına 3 gün kala bütün sınıf okulların kısa bir süreliğine de olsa kapanacağından dolayı mutluydu. Furkana baktım, “giberim böyle hayatı” diyordu bence. Yeşime baktım “gibilirim ben böyle hayatta” diyordu o da. O ara kötü durumdaydım her bakışı seks e yoruyordum. annem babama “terlet beni bey” bakışı atıyor gibiydi. Babam anneme “iyi de nasıl yapılıyor “ gibi bakıyordu. Kötü bir dönemdi. dediğim gibi karnelerin alınmasına 3 gün vardı ve karnem berbattı. Kara kara ne yapacağımı düşünüyordum. Mahallede ki ilkokullu bin bütün gün mahallede “akdeniz karadeniz karneleri isteriz” diye olayları çekilmez kılıyordu. Karne günleri sadece başarılı olanlar için vardır. Diğerleri için o gün olmamalıdır, direk gidip yatağa yatılır ve uyanıldığında birkaç hafta geçsin diye dua edilir. dediğim gibi 3 gün vardı. Sınıfta boş gözlerle etrafa bakıyordum. Yanımda furkan deftere birşeyler karalıyordu. Kadro kuruyordu belki de bilmiyorum. Yanda şişmanlar gülerek bir şeyler anlatıyorlardı birbirlerine. Belki de şişman olsaydım sınıfı geçerdim. Şişmanların hiç sınıfta kaldığını görmedim. Şişman biri kız olsaydım birine arkaümü yumruklatırdım. okuldan çıktıktan sonra bir süre dolandım etrafta. Çiftlerin berbat konuşmalarını falan dinledim. Hayalimde onları tekleştirdim ardından kıza adamın penisini ısırtıp koparmasını sağladım. Gerçekten kötü bir durumdaymışım o zamanlar. tüm zamanların en eline mahkum kişiliklerinden biri olan abim kapıyı açtı. Birlikte odada oturuyorduk. -zapa çok ilginç bir durum var lan. +neymiş o? -karnelerin alınacağı günden sonraki gün senin doğum günün. +karneleri aldığım gün öldüğüm gündür abi. önce ölüp sonra doğacak gibi hissetmiştim kendimi. -sahiden lan doğum günün o güne denk geliyor. +ee ne yapalım? -bir tak yapmayacağız zaten. +abi bana hediye alsana lan. -ne hediyesi? +al işte bir şeyler. -sen bana ne alırdın? +ben sana am filan alırdım abi . senin de durumun varsa al bana bir tane. -iyice iğrenç biri oldun sen. +her neyse işte. bir 10 lira da yeter benim için. abim cevap bile vermedi. Önünde ki bilgisayara dönüp oyununu oynamaya devam etti. Bir gün age oftaki işçileri gibebileceğinin hayalini kuruyordu. akşama doğru babam eve geldi. Abimle beni salona çağırdı. -nasıl karneler? +sürpriz olsun baba dedi abim. huur çocuğu yine takdir alacaktı. Böyle dediği zaman bilin ki takdir geliyordur. Babama baktım pis pis sırıtıyor. Sonra ben babamla göz göze geldim. Bakışlarımı kaçırmaya çalıştım ama herif gözlerini benden ayırmıyordu. Ayrıca bana bakarken abime baktığı gibi de bakmıyordu. abim onun için boşalmalık caps arşivinin en nadide capsiyse bende o arşivin en altında ki sıçan kadın capsiydim. -ee zapa senin nasıl? +ne nasıl baba? -annenler falan oğlum nasıllar. espri yaptığını sanıyordu mal. “+annemi sana sormak lazım baba onu da sen gibeyon herhalde.” +iyiler baba. -karnen nasıl zapa? +bir aksilik olmazsa iyidir bence. -ne gibi aksilik? +seste ışıkta sorun falan olmazsa. -o karnede bir tane bile zayıf görmek istemiyorum. bakmazsa görmezdi ama duramıyordu, bakıyordu. +tamam baba. ardından odamıza gittik abimle. Bu bana bakıp gülüyordu. -ne var abi ne bakıyorsun ? +kaç tane zayıfın var ? -hiç yok. Takdir alacağım sürpriz yapıyorum. +inanalım mı buna? -o beni ilgilendirmez. yine de huzursuz olmuştu. inanmıyordu elbette ama yine de ya alırsa diye içinden geçiriyordur. Yatağa yatarken abime baktım. Takdir belgesiyle ilişkisi vardı galiba yoksa, kimse başkası takdir alıyor diye bu kadar gerilim yaşamaz. sabah uyanıp okula gittim. karneleri almadan önceki son gündü. Sınıf hala okula gelmeye devam ediyordu .evleri yoktu galiba binlerin. Ne işleri vardı okulun son günleri sınıfta? O gün furkanın tehlikeli fikirleri vardı: -kanka ben eve gidemem karne gününden sonra? +neden? -gidersem bu karne yüzünden evden atılabilirim? +gitmezsen de aynı yola çıkıyor. -nasıl? +eve gidersen karnen yüzünden evden atılacaksın, gitmezsen söz konusu bir evin olmayacak. -doğru aslında. +evet öyle. -o zaman eve gitmeyeceğim. Resmi açıdan evden atılmamış olurum kendimi rahatlatırım. bunları söyledikten sonra furkan sıraya gömdü kafasını. Yeşim oturuyordu önümde ona da karnesini sordum: -yeşim karnen nasıl? +sağlığınıza duacı. rüyalarında iğrenç espriler tarafından tecavüze uğruyordu kız. -bu berbat bir espri. +olabilir. Karneme gelince gayet iyi. Senin yüzünden kağıdımın alındığı ders dışında. Senin nasıl karnen? -teşekkürü kaçırıyorum. bütün derslerimin bütün sözlülerine 100 verseler yine de birkaç puanla sınıfta kalırdım. akşam evde daha da berbat bir şey oldu. Ağız bağını gibtiğim abim, annem ve babama üstün başarı belgesi alacağını söyledi. Yani üstün başarı belgesi neye göre alınıyordu hem yıl sonunda alınmıyor muydu bu diye düşünüyordum. Ayrıca annem ve babam üstün başarı belgesini alına seks yapacaklarını sanıyorlardı galiba. Yoksa evlenmişler gibi bu kadar sevinmezlerdi. Bu üçüne baktım birbirlerini falan kucaklıyorlardı. Tam acınası bir aile tablosuydu. Üçü birlikte ferre filmde oynasa daha az iğrenç olurdu. Böyle sevgi saçmalıklarına gelemem. Her şey bir yana hiç benim tarafıma bakmıyorlardı bile. Ben yoktum o an için. Sorun değildi gerçi bu acınası sevgi yumağının bir parçası olmak istemiyordum. Ama bu üçünü öyle mutlu görünce çok sinirlendim. Hatta öyle sinirlendim ki bu olaydan o kadar zaman geçmesine rağmen bu sözlükte aldığım ikinci nickte bir hikaye anlattım. Hikaye de ne güzel abim yoktu ben tektim. Annem ölüyordu, bu biraz fazlaydı yine de. Babamı da üvey karısı söğüşlüyordu. (bkz: hiç üvey annenizi dürttünüz mü) yani bu hikayeyi anlatırken bir ara ben bile gerçek olduğuna inandım. Sonra hikayeyi nickimle bağıntılı hale getirip adamı arjantine falan yolladım. tak gibi hikayeydi niye o kadar umursayanı vardı anlamamıştım. O kadar dramatikti ki yazarken kusacaktım. Sözlükten 3 nick aldım ve üçüde yemişinci, gerçekten acınası bir durum. Ayrıca daha önceden silik yiyen hesabım da yok. Anlatacaklarım yavaş yavaş biterken bir itiraf daha edeyim. ilk nickim (bkz: tabuttan gelen) le mason hikayesi anlatmıştım. O da yalan mesela inanmayın. Ne kadar yalancı bir herifmişim böyle. bunları neden söyledim, çünkü ne kadar şey yazarsanız yazın bir tak olduğunuz anlsevgi gelmez. nefret ederim insanları gerektiğinden fazla büyütenlere. hikayeleri herkes yazar yani bence okumak daha saygın bir durum. söylediğim gibi bu üçü seviniyorlardı hallerine. Odama gidip yattım karne gününü bekleyerek., karne günlerinden ettiğim nefret kelimelerle ifade edilemez. Okula giderken bin kurusu ilkokullu bana bakıp sırıtıyordu. Mutsuzdum o an. Bugünüm son günüm gibi geliyordu o yüzden 97 liralık servetimin 50 lirasını alıp harcamayı planlıyordum. Benim için büyük bir parti vermek gibiydi 50 lira. Cebimde müthiş bir servetle dolaşıyordum. sınıfa girdiğimde midem bulanmaya başladı. Yüzüm bir anda kıpkırmızı oldu. Sınıfa baktım çoğunluk heyecanla karneleri bekliyordu, furkana baktım neredeyse ağlayacaktı. Hocaya baktım “hadi geç yerine “ diyordu. Ruhsuz huur. hoca saçmalamaya başladı, oraları dinlemedim. Karneler dağıtılmaya başlandı. Alan mutlu oluyordu olley nidaları atılıyordu. Daha sonra furkan karnesini aldı. Çocuk sırasına oturduğunda omzuna falan dokundum gerçekten hayatta mı diye. Ölmüştü galiba. -zapaaaa. hoca beni çağırıyordu. Karnemi aldım hiç bakmadım bile. Eminim acınası bir haldeydi. sınıftan çıktık. Karnelerini alanlar gülüp eğleniyorlardı. Benim gibiler de vardı tabi ama onlar o üzüntüyle çoktan yollara vurmuşlardır kendilerini. Furkanla beraber gezmeye başladık. Kimse beni eve arkaüremezdi. Yürürken bile titremekten ayaklarım kırılacak gibiydi. Furkan “ben eve gitmiyorum “ dedi. Sevinmiştim, en azından yanımda biri vardı. Hangi akla hizmet bilmiyorum ama taksime gittik bir anda. Sanki taksim bizi koruyacaktı her şey den. Saatlerce dolaştık birkaç şey alıp yedik. Ama hayatımızın geri kalan kısmı böyle geçmeyeckti . en fazla 1 gün falan doldurulurdu sokakta. Saat gece 10 du. Furkan: -aga ne olacaksa olsun ben gidiyorum dedi. +gerçekten gidecek misin? -evet. +dur lan bekle oturuyorduk ne güzel. -yok zapa eve gidiyorum. Sen de git yarın buluşuruz. cevabımı bile dinlemeden gitti bin kurusu. Yani arkadaş tek başına bırakılmamalıydı. Çok yalnız hissettim kendimi o an. Keşke daha berbat durumda olan insanları görseydim belki o zaman kendimi teselli ederdim. Ama yoktu, herkes bana inat mutlu olmaya sözleşmiş gibiydi. Cebimde 42 liram vardı. 8 lirasını harcamıştık. Furkan hiç para katmamıştı. Bir süre dolandım, oturdum. Ardından yoldan geçen birine saati sordum. Saat 12 yi 10 falan geçiyordu. 17. Yaşıma girmiştim. Hayatımın en kötü anlarıydı. Banklara oturup ağlamaya başladım hüngür hüngür. Zihnim patlayacak gibiydi. Ağladıkça ağladım, sümüklerimi çekmekten yorulmuştum artık. Sonra sustum. Boş gözlerle etrafa baktım. Sokaklarda çok fazla kalmayacaktım. Ama sokaklar hiç güzel değildi. Arjantinli adam nickiyle anlattığım gibi kimse sizi evine falan almıyordu. Herkes birbirini gibme derdindeydi. Hem ben masonlarla falan da işbirliği içerisinde değildim param da yoktu. kimse beni koruyup kollamazdı. Hiçbir yere ait değildim ben. Hiç olamamıştım zaten. ilk defa keşke biri oooo zapa diyerek yanıma yaklaşsaydı dedim. Ama kimse gelmedi. Saatlerce bankta oturdum ama kimse gelmedi. Sadece mutlu insanlar önümden geçti. Allah yanımda filan da değildi. Kimse yanımda değildi. Evet size anlatmak istediğim 16. Yaşım böyleydi. Döküntü bir bilgisayar ve internet kafe arasında yazdım. tabi inandırmak falan umurumda değil açıkçası. Zaten ben kimsenin hikayesine inanmam. Onlarda umursamaz herhalde bunu. ilk defa bu sözlükte gerçekten yaşadığım şeyleri falan anlatmaya çalıştım. Okuyanlara vs teşekkürler. Ya da teşekkür etmek yersiz sonuçta bir çok kişi yazılanları kendini iyi hissetmek için okur. yine de en güzel yaşım 16 dır. O yaşımı yaşayan bedenime buradan selam yolluyorum. Evet, bu kadar iyi günler.
2 saat okuma süresi var nereden baksan
2 saat okuma süresi var nereden baksan
Daha az gör